3. Hukuk Dairesi 2017/16955 E. , 2018/102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının ve yardım nafakasının arttırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 2008 yılında boşandıklarını, kendisi için aylık 175 TL yoksulluk, müşterek çocukları ... için aylık 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, 2013 yılında açılan artırım davası neticesinde lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 220 TL"ye, müşterek çocukları ... lehine hükmedilen iştirak nafakasının ise aylık 225 TL"ye yükseltildiğini, davalının İtalya"da antika halı tamircisi olduğunu ve yüksek miktarda gelir elde ettiğini, halihazırda müşterek çocukları ..."in üniversitede Spor Yönetimi bölümü 1. sınıfta eğitimine devam ettiğini, eğitim ve benzeri masrafları olduğunu ileri sürerek kendisi için hükmedilen 220 TL"lik yoksulluk nafakasının aylık 750 TL"ye; müşterek çocukları ... için hükmedilen 225 TL"lik iştirak nafakasının ise aylık 750 TL"ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece 19.11.2015 tarihli kararında; davacının davasının kısmen kabulüne, ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/969 esas, 2008/856 karar sayılı ilamı ile davacı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 280,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL" ye yükseltilmesine; davalı ... için dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2017/10601 Esas- 2017/5893 Karar sayılı ve 24.04.2017 tarihli kararı ile “davacı ... yönünden yoksulluk nafakası artırım kararının kesinleşme tarihi olan 04.02.2014 tarihinden eldeki artırım davasının açıldığı 29.04.2015 tarihine kadar aradan yaklaşık 1 yıl 2 aylık süre geçtiği gözetilerek tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile ...’in yayımladığı ... (...) artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken,
yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi ve yine müşterek çocuk ... lehine hükmedilen nafakanın ..."in dava tarihi itibariyle reşit olduğu gözetilmek suretiyle yardım nafakası olduğun dikkate alınarak hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 14.07.2017 tarihli son kararında; davanın kısmen kabulü ile davacı kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 100,00 TL arttırılarak 320,00 TL"ye yükseltilmesine, davacı ... için, dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakası artırım ve yardım nafakası istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla 24.04.2017 tarihli bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde davacı ... yönünden yoksulluk nafakası artırım kararının kesinleşme tarihi olan 04.02.2014 tarihinden eldeki artırım davasının açıldığı 29.04.2015 tarihine kadar aradan yaklaşık 1 yıl 2 aylık süre geçtiği gözetilerek tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ... (...)
artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, mahkemece nasıl bir hesaplama yöntemi ile davacı lehine 320,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği açıklanmadan ... (...) artış oranının üzerinde yoksulluk nafakasına karar verilmesi şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının, hesaplama yöntemi gösterilerek TÜİK’in yayımladığı ... (...) artış oranı nazara alınıp önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesidir.
Hal böyle olunca mahkemece; bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.