3. Hukuk Dairesi 2017/8067 E. , 2018/251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
.
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu arsayı 05/10/2015 tarihinde satın aldığını, taşınmazın eski malik tarafından ...’ye 1966 başlangıç tarihli 15 yıl süreli sözleşme ile kiralanmış olduğunu öğrendiğini, bugün itibariyle arsa üzerinde ... Elektrik Dağıtım AŞ tarafından işletilmekte olan Elektrik trafosunun bulunduğunu, ilk trafonun 1966 yılında yapılan sözleşmeye istinaden konulduğunu, sözleşmede devir yetkisi olmadığı halde kullanıcı ve kiracının 4 kez değiştiğini, (..., ..., ...., ... Dağıtım AŞ) ayrıca sözleşmeye göre arsanın 20 m2lik kısmının kullanılmasına izin verildiği halde arsanın tamamının işgal edilmiş olduğunu, ayrıca sözleşmede işletmecinin kamu kurumu olması nedeniyle 1 TL gibi sembolik bir rakam yazıldığını, ancak bugün için işletmecinin özel bir şirket olup kar amacıyla hizmet verdiğini, ayrıca trafonun davacının 2/3 maliki olduğu 14 nolu parselde bulunan binaya aşırı yakın konumlanmış olması nedeniyle can ve mal güvenliği bakımından tehlike arz ettiğini, belirterek davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı .... Elektrik Tramvay Tünel İşletmeleri; dava konusu taşınmazda bulunan trafonun o tarihteki maliklerin kendi isteği ve rızasıyla taşınmazın elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilmiş olduğunu ve taşınmazın malikiyle davalı kurum arasında süreli kira sözleşmesi akdedildiğini, elektrik hizmetlerinin artık davalı kurum tarafından değil diğer davalı tarafından yerine getirildiğini belirterek davalı idare yönünden davanın reddini savunmuştur.
Davalı .... merkezinin 14 parsele aşırı yakın konumlanmadığını ve binanın dış cephe tamir ve bakımını güçleştirmediğini, trafo merkezinin parselin tamamını işgal etmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ihtarnamelerde Türk Borçlar Kanunun 316. maddesine göre 30 günlük süre verilmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu"nun 316.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kirasında kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Diğer kira ilişkilerinde ise, kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir. Konut ve çatılı işyeri kirasında, kiracının kiralanana kasten ağır bir zarar vermesi, kiracıya verilecek sürenin yararsız olacağının anlaşılması veya kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranışının kiraya veren veya aynı taşınmazda oturan kişiler ile komşular bakımından çekilmez olması durumlarında kiraya veren, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir.
Olayımıza gelince; Davaya esas olan 17/08/1966 başlangıç tarihli 15 yıl süreli kira sözleşmesi ile 832 ada 13 parsel sayılı arsanın 5x4=20 m2 si muhavvile merkezi inşa ettirilmek üzere kiralanmış olup üzerindeki yapının musakkaf olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Türk Borçlar Kanununun 316/2 maddesi gereğince süreli ihtar gönderilmesine gerek yoktur. Ayrıca mahkemece, uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK.nun 316/3 maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi trafonun can ve mal güvenliği bakımından tehlike arz edip etmediği üzerinde durulması tehlike arz etmesi halinde açıktan fena kullanım halini oluşturacağı ve kiralananın açıktan fena kullanımı durumunda herhangi bir ihtar gönderme zorunluluğu olmadığı da gözetilerek, bu kapsamda deliller toplanmak suretiyle, sonucuna göre trafonun can ve mal güvenliği bakımından tehlike oluşturduğu ve bu nedenle kiralananın açıktan fena kullanıldığının yada akte aykırı olarak kullanıldığı ileri sürülen hususların oluştuğunun anlaşılması halinde tahliyeye karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.