Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11939
Karar No: 2019/5977
Karar Tarihi: 02.10.2019

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/11939 Esas 2019/5977 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2016/11939 E.  ,  2019/5977 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

    Kullanım kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 141 ada 93, 96, 99, 113 ve 114 parsel sayılı sırasıyla ...,...,...,... metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve 1977 yılından beri ...,...,... ve ...’ın fiili kullanımında bulundukları şerhi yazılarak tarla vasfıyla, 141 ada 94, 95, 97 ve 98 parsel sayılı sırasıyla 16.946.71, 1.925.53, 3.303.10 ve 1.315,18 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve 2004 yılından beri ...,...,... ve ...’ın fiili kullanımında bulundukları şerhi yazılarak tarla vasfıyla ve 141 ada 100 parsel sayılı 9.116,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1980 yılından beri ...,...’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazların müşterek muristen annesi ...’a intikal ettiğini ve taşınmazın davalılar ile birlikte kendi fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 141 ada 100 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgileri hanesinin iptali ile verasete iştirak hali bozulmaksızın 32/192 payı oranında ... ile ... evlatları ... ve ..."ın kullanımında olduğunun muhdesat bilgileri hanesine yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili, davalı ... ve arkadaşları vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde, mirasçıların belirlenmiş bir payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK"nın 702. maddesine göre, tüm tasarrufi işlemlerde paydaşların oybirliği aranır. Dava da, bir tasarruf işlemi olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya bir kaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Somut olayda, çekişmeli 141 ada 94, 95, 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlar davalılar ...,...,...,... ve ...’ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazların müşterek muris ...’tan intikalen geldiğini, murisin ölümünden sonra taşınmazları annesi ...’ın kullanmaya devam ettiğini, annesinin ölümünden sonra da kendisinin ve davalıların kullandığını ileri sürmüştür. Ne var ki, kök muris ... mirasçısı olan ..."ın halen sağ olması nedeniyle, taşınmazlarda adlarına kullanıcı şerhi verilen ... çocukları davalılar ...,...,... ve ..., kök murisin terekesine karşı üçüncü kişi durumundadır. Bu durumda dava, mirasçıların birbirleri aleyhine miras hisseleri oranında açtıkları dava niteliğinde olmayıp, taşınmazlarda kullanıcı olarak adlarına şerh yazılan 3. kişi aleyhine açılan kullanım kadastrosuna itiraz davasıdır. Davanın açıklanan bu niteliğine göre TMK"nın 701 ve 702. maddeleri gereğince davacının terekeye dahil bir taşınmaz için tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Dosya kapsamında davacı, taşınmazları davalılar ile birlikte kullandığını ileri sürdüğüne göre, talebinin kendi miras payına mı yoksa tüm mirasçılar adına mı olduğu anlaşılamamaktadır. Bu halde davacıya dava dilekçesi ve talebi açıklattırılmalı, davacının, muris ... terekesinde sadece kendi miras payını talep ettiğinin anlaşılması halinde, davacının dava ehliyeti (aktif husumet) dava şartlarından olup, dava şartının kamu düzenine ilişkin olduğu mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulmalı ve TMK"nın 702. maddesi gereğince dava ehliyeti (aktif husumet) yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmeli, aksi halde, yani davacının muris ... terekesi adına talepte bulunduğunun anlaşılması halinde Mahkemece davacı tarafa, diğer mirasçıların davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için süre verilmeli, aktif dava ehliyetinin sağlanması halinde davaya devam edilerek işin esasına girilmeli, aksi halde davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece yazılı şekilde davacının talebi açıklattırılmadan ve dava şartı sağlanmadan hüküm tesisi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 141 ada 94, 95, 97 ve 98 sayılı parsellere ilişkin hükmün BOZULMASINA,
    2- Çekişmeli 141 ada ...,...,... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davacı ..., dava konusu taşınmazların müşterek muris ...’tan intikalen geldiğini, murisin ölümünden sonra taşınmazları annesi ...’ın kullanmaya devam ettiğini, annesinin ölümünden sonra da kendisinin ve davalıların kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalılar ise, taşınmazların ortak müşterek muristen kaldığını, ancak taşınmazların kendi fiili kullanımlarında bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taşınmazın tarafların müşterek murisi ...’tan intikal ettiği, murisin sağlığında yerlerini fiilen taksim ettiği, murisin yaptığı taksime göre çekişmeli 141 ada 100 parsel sayılı taşınmazın davacının annesi ...’a verildiği gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Ancak mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece 16.11.2015 gününde yapılan keşifte, yerel bilirkişi dinlenilmemiş, dinlenen davacı tanığı ..., taşınmazların tarafların müşterek murisi ...’ın ölümünden sonra mirasçıları tarafından birlikte kullanıldığını; yine davacı tanığı ... tarafların müşterek murisi ... ’nın sağlığında yerlerini paylaştırdığını, 141 ada 100 parsel sayılı taşınmazın davacının annesi ...’a verildiğini; davalı tanığı... 141 ada 100 parsel sayılı taşınmazı ..."nın yeri olarak bildiğini, diğer taşınmazları ... "nın kardeşi olan davalıların murisi ...’un kullandığını; davalı tanığı ..., taşınmazların tarafların müşterek murisi ... öldükten sonra davacının annesi ... ile kardeşi ...’un ölene kadar birlikte kullandıklarını, ... ’nın kardeşi ...’un evinde kaldığını, ... öldükten sonra da taşınmazların ... un çocukları olan davalılar tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. 01.03.2016 tarihinde duruşmada dinlenen yerel bilirkişi ..., taşınmazların müşterek muris ..."ın ölümünden sonra oğlu olan davalıların murisi ... tarafından kullanıldığını, ...’un da ölümünden sonra oğlu ...’in kullandığını, davacının annesi ...’ın yeğeni ... "in yanında kaldığını, ...’nın kullandığı bir yer olmadığını; davalı tanığı ... taşınmazların ... oğlu ... çocukları ve torunları tarafından kullanıldığını, davacının annesi ...nın kullandığı herhangi bir yer bulunmadığını, ...’nın kardeşi ...’un çocuklarının yanında kaldığını; davalı tanığı ... da, müşterek muris ... nın ölümünden sonra oğlu ...’un taşınmazları kullandığını, muris ...’nın sağlığında yerleri oğlu ... ile kızı ... arasında paylaştırdığını, davacının annesi ...’nın akli melekeleri yerinde olmadığı için ona yer vermediğini, ...,...’un çocuklarının yanında ölene kadar kaldığını, birlikte yaşadıkları için ’nın da fındık bahçesinde davalılar ile birlikte çalıştığını, beyan etmişlerdir. Bu haliyle, dava konusu taşınmazların öncesinde tarafların müşterek murisi ...’ın kullanımında olduğu kuşkusuzdur. Ancak Mahkemece, tarafların müşterek murisinin sağlığında taşınmazları mirasçıları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, taşınmazların her birinin ayrı ayrı kim tarafından, ne şekilde ve ne sebeple kullanıldığı kesin olarak belirlenmemiş, keşifte ve duruşmada dinlenen taraf tanıklarının ve yerel bilirkişinin beyanları arasında ortaya çıkan çelişkiler giderilmemiştir.
    Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verilemez. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece, mahallinde dava konusu taşınmazları iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından, müşterek muris ..."ın sağlığında dava konusu taşınmazları mirasçıları arasında paylaştırıp paylaştırmadığı, bu şekilde bir paylaştırma yapılmış ise hangi taşınmazın hangi mirasçıya verildiği, taşınmazların her birinin ayrı ayrı tespit tarihinde ve öncesinde fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde ve ne sebeple kullanıldığı, kimden kime ne şekilde kaldığı hususları etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, teknik bilirkişiden keşfi takibe elverişli, krokili rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine,
    yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi