20. Hukuk Dairesi 2016/2669 E. , 2018/1323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekilinin tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davacıların maliki oldukları İzmir ili, Narlıdere ilçesinde bulunan, tapuya 6105 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/20 E. ve İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/283 E. sayılı kararı ile tescil harici bırakıldığını, taşınmazın tapu sicilinin özel mülkiyete konu olabilecek bir yermiş gibi tescili sağlandıktan sonra Hazine tarafından açılan dava ile tapu kaydının iptaline karar verilmesi ve davacıların bu nedenle zarara uğramasından ötürü taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla, şimdilik 10.000,00.-TL"nin zararın doğduğu tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 05/11/2015 tarihli dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 192.150,00.-TL"ye yükselttiklerini bildirmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 192.150,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 10.000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, dava niteliği itibariyle nisbi harca tâbi olmasına rağmen, dava harcını 25,20.-TL maktu harç yatırmış, sonra da; ıslah dilekçesi ile dava değerini 192.150,00..-TL-TL’ye arttırmış ancak ıslah harcını yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava ve ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava ve ıslah edilen dava değeri üzerinden dava ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava ve ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına 22/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.