20. Hukuk Dairesi 2016/7419 E. , 2018/1183 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, dava konusu 157 ada 5 parsel sayılı 6714 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, maliklerinin zilyetliklerini terk etmeleri sebebiyle çalılık niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiş, davacı ..."ın komisyona itirazının, tapu kaydının uygulanamadığı ve taşınmazın ağaçlık olduğu gerekçesiyle 22.04.2019 tarihli kararla reddedilmesi üzerine, davacı 18.05.2009 tarihli dava dilekçesiyle, Temmuz 318 tarih 22 numaralı, dedesi ...adına kayıtlı tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın paylı olarak davacı ... ve ... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 25.11.2011 gün ve 969-7319 E.K sayılı bozma kararı özetle: ” Mahkemece, dayanılan tapu kaydının taşınmaza ait olmadığı, zilyetlik koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 157 ada 5 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına yapılan tespitinin iptaline karar verilmiş ise de; tapu kaydının uygulanmasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri soyut ve gerekçesiz, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita da keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediğinden yetersizdir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle taşınmaza komşu 157 ada 10 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 12.08.1966 tarih 21 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tapu sicil müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişisi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazın, davacının tutunduğu kaydın kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde zilyetlik araştırması yapılmalı, zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında detaylı bilgi alınmalı ve toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek uygun bir karar verilmelidir.” şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra “davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının ve komisyon tutanağının iptali ile özel orman niteliğiyle 3/6"şar pay oranıyla İsmail oğlu ...ve ... adına tapuya tesciline” karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki; mahkemece, davacının tutunduğu Temmuz 318 tarih 22 numaralı tapu kaydının çekişmeli 157 ada 5 parsel sayılı taşınmaza uyduğu, sınırındaki 10 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Ağustos 1966 tarih 21 numaralı tapu kaydının da çekişmeli taşınmazı okuduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; kadastro tespitinin çalılık olarak yapıldığı, taşınmazda halen 15-20 yaşlarında çam ağaçlarının bulunduğu, eğiminin % 15-20 civarında olduğunun anlaşıldığı halde, yörede orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan ve çekişmeli taşınmazın orman ile ilişkisinin belirlenmesi bakımından, Orman Yönetimi davaya dahil edilmeden ve uzman orman bilirkişilerine inceleme yaptırılmadan, ziraat bilirkişinin nitelendirmesine dayanılarak, taşınmazın özel orman niteliğiyle davacılar adına tesciline karar verilmiştir.
02.Eylül.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 24/e; 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 28/e; 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 17/d maddelerinde “Tapu ile sahipli arazi içerisinde bulunan ve 4785 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra tabii olarak veya ekim - dikim yoluyla yetiştirilmiş ormanların, üç hektardan büyük bulunmak kaydıyla, özel orman olarak sınırlandırılacağı” öngörülmüş ise de; tarafların taşınmazın özel orman olarak tescili konusunda bir talebi bulunmadığı gibi, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince resen toplanacak delillere göre malik ve nitelik tespiti yapılması gerektiren bir durum da bulunmamaktadır.
Öte yandan 6831 sayılı Kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasının (J) bendinin karşıt kavramından; eğimi % 12"nin üzerinde olan fundalık, makilik, çalılık niteliğindeki yerler, orman sayılan yerler olarak kabul edilmektedir.
O halde; mahkemece öncelikle, Orman Yönetimi davaya dahil edilmeli, yörede orman kadastro çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, kesinleşmiş bir orman kadastro çalışması varsa bununla ilgili orijinal renkli harita, çalışma tutanakları getirtilmeli, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, orman kadastro haritası ile kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, orman kadastrosu hiç yapılmamış ya da yapılmış ama henüz kesinleşmemişse dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile kadastro tespitinin yapıldığı 2009 yılından geriye doğru 20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanmalı, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü; orman olup olmadığı belirlenmeli, orman olmadığı anlaşıldığı takdirde, dayanılan tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ile uygulanarak, fen bilirkişi krokisinde sınırları işaretlenerek keşfi izleme imkanı sağlanmalı, tapu kaydının taşınmaza uymadığı anlaşıldığı takdirde, öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanmalı, bu konuda tespit bilirkişilerinin de bilgisine başvurulmalı, ziraat uzmanından taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü, üzerindeki ağaçların sayısı, yaşı, taşınmazdaki dağılımı, hakim ağaç türünün ne olduğu konularında bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınmalı, bu şekilde toplanacak deliller çerçevesinde, tarafların talepleri ile bağlı kalınarak bir karar verilmelidir.
Böylesine bir inceleme yapılmadan eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; kabule göre de taşınmazın kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken kadastro tutanağının iptaline karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA 20/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.