10. Ceza Dairesi 2019/5488 E. , 2019/7557 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Adalet Bakanlığının, 31/10/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki hükmün açıklanmasına dair Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 16/03/2018 tarihli ve 2018/61 esas, 2018/263 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 11/11/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 08/06/2013 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 15/01/2014 tarihli iddianameyle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli ve 2014/419 esas, 2015/204 sayılı kararıyla TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği
2- Daha sonra sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen “hükümlü veya tutuklunun kaçması” suçundan dolayı mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesini müteakip, hükmün açıklanması için ihbarda bulunulması üzerine, Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 16/03/2018 tarihli ve 2018/61 esas, 2018/263 sayılı kararıyla hüküm açıklanarak sanığın TCK"nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1-28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup, anılan maddenin 9. fıkrasında “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde bir hükme yer verildiği, keza 6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında;
Her ne kadar Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli kararı ile 5271 sayılı Kanun"un 231 maddesinin 5 ve 6. fıkralarında aranan şartlar oluştuğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de, sanık hakkında daha önceden denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmadığı gibi, anılan değişiklikten önce Kovancılar Cumhuriyet Başsavcılığının 15/01/2014 tarihli ve 2013/476 soruşturma, 2014/32 esas, 2014/24 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı ve kovuşturma aşamasında 6545 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği, dolayısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın 5320 sayılı Kanun"un geçici 7/2. maddesi uyarınca verildiğinin kabulü gerektiği ve bu kabule göre değerlendirme yapıldığında ise benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 14/12/2017 tarihli ve 2017/7380 esas, 2017/6802 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, denetim süresinde işlenen suçun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak veya kabul etmek suçu ile aynı neviden olması gerektiğinden, sanığın denetim süresi içerisinde 19/11/2016 tarihinde aynı neviden olmayan hükümlü veya tutuklunun kaçması suçunu işlediğinden bahisle hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesinde;
2- Yine benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26/06/2018 tarihli ve 2018/3227 esas, 2018/12651 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince serbest olmayan sanığa tebliğ edilen kararın kendisine okunup anlatılması gerektiği, somut olayda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli sanığın yokluğunda verilen kararın Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü aracılığı ile "okumak/almak suretiyle" sanığa tebliğ edildiği, ancak anılan düzenleme uyarınca tebliğ edilen kararın sanığa okunduktan sonra anlatıldığına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 263/1. maddesi uyarınca hükümlü bulunduğu ceza infaz kurumu müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabileceği hususunun hatırlatıldığına dair bir bilginin tebliğ belgesinde yer almaması nedeniyle yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kesinleşmediğinden denetim süresinin de başlamayacağı, dolayısıyla denetim süresinde işlenmiş bir suçtan da söz edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmemiştir." denilerek, Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 16/03/2018 tarihli ve 2018/61 esas, 2018/263 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Her ne kadar Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararının 24/08/2015 tarihinde sanığın bulunduğu ceza infaz kurumunda tebliğ edilmesi esnasında, tebliğ evrakına CMK"nın 263/1. maddesi gereğince ""zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek"" kanun yoluna başvurabileceği hususu yazılmamışsa da, tebliğe konu olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, süresi ve şeklinin açıklayıcı olarak gösterilmiş olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesinde belirtildiği üzere usulsüz tebliğ sonucu olsa da kararı öğrenen sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı herhangi bir kanun yolu başvurusu olmadığı, daha sonra hükmün açıklanması suretiyle verilen mahkûmiyet hükmünün usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve bu hükme yönelik de bir kanun yolu başvurusu olmadığı anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemiş olduğuna yönelik kanun yararına bozma talebi inceleme dışı tutulmuştur.
6545 sayılı Kanunla değişik 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca sanık hakkında TCK"nın 191. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi zorunlu olduğundan, Mahkemece verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği ve bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hallerinde hükmün açıklanabileceği,
Somut olayda ise sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen suç “hükümlü veya tutuklunun kaçması” suçu olduğundan, kanundaki özel düzenlemede yer alan emredici hüküm nedeniyle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu haricinde başka bir suçtan mahkûmiyet nedeniyle hükmün açıklanmasının yasaya aykırı olduğu,
Anlaşılmış olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
D) Karar:
Açıklanan nedenlere göre; hükmün açıklanmasına dair Kovancılar Asliye Ceza Mahkemesinin 16/03/2018 tarihli ve 2018/61 esas, 2018/263 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 02.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.