1. Hukuk Dairesi 2016/3417 E. , 2019/3426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.05.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, akde aykırılık ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ..."ın mirasbırakan ..."nın yaşlılığı ve zaaflarından faydalanarak murise ait ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazları 30.09.2005 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile edindiğini, ancak davalının sözleşmeden kaynaklanan bakım yükümlüğünü yerine getirmediğini, ayrıca bu devirle saklı payının ihlal edildiğini ileri sürerek tapu iptali tescile, tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın bakımının tarafından sağlandığını ve mirasbırakanın ... 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/624 E sayılı ceza dosyasındaki beyanı ile bu durumu teyit ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın sağlığında davalıya karşı bakım borcunu yerine getirmediği iddiası ile dava açmadığı, ayrıca devrin mal kaçırma amaçlı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."nın ... ve ... parsel sayılı taşınmazları ile ... parsel sayılı taşınmazdaki 1/3 payını 30.09.2005 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ..."a devrettiği, mirasbırakanın 04.10.2013 tarihinde öldüğü, geriye davacı oğlu ... ile davalı oğlu ... ve dava dışı eşi ..."in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, mirasbırakan ..."nın sağlığında akde aykırılık iddiası ile açtığı bir dava bulunmadığı ve bu iddia ile mirasçılarının dava açamayacakları gözetilerek akde aykırılık nedenine dayalı davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının buna ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine,
Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Ölünceye kadar bakım akdiyle davalıya temlik edilen taşınmazlar yönünden, mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, 30.09.2005 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edilen taşınmazlar yönünden mirasbırakan adına ölüm tarihi itibariyle başka taşınmaz olup olmadığının araştırılması, var ise bunların değeri keşfen saptanarak temlikin makul oran içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm deliller yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca değerlendirilerek mirasbırakan ..."nın temliklerdeki gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.