10. Ceza Dairesi 2019/2439 E. , 2019/7724 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Adalet Bakanlığının, 05/07/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ..."un mahkûmiyetine dair Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2015 tarihli ve 2015/361 esas, 2015/707 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/07/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında 06/06/2014 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, beş yıllık erteleme süresi içinde bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, erteleme kararında itiraz hakkı gösterildiği ve kararın tebliğ edildiği,
2- Tedbirin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 14/10/2014 tarihinde bilinen son adresinde annesine tebliğ edildiği halde, sanığın belirlenen 10 günlük süre geçtikten sonra 17/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu gerekçesiyle infaz işlemlerine başlanılmadığı,
Bununla birlikte, çağrı yazısının kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesinden önce tebliğ edildiği gerekçesiyle ikinci kez çağrı yazısı çıkartılmasına karar verildiği ve sanığın bilinen son adresinde 11/02/2015 tarihinde kardeşine uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği,
3- Ancak sanığın bu tebliğe rağmen Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca “...tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği...” gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kamu davası açıldığı,
4- Yapılan yargılama sonucunda Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2015 tarihli ve 2015/361 esas, 2015/707 sayılı kararıyla sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 50/1-f maddesi gereğince hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılması tedbirine çevrilmesine karar verildiği, hükmün usûlüne uygun olarak tefhim edildiği ancak yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan, tedavi ve denetimli serbestlik kararının icrası için 10 gün içinde başvuru yapması aksi halde yükümlülüğü ihlal etmiş sayılacağı şerhini içerir çağrı yazısının sanığa 14/10/2014 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nu uyarınca bilinen adresinde annesine tebliğ edildiği halde, sanığın belirlenen 10 günlük süre geçtikten sonra 17/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu, bunun üzerine aynı Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çağrı yazısının kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmesinden önce tebliğ edildiği gerekçesiyle ikinci kez çağrı yazısı çıkartılmasına karar verildiği ve sanığın bilinen adresinde 11/02/2015 tarihinde kardeşine tebliğ edilmesini müteakip süresi içinde ilgili müdürlüğe başvurmadığından bahisle cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmış ise de;
Dosya kapsamına göre,
1- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 22. maddesinde yer alan, “Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır." şeklindeki düzenleme karşısında, 23/01/2015 tarihli çağrı kağıdının, 12/10/1997 doğum tarihli Berivan Oğuz"a tebliğ edildiği ve tebliğ tarihi olan 11/02/2015 tarihinde tebliğ yapılan kişinin 18 yaşından küçük olduğu, tebligat mazbatasında tebliğ yapılan kişinin görünüş itibariyle 18 yaşından büyük olup olmadığının belirtilmediği, bu şekilde yapılan tebligatında geçerli sayılamayacağı,
2- Ayrıca, 11/02/2015 tarihinde yapılan çağrı yazısına ilişkin tebligat geçerli kabul edilse dahi, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği nazara alındığında, somut olayda, çağrı yazısının tebliğinden sonra uyarılı davetiyenin gönderilmediği, tek başına bu durumun ise ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, bu kapsamda ilk çağrıya uymayan yükümlüye sonuçları da şerh edilmek sureti ile ikinci kez yeniden çağrı kağıdı da çıkartılmadığı anlaşıldığından ısrar şartının gerçekleşmediği, bu sebeple kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek, Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2015 tarihli ve 2015/361 esas, 2015/707 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için “tebliğden itibaren 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ederek tedbirin infazına başlaması gerektiği” uyarısını içeren uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderilmesi gerektiği, bu tebliğe rağmen müracaat etmezse "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde de sanık hakkında kamu davasının açılması gerektiği,
Somut olayda uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 14/10/2014 tarihinde bilinen son adresinde usulüne uygun olarak annesine tebliğ edildiği halde, sanığın belirlenen 10 günlük süre geçtikten sonra 17/11/2014 tarihinde başvuruda bulunduğu gerekçesiyle infaz işlemlerine başlanılmadığı,
Ancak daha sonra Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedbirin infazının devamına karar verildiği ve sanığa ikinci kez uyarılı ilk başvuru davetiyesi gönderildiği, bununla birlikte bu davetiyenin 11/02/2015 tarihinde sanığın bilinen son adresinde kardeşi Berivan Oğuz"a tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 22. maddesinde yer alan, “Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran onsekiz yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması lazımdır." şeklindeki düzenleme uyarınca nüfus kaydına göre 12/10/1997 doğumlu olup tebliğ tarihi olan 11/02/2015 tarihinde 18 yaşından küçük olan Berivan Oğuz"un tebligat mazbatasında görünüş itibariyle 18 yaşından büyük olup olmadığının belirtilmemesi nedeniyle yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı ve sanığa yeniden usulüne uygun olarak tebliğ yapılması gerektiği, bu nedenle "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği, dolayısıyla kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında kamu davası açıldığı, anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; sanığın mahkûmiyetine dair Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2015 tarihli ve 2015/361 esas, 2015/707 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA; aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 09.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.