20. Hukuk Dairesi 2016/3656 E. , 2018/1327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 13/01/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile; müvekkillerinin Samsun ili, Canik ilçesi, ... mahallesi 241 parsel sayılı taşınmazın maliki olduklarını, dava konusu yerin orman olduğundan bahisle Samsun 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 2004/871 Esas ve 2007/272 Karar sayılı dosyası ile 7.145,00 m2"lik taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğunu, bu işlemlerde yapılan yanlışlıktan MK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletin kusursuz sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle dava konusu yerin tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarih olan 08.07.2008 itibariyle hesaplanacak bedelinden fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL tazminatın aynı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsili ile müvekkillerine ödenmesini talep etmiş, 02/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini 643.675,58 TL"ye çıkartarak 08/07/2008 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 643.675,58-TL tazminatın 08/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda davacılar vekili dava dilekçesinde 10.000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, dava açılırken davacılar vekilinden maktu harç tutarınca nisbi harç alınmıştır. Davacılar vekili 02/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 643.675,58 TL"ye arttırmış, ıslah dilekçesinde artırdığı değer için de tamamlama harcı yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava ve ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava harcı ve ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacılara usulünce süre verilip tüm eksik harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken yatırılmayan dava ve ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 22/02/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.