20. Hukuk Dairesi 2017/10061 E. , 2018/1305 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 04/04/11 tarihli dava dilekçesi ile; ... köyünde bulunan sınırlarını bildirdiği taşınmazın kadastro sırasında tespit harici bırakıldığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davacının davasının dava konusu taşınmazın evveliyatı itibari ile orman sayılan yerlerden olduğu, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu bulunmamaktadır. Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 28/02/1980 tarihinde yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1-Taşınmazın bilirkişi raporunda (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişiler tarafından hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlarının doğal yapısını koruyan, maki formasyonuna ait çalıların bulunduğu, imar-ihya edilmeyen yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
2-Taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümlerine yönelik temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece taşınmazın (A) harfli kısmına yönelik davanın reddine karar verilmişse de eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Taşınmazın bulunduğu yörede yargılamanın devamı sırasında 09.04.2012 tarihinde ilân edilen 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve aynı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması bulunmakta olup, bu çalışmaya ilişkin çalışma tutanakları, orman tahdit haritası getirtilmemiş, bilirkişilerce taşınmazın orman tahdit durumuna göre konumu gösterilmemiş, bilirkişilerce taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının aşı yaşları belirtilmemiş, davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı eski ve dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve hava fotoğrafları kullanılmak sureti ile tespit edilmemiş, hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yapılmak sureti ile taşınmaz üzerinde bulunan bitki örtüsü, dağılımı, üzerinde bulunan ağaçların yaşları, dağılımı, cinsi, kullanım olup olmadığı hususları araştırılmamıştır.
O halde, mahkemece Sabak köyünde yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, işi bitirme, askı ve çalışma tutanakları dosya arasına getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin en eski ve dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ilişkin memleket haritası ve hava fotoğraflarında ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, davacı gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez fen, orman ve ziraat bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin olarak 1980-1985"li yıllara ait 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları, topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı, üzerinde bulunan bitki örtüsünün cinsi, ağaçların dağılımı, yaşları, kullanım sınırları olup olmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, davacı yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, kadastro tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacının taşınmazın (B) ve (C) harfli kısımlarına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün taşınmazın (B) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımları yönünden ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; taşınmazın (A) harfli kısmına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taşınmazın (A) harfi ile gösterilen kısmına yönelik olarak BOZULMASINA 22/02/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.