19. Ceza Dairesi 2018/676 E. , 2020/2680 K.
"İçtihat Metni"
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’na aykırılık eyleminden kabahatli ..."un, anılan Kanun’un 7/1-e-3 maddesi delaleti ile 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 8/5-k maddesi uyarınca 33.532,00 Türk lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına dair Tütün Ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 16/03/2016 tarihli ve 10767 sayılı idari yaptırım kararına yönelik başvurunun reddine ilişkin Körfez Sulh Ceza Hakimliğinin 26/09/2016 tarihli ve 2016/709 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 09/11/2016 tarihli ve 2016/5785 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 03/01/2018 gün ve 94660652-105-41-2083-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/01/2018 gün ve 2018/2073 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, kabahatli hakkındaki idari para cezasına dayanak teşkil eden 16/12/2015 tarihli tutanak altında kabahatlinin imzasının bulunmadığı gibi imzadan imtina ettiği hususununda tutanağa şerh olarak düşülmediği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 17/2. maddesinde yer alan "(2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur." şeklindeki hüküm ile 16/12/2015 tarihli tutanak haricinde kabahatlinin perakende alkollü içki satışı yapılamayan zaman diliminde alkollü içki satışında bulunduğuna ilişkin başkaca bir delilin bulunmaması ve kabahatlinin 2014 yılı gelir vergisine tabi kazancının 10.103,96 Türk lirası olması da dikkate alındığında, işlenildiği iddia olunan kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurularak verilen idari para cezasının hakkaniyete uygun olmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
Mahkemece kanun yararına bozma isteminde ileri sürülen nedenler yönünden dosya kapsamında tüm deliller tartışılıp takdir edilmek suretiyle karar verildiği ve delil takdiri yapılarak verilen kararlar aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden;
Ayrıca, kabahatlinin eylemine ilişkin olarak uygulanması gereken 4250 sayılı Kanun’un 7/1-e maddesi delaletiyle 4733 sayılı Kanun’un 8/5-k maddesinde uygulanacak cezanın alt ve üst sınırları belirlenmiş olup, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından kabahatliye uygulanan idari para cezasının, uygulama yılı itibariyle, alt sınırdan belirlendiği, Kanun’da gösterilen alt sınırın daha aşağısında bir ceza miktarı uygulanmasına yasal olanak bulunmadığı anlaşıldığından,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 10/03/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.