17. Ceza Dairesi 2019/9059 E. , 2019/9973 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2016 tarih, 2015/899 Esas ve 2016/406 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 10/05/2019 tarih ve 94660652-105-35-3382-2019 KYB sayılı Kanun Yararına Bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 22/05/2019 tarih ve 2019/52903 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın İstem yazısında;
“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 193/1. maddesinde yer alan “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.”, aynı Kanun’un 196/1. maddesinde yer alan “Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.” ve 196/5. maddesinde yer alan “Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeler nazara alınarak,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 13/09/2018 tarih, 2016/17800 Esas ve 2018/11567 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, sanığın yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışında olan Tire B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmesi sebebiyle son celsede savunmasının alınmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 193/1 ve 196/5. maddelerine aykırı olarak, vareste tutulma talebi olmaksızın bu hususta resen karar verilerek duruşmada bizzat veya SEGBİS vasıtasıyla hazır edilmeyerek yokluğunda yargılamaya devam edilip savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararların bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.” Denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15/11/2018 tarih, 2018/339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararında farklı yargı çevresindeki Ceza İnfaz Kurumu"nda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan, asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmalardan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın hükmün açıklandığı son duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğunun belirtilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda:
Sanığın, 15.03.2016 tarihli duruşmada alınan savunmasında, duruşmalardan bağışık tutulma isteğinin sorulmadığı, hüküm tarihi olan 13.12.2016 tarihinde sanığın farklı yargı çevresindeki Tire B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda hükümlü olduğu, yukarıdaki Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında “...Asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmalardan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın hükmün açıklandığı son duruşmada hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde...” olduğunun belirtildiği bu nedenle İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2016 tarih, 2015/899 Esas ve 2016/406 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
SONUÇ VE KARAR:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden;
İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2016 tarih, 2015/899 Esas ve 2016/406 Karar sayılı kararının CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Aynı Yasa"nın 309/4-b maddesi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 01/07/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.