21. Hukuk Dairesi 2016/18023 E. , 2018/7424 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, meslek hastalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dava, sigortalının meslek hastalığı sonucunda fark maluliyet iddiasına dayalı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, yargılamanın 22/06/2016 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile "24.676,35 TL maddi tazminatın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın meslek hastalığının artış meslek tarihi olan 03/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiş ise de; gerekçeli kararda " 24.676,35 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın meslek hastalığının artış meslek tarihi olan 03/04/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa kısa karar ile gerekçeli kararın aykırı olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkca anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10.04.1992 günü ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Mahkemece 15/07/2016 tarihli tashih kararıyla çelişik hüküm fıkrasının fark edilerek manevi tazminat istemine ilişkin talep hakkında kısa kararda olduğu gibi hükmedilen manevi tazminatın 20.000,00 TL olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dairemizin 13/02/2018 tarih ve 2018/575 Esas, 2018/1131 Karar sayılı ilamında da açıkça işaret olunduğu üzere HMK"nun 304.maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği bildirilmiştir. Aynı yasanın 294-298.maddelerine göre hakim hükmü vermekle o davadan elini çekmiş olur ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça daha önce verilen kararın dışına çıkılacak biçimde, taraflardan birinin sorumluluğunu azaltamaz veya artıramaz.Hükümlerin tashihi veya tavzihi bu kuralın dışında değildir.
Hal böyle olunca tashih kararı ile çelişik hüküm fıkrasının düzeltilmesi de mümkün olmadığından, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olacak şekilde yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Öte yandan Mahkemece verilen 03/05/2012 tarihli ilk kararın Dairemizin 11/02/2013 tarih ve 2012/21621 Esas ve 2013/1957 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davacı vekilinin maddi tazminat istemini 25/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile arttırdığı, mahkemece ıslaha itibar edilerek maddi tazminatın belirlendiği anlaşılmıştır.
Ne var ki varılan bu sonuç hatalı olmuştur 04.02.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğünden sonra söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanıp uygulanamayacağına yönelik terreddütler nedeniyle Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı kararda da bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve anılan İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine karar verilmiş olması karşısında bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle yukarıda belirtilen içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.