10. Hukuk Dairesi 2019/1791 E. , 2020/422 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti ve yapılandırmadan yararlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, 28.12.1989-27.11.1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, 1479 sayılı Yasa’nın Geçici 18. maddesine göre oda kaydına göre tespitin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacının, 1479 sayılı Kanun’un Geçici 18. Maddesinde belirtilen sürede, zorunlu Bağ-Kur sigortalılık tescil talebi olduğu dikkate alındığında talebi ile bağlı kalınarak karar verilmesi gerekçesiyle, yerel mahkeme hükmü kaldırılarak davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili; davacının kendi nam ve hesabına çalışmasının kanıtlanamadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; 28.12.1989-27.11.1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
Dosya kapsamı incelendiğinde, 17.09.2002 tarihinde verilen işe giriş bildirgesine istinaden 07.01.2002 (limited şirket ortaklığı başlangıç tarihi) tarihinden itibaren Bağ-Kur tescili yapılan davacının, 28.12.1989-03.07.1995 tarihleri arasında şoförler odası kaydının bulunduğu, mahkemece, davacının ilgili dönemde, kendi adına ve hesabına bağımsız faaliyetinin olmadığından hareketle davanın reddine karar verildiği, ilgili Bölge Adliye Mahkemesince, 02.08.2003 tarihi öncesi kuruma işe giriş bildirgesi verildiği ve oda kaydının olduğu dönemde zorunlu sigortalılık koşullarına sahip olduğundan bahisle, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne dair karar verildiği anlaşılmış ise de; söz konusu hüküm eksik araştırmaya dayalıdır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanun"un 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Belirtilen açıklamalar ışığında davacının kendi nam ve hesabına çalışma olgusunu kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlemesi gerekmektedir. Bu nedenle 28.12.1989-03.07.1995 tarihleri arasında şoförler odası kaydı bulunan davacının talebi de (27.11.1991 tarihine kadar) dikkate alınarak, söz konusu dönemde, davacının mesleki faaliyeti dikkate alınmak suretiyle, zabıta araştırması yapılmalı, ilgili dönemde aynı işi yapan kamu tanıkları re’sen tespit edilmeye çalışılarak beyanlarına başvurulmalı, oda kaydına dayanak bilgi ve belgeler getirtilmeli, davacı adına ticari araba, sürücü belgesi vs. olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, tarafların bu yöndeki kanıtları sorulmalı ve 1479 sayılı Kanun"un 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince araştırma yapılıp elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne ilişkin hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.