1. Hukuk Dairesi 2016/9556 E. , 2019/3204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/1216 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi sırasında aralarında yaptıkları harici anlaşma gereğince geri kalanı daha sonra ödemek üzere takibe konu borcunun 50.000,00 Euro’sunu davalıya ödediğini ancak davalının anlaşmaya aykırı davranarak icra takip işlemlerine devam ettiğini, yurt dışında bulunduğu sırada usulsüz tebligatlarla takip kesinleştirilerek adına kayıtlı 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin alacağına karşılık davalıya ihale olunduğunu, ihale sırasında yaptığı ödemenin dikkate alınmadığını ileri sürerek tapuların iptali ile adına tescili, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/1216 ile 2010/3263 Esas sayılı icra takip dosyalarında 50.000 Euro bedel yönünden borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Davalı, davanın süresinde açılmadığını, icra takip dosyalarında davalıya çıkartılan tebligatların usule uygun olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen paranın dava dışı ..."e verildiğini, ... tarafından da ödeme yapılmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yolsuz tescil iddiasının ispatlanamadığı, menfi tespit davasının takip dosyası infaz edilene kadar açılabileceği, 2010/1216 Esas sayılı icra takip dosyasının ise infaz edilip kapatıldığı bu sebeple borcun bir kısmı bakımından borçlu olunmadığının tespiti isteğinin istirdat davası olarak nitelendirileceği, ödeme tarihinden (03.01.2011) itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının davalıya 05.08.2010 günlü protokol gereği 90.000 Euro borcunun olduğu, 02.01.2011 günlü protokole göre de borç miktarının 100.000 Euro olduğu ancak bunun 50.000 Eurosunun ödendiği, her iki protokol altındaki imzaya da itiraz olmadığı, bu arada davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/1216 ile 2010/3263 Esas sayılı icra takip dosyalarında takiplerin sürdürüldüğü, takiplerin kesinleşmesi üzerine ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/1216 Esas sayılı icra takip dosyasında davacıya ait çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerin toplam 213.500,00 TL bedelle 24.12.2012 tarihinde alacağına mahsuben davalıya ihale edilip dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı, ihale bedelinden geri kalan 16.436,41 TL’nin ise ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/3263 Esas sayılı icra takip dosyasına gönderildiği hususları sabittir.
Öte yandan, taraflar arasında görülen ihalenin feshi davasının ... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/252 Esas, 2014/74 Karar sayılı 26.02.2014 tarihli ilamıyla davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/20701 Esas, 2014/23600 Karar sayılı 14.10.2014 tarihli ilamıyla “...Borçluya ilk ödeme emri tebligatının “ Şifahane Mah. 3110 Sk. No: 14 ...” adresinde yapılmasına rağmen, mernis kaydında yurtiçi adresi olmaması ve yurtdışı adresine çıkartılan tebligatın da yapılamamış olması nedeniyle TK. nun 35. maddesi uyarınca çıkartılan tebligatlarda “ Şifahane Mah. 3110 Sk. No: 4 ... ” adresi yazıldığı, dolayısıyla aynı adres yazılmadığından borçluya yapılan satış ilanı tebligatının bu yönüyle usulüne uygun olmadığı, mahkeme gerekçesinin bu nedenle yanlış olduğu anlaşılmaktadır...Şikayet dilekçesi ekindeki vekaletnamede de borçlunun yurtdışı adresi belirtildiğine göre, yurt içi adres bildirme zorunluluğu usulünce yerine getirilmediğinden, ihalenin feshine ilişkin istemin dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de; sonuçta istemin reddine karar verildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.” gerekçesiyle onanarak 19.02.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Davacı eldeki davada, mülkiyetin nakli işlemlerinin yolsuz olduğunu, davalıya olan borcunun 50.000 Eurosunu ödediği halde icra takibi sırasında bunun gözetilmediğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür bir iddia ile davacının ihalenin usulsüzlüğünden bahisle İcra İflas Kanununun 134. maddesi hükmüne göre, ihalenin feshi isteyebileceği gibi ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmasına da yasal bir engel mevcut değildir. İhalenin usulsüzlüğünden bahisle İcra İflas Kanununun 134.maddesi hükmüne göre açılacak ihalenin feshi, daha çok icra hukuku prensipleri ve şikayet prosedürü içinde şekle dayalı, inceleme ve araştırma alanı daha kısıtlı ve ihalenin şeklen denetimi biçiminde gerçekleşmekte iken; yolsuz tescile dayalı iptal ve tescil davasında izlenecek yol bu kadar sınırlı olmayacak; takibe esas teşkil eden borç ilişkisinin doğru olup olmadığı, buna dayalı takibin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, davalının değinilen aşamalarda usul ve yasaya aykırı bir davranışının bulunup bulunmadığının araştırılmasında zorunluluk vardır. Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır. İhalenin feshi isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz.
Somut olayda, davacı 02.01.2011 günlü protokol uyarınca borcunun 50.000 Eurosunu davalıya ödemiş, geriye 50.000 Euro borcu kalmış olup, icra takip dosyalarındaki tebligatların usulsüz olduğu yukarıda sözü edilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/20701 Esas, 2014/23600 Karar sayılı 14.10.2014 tarihli ilamıyla açıktır.
Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazlardan bir kısmınının mı ya da tamamının mı davacının davalıya olan 50.000 Euro borcunu karşılayacağının saptanması, bir kısmı karşılıyor ise karşılayanlar dışındaki taşınmaz ya da taşınmazlar bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken değinilen hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.