3. Hukuk Dairesi 2021/1426 E. , 2021/3762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının evinde 01.07.2009 tarihinde aşçı olarak işe başladığını, mesai kavramı olmaksızın, sabah, öğle ve akşam yemekleri ile çay, meyve ve tatlı servisi gibi hizmetleri karşıladığını, işverenin evinde ikamet ettiğini, her cumartesi yemekli toplantı verildiğini ve sabah 04.00 sularına kadar işverene ve davetlilere hizmet verdiğini, her yıl yaklaşık 3 ay davalı işverenin teknesinde de hizmet vermeye devam ettiğini, en son ücretinin net 2.400,00-TL olduğunu, çalıştığı süre boyunca işverenin emir ve talimatlarına göre çalıştığını, son bir yıllık maaşını alamadığını, ödeme taleplerinin yerine getirilmediğini, 14.02.2013 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeksizin işine son verildiğini, sigorta primlerinin gerçek ücret üzerinden ödenmediğini, çalıştığı süre boyunca yıllık izin kullandırılmadığını, izin ücretlerinin ödenmediğini, haftanın 6 günü işyerinde yatılı kalarak herhangi bir mesai tanımlaması olmaksızın hizmet verdiğini, sabahları 08.00’de kahvaltı hazırlıkları için işe başladığını, çalışmasının genellikle 24.00’e kadar devam ettiğini, yemekli davet ve toplantılarda sabah 04.00’e kadar hizmet ettiğini, haftada bir gün tatil yaptığını, teknede hizmet verdiği 45 günlük dönemde hafta tatilini kullanamadığını, tüm çalışma süresi boyunca milli ve dini bayramlarda çalıştığını, fazla mesai, hafta tatili, milli ve dini bayram çalışmalarının karşılıklarının ödenmediğini, iş yerinde hizmet sürecinde asgari geçim indirimi alacaklarının ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları ve hizmet tespiti haklarından kaynaklanan talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak kalemlerinden, 10.000,00 TL maaş, 500,00 TL kıdem tazminatı, 3.000,00 TL fazla mesai, 100,00 TL hafta tatili, 100,00 TL milli ve dini bayram, 250,00 TL yıllık ücretli izin, 250,00 TL AGİ hak ve alacağı olmak üzere toplam 14.200,00-TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 07/07/2015 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi ile, kıdem tazminatı olarak 17.760,00 TL, fazla mesai ücreti alacağı olarak 20.617,86 TL, yıllık izin ücreti alacağı olarak 3.360,00 TL maaş alacağı olarak 25.339,88 TL, asgari geçim indirimi alacağı olarak 1.012,80 TL, hafta tatili ücreti alacağı olarak 100,00 TL, genel tatil ücreti alacağı olarak 100,00 TL olmak üzere toplam 68.291,54-TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının bütün gün çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, mutad işlerini yaptıktan sonra çalışmadığını, çalışanların yemeklerinin fabrikadan geldiğini, davacının ev sahipleri yattıktan sonra iş yapmadığını, her cumartesi akşamı yemekli toplantı, davet iddiasının doğru olmadığını, 86 yaşında bir işadamı olduğunu, sadece cumartesi akşamları misafir kabul ettiğini, gelen misafirlerin geç saatlere kalmadığını, çok nadir doğum günü gibi özel bir davet olduğunda davetli sayısı 8-10 kişiyi geçtiğinde yemek firmasıyla anlaşıldığını, firmadan yemek ve garson temin edildiğini, davacı ve diğer çalışanların normal çalışma saatlerini aşan bir çalışması bulunduğunda ayrıca ücret verildiğini, davacının en fazla 20 gün teknede çalıştığını, çalıştığında da ayrıca ücret ödendiğini, davacının boşanma davası esnasında aylık gelirinin 900.00 TL olduğunu beyan ettiğini, SGK prim ödemelerinde de 980,00-TL maaş aldığının belli olduğunu, davacının kendi isteğiyle 14.02.2013 tarihinde işten ayrıldığını, boşanma davasına konu olaylar ve ayrılma tarihinin sevgililer günü olmasının göz önünde bulundurulmasını, davacının hafta tatili alacağı bulunmadığını, küçük çocuğu bulunduğundan haftada iki gece kendisine izin verildiğini, pazartesi öğlen işten ayrılıp ... sabah eve döndüğünü, her hafta iki gece ve bir buçuk gün izin kullandığını, yıllık izinlerini düzenli olarak kullandığını, davanın Borçlar Kanunu"nun hizmet sözleşmesi hükümlerine dayanılarak açıldığını, borçlar Kanunun"da, kıdem tazminatı, resmi ve dini bayram tatili, AGİ’ye yönelik düzenleme bulunmadığını, davacının faiz talebinin de yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 8.074,00 TL ücret alacağının dava tarihindin itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bu hususta fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının diğer alacak taleplerinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm ve davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-4857 Sayılı Yasa’nın 4. maddesinin Birinci Fıkrası’nın (e) Bendi uyarınca, "ev hizmetlerinde çalışanlar" hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz. Ev hizmetlerinde aşçı, ..., temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekir. İş Kanunu kapsamı dışında bırakılan bu hizmetleri gören kimselerle bunları çalıştıranlar arasındaki hukuki ilişkilerden Borçlar Kanununun hizmet akdine ilişkin hükümleri uygulanır. Sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleri geçerli olmakla birlikte uyuşmazlık sözleşmenin sona erme tarihinde uygulanacak hükümlere ilişkindir. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Davacının istemleri arasında hafta tatili, milli ve dini bayram tatili, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, AGİ, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, maaş alacağı yer almaktadır. TBK.’nun 435. Maddesi’nde, "Taraflardan her biri, haklı sebeplerle sözleşmeyi derhâl feshedebilir. Sözleşmeyi fesheden taraf, fesih sebebini yazılı olarak bildirmek zorundadır. Sözleşmeyi fesheden taraftan, dürüstlük kurallarına göre hizmet ilişkisini sürdürmesi beklenemeyen bütün durum ve koşullar, haklı sebep sayılır." hükmü, yine TBK.’nun 438. Maddesi’nde ise, "İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir. Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir. Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz." hükmü vazedilmiştir.
Yine, TBK.nun 402. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, " İşveren, fazla çalışma için işçiye normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemekle yükümlüdür. İşveren, işçinin rızasıyla fazla çalışma ücreti yerine, uygun bir zamanda fazla çalışmayla orantılı olarak izin verebilir." TBK.nun 432. maddesine ise, feshi ihbar süreleri düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının, davalıya ait evde aşçı olarak yatılı çalıştığı sabittir. Davacı 2.400,00-TL aylık ücret karşılığında çalıştığını beyan etmekte ve emsal ücret araştırmasında da 2013 yılı itibariyle 3.000,00-TL maaş alabileceği belirtilmektedir. Ancak mahkemece davacının boşanma davasındaki 900,00-TL ücret aldığına ilişkin beyanı dikkate alınarak 900,00-TL üzerinden hesaplama yapılmıştır. Boşanma davasındaki beyanının davacının aleyhine değerlendirilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınmak suretiyle davacının 2.400,00-TL aylık ücret aldığı kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken 900,00-TL üzerinden hesaplama yapılması doğru görülmemiştir.
Dinlenen tanık anlatımlarına göre, davacının iş akdini haklı sebep olmaksızın kendiliğinden son verdiği anlaşılmaktadır. Davacının talep edebileceği alacak kalemleri bakımından 04.06.2015 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Söz konusu bilirkişi raporuna yapılan hesaplamada davacının 6098 sayılı Yasa hükümlerine göre fazla mesai ve yıllık izin ücret alacağı olmasına rağmen mahkemece bu kalem alacaklarının da reddine karar verilmiştir. Davacının yatılı olarak çalıştığı anlaşılmakla hayatın olağan akışına aykırı olarak fazla mesai ücretinin olmadığını kabul etmek usul ve yasa aykırı olduğundan fazla mesai ücreti konusunda hesaplama yapılıp karar verilmesi gerekmektedir. Yine davacının yıllık izin kullandığı davalı tarafça ispat edilemediğinden bu kalem yönünden de hesaplama yapılıp kabul kararı verilmesi gerekirken mahkemece reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının maaş alacağı, fazla mesai ve yıllık izin ücreti talepleri hakkında aylık 2.400,00-TL ücret aldığı kabul edilerek hesaplama yapılıp karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm ve davacının ikinci bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 413,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.