3. Hukuk Dairesi 2016/7982 E. , 2018/412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı , kurumlarının 3624 sayılı Kanun ile kurulmuş bir kamu kuruluşu olduğunu,imalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelere faaliyet konularına göre imkanları oranında çeşitli destekler verdiklerini, bunlardan birinin de eğitim desteği olduğunu, davalının 2000-2002 yılları arasında yürüttüğü ... Merkez Müdür vekilliği görevi sırasında ...tamircilerine yönelik olarak benzin enjeksiyon, elektronik ateşleme vb. konularında verilen eğitimler sonucunda eğitimci olan dava dışı ... Düztaşı"na 22.05.2000-24/05/2000 tarihinde 176,90 YTL, 22.08.2000-24.08.2000 tarihinde 263,25 YTL, 04.07.2001-06/07/2001 tarihinde 552,24 YTL,12.09.2001-14.09.2001 tarihinde 552,24 YTL, 17.07.2001 -19.07.2002 tarihinde 807,12 YTL ve 24.07.2002 26.07.2002 tarihinde 977.04 YTL olmak üzere toplam 3.328,79 YTL ödeme yaptıklarını,verilen eğitim desteğinin muhatabı olan işletmelerin hizmet sektöründe yer aldığını, oysa ...’in kuruluş kanununun 2.maddesinde ... tarafından verilen desteklerin muhatabının imalat sektöründe faaliyet gösteren sanayi işletmeleri olduğunun açıkça belirtildiğini,bu nedenle desteğin yasaya ve usule aykırı olarak verildiğini,bu durumun 18.05.2006 tarih 2006/1 sayılı inceleme raporu ile tespit edildiğini,dava konusu desteklerin davalı tarafından onaylanarak işletmelere verilmiş ve ödemelerin yapılmış olduğunu, davalı aleyhine kurumlarını uğrattığı zarar bedelini ödemesi için Ankara 18.Noterliği"nin 10/10/2006 tarih ve 37594 yevmiye no’lu ihtarnamesi ile ihtarname keşide edildiğini,ancak sonuç alınamadığından davalı hakkında icra takibi yaptıklarını,davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek,itirazın iptali,takibin devamı ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, uygun görülen talepler için ... Başkanlığı tarafından onay verilerek ödenek tahsis edildiğini, tüm harcamaların en geç bir ay içinde başkanlık merkez muhasebesine bildirildiğini, başkanlık tarafından verilen bu onay ve ödeneğin idare hukuku bakımından aynı zamanda görevlendirme anlamına geldiğini,böyle bir kurumsal yapı içinde gerçekleşen işlemlerin davacı bilgisi ve denetimi dışında mühnasıran kendisinin tasarrufu ile gerçekleştiğini iddia etmenin mümkün olmadığını, "yetki kimde ise sorumluluk ona aittir" ilkesi gereğince eğer gerçekten iddia edildiği şekilde bir usulsüz var ise sorumluluğun bizzat Başkanlığa ait olduğunu, ancak hiç kimsenin kendi kusuruna dayalı olarak hak talebinde bulunamayacağını,tüm desteklerin bizzat davacı Başkanlığın oluru ile verildiğini,01.07.2002 tarih 34/002 talep no’lu "Destek Programı Ödenek Talep Formu" başlıklı iki adet formun altında kendisinin talepte bulunan birim amiri olarak imzasının bulunduğunu,onaylayan bölümünde ise anılan tarihte ... Başkan yardımcısı unvanı ile dava dışı Tuna Şahin"in imzasının yer aldığını savunarak ,davanın reddi ile davacının %40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece;davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine dair kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi neticesinde Dairemizin 16.05.2012 tarih ve 2012/3700 E. 2012/12368 K. sayılı ilamı ile ‘’ ... imalat sektöründeki firmalar yerine hizmet sektöründeki oto tamircilerine eğitim semineri düzenlenmesine ilişkin belgeler incelendiğinde, davalının eğitici ile yapılan sözleşme, tespit belgeleri gibi belgelerde imzasının bulunduğu ve bu belgelerin ödemelere dayanak oluşturduğu anlaşılmakla davalının zarara sebebiyet verdiği sonucuna varıldığı,mahkeme gerekçesinde açıklanan olgu ile sorumlu başka kişilerin bulunması durumlarının davalının sorumluluğunu kaldırmayıp, koşulları varsa B.K."nun 43. ve 44. maddesi gereğince indirim nedeni oluşturabileceği,belirtilen yönler incelenip değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çevresinde davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği...’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece,bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ise,Yargıtay bozma ilamı nedeniyle davalının ağır ihmali nedeniyle sorumlu olduğu ve davacının da zararın oluşmasında ve artmasında ağır ihmal düzeyinde müterafık kusurlu olduğuna kanaat getirildiği,somut zarar miktarının tamamından ağır kusuru nedeniyle davacının sorumlu olacağı, ancak bu tazminat miktarı üzerinden davacının zararın oluşmasında ve artmasındaki ağır ihmal düzeyindeki müterafık kusuru nedeniyle indirim yapılması gerekeceği,hem davacının hem de davalının zarar oluşmasındaki eylemleri ağır kusur olarak mahkemece kabul edilirse ve ayrıca davalının ağır kusuru nedeniyle illiyet bağının kesildiği sonucuna varıldığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davacı kurumda çalışan davalının özensiz davranışı sonucu uğranılan zarar için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda, lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakılacak olursa;Dairemizin 16.05.2012 tarih ve 2012/3700 E. 2012/12368 K. sayılı ilamı ile dosya kapsamında yer alan ilgili belgeler incelendiğinde,davalının eğitici ile yapılan sözleşme,tespit belgeleri gibi belgelerde imzasının bulunduğu ve bu belgelerin de ödemelere dayanak oluşturduğu belirtilmek suretiyle davalının zarara sebebiyet verdiği belirtilmiş,sorumlu başka kişilerin de bulunmasının ise, davalının sorumluluğunu kaldırmayacağı,koşulları var ise B.K.’nun 43 ve 44. maddeleri gereğince indirim nedeni oluşturabileceği belirtilmek suretiyle davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği açık bir şekilde belirtilmiştir.Bu şekli ile,mahkemece,bozma ilam gereğinin yerine getirilmediği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece;bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak suretiyle,bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.