Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2921
Karar No: 2019/3244
Karar Tarihi: 22.05.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/2921 Esas 2019/3244 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/2921 E.  ,  2019/3244 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine dair kararın davacı tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babası ..."un ifraz ve tevhit işlemleri sonucu ... ada ... parsel numarasını alan taşınmazdaki payını, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava dışı eşi ..."a satış yolu ile temlik ettiğini, devrin bedelsiz ve bağış niteliğinde olduğunu, dava dışı ...’nin de davalı kızı ... ile iş birliği yaparak ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 12, 14 ve 25 no’lu bağımsız bölümleri muvazaalı olarak davalı ...’a devrettiğini, annesiyle ikamet eden davalı ...’ın iyiniyetli olmadığını ileri sürerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 12, 14 ve 25 no’lu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı, annesi ...’nin sağ olması nedeniyle eldeki davanın dinlenemeyeceğini, davacının hukuki yararı bulunmadığını, taşınmaza masraf yaptığını, çekişme konusu 25 no’lu dairede annesi ve dava dışı kardeşi ... ile birlikte oturduğunu ve bu dairenin yükleniciye fark ödenerek dubleks hale getirildiğini, muvazaalı işlem olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesince, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların mirasbırakan öldükten sonra açılabileceği, davalıya devir yapan dava dışı ...’nin sağ olduğu ve adı geçene davada husumet yöneltilmediği gibi mirasbırakan ...’ın temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun da kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; davacı yanın istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, davacının, mirasbırakan babası ... tarafından dava dışı eşi ...’ye 14.07.1992 tarihinde yaptığı temlikle ilgili olarak muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açtığı ve mirasbırakan ...’ın 17.03.1993 tarihinde öldüğü, kayıt maliki davalı ...’a husumet yöneltilmiş olduğu gözetildiğinde dava şartında eksiklik bulunmadığı, mirasbırakan tarafından dava dışı eşine yapılan 14.07.1992 tarihli temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, kayıt maliki davalı ...’ın da temlikin muvazaalı olduğunu bilecek durumda olup iyiniyetli olmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilerek davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1934 doğumlu mirasbırakan ...’un 17.03.1993 tarihinde ölümü üzerine davacı oğlu ..., davalı kızı ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ... ve dava dışı eşi ...’nin mirasçı kaldıkları, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın geldisi olan ... ada ... parsel sayılı, 536 m2 miktarlı bahçeli kargir ev vasıflı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle çıplak mülkiyetini 14.07.1992 tarihinde satış yolu ile dava dışı eşi ...’ye temlik ettiği ve tevhit işlemiyle oluşan dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda ...’nin paydaş olduğu, 09.10.2013 tarihinde kat iritifakına geçen dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda ...’nin, adına kayıtlı 12, 14 ve 25 no’lu bağımsız bölümleri 14.11.2013 tarihinde satış yolu ile davalı kızı ...’a temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince, davacı tanıkları, mirasbırakanın, ilk el eşi ...’ye yaptığı temlikle ilgili bilgi sahibi olmadıklarını, davalı tanığı olarak dinlenen tarafların kardeşleri ve aynı zamanda mirasbırakanın diğer çocukları ise taşınmazın mirasbırakan tarafından eşi ...’ye diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil, çocukların annelerini sokağa atmaları endişesiyle ve eşini koruma amacıyla temlik edildiğini bildirmişlerdir. Bu durumda mirasbırakanın ilk el eşine yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi