Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2017/2284
Karar No: 2022/1627
Karar Tarihi: 13.04.2022

Danıştay 13. Daire 2017/2284 Esas 2022/1627 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2017/2284 E.  ,  2022/1627 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2017/2284
    Karar No:2022/1627

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Müdürlüğü

    İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: ...Taşımacılık Madencilik Petrol Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) ...tarih ve ...sayılı kararlarıyla 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesi uyarınca verilen idari para cezalarının hissesi oranında (143.078,00-TL'sinin) davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ...tarih ve ...sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; asıl borçlu şirket adına 5015 sayılı Kanun uyarınca Kurul kararlarıyla idari para cezası verildiği, şirket tarafından para cezası kararlarına karşı Danıştay nezdinde açılan davaların reddedildiği ve sonrasında temyiz ve karar düzeltme aşamalarından da geçerek kararların kesinleştiği, kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla şirket adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği, ancak ödeme yapılmadığı gibi itiraz da edilmediği, sonrasında şirket hakkında malvarlığı araştırması yapıldığı, ancak şirket adına kayıtlı herhangi bir malvarlığına rastlanamadığı, bunun üzerine amme alacağının şirketten tahsili imkânının kalmadığından bahisle 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesi uyarınca, şirket ortağı davacı adına hissesi oranında ödeme emrinin düzenlendiği;
    Tüzel kişiler adına tahakkuk eden amme alacaklarının öncelikle tüzel kişilikten takip ve tahsilinin denenmesi gerektiği, amme alacağının tüzel kişilikten tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde amme alacağının ödenmesinden limited şirket ortaklarının hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları; bakılan uyuşmazlıkta, davacının söz konusu şirketin %50 hisseli ortağı olduğu, amme alacağının öncelikle şirketten tahsilinin denendiği ve şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırması neticesinde şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı adına hissesi oranında düzenlenen ödeme emrinin tebliğ edeldiği, bu durumda, limited şirket ortağı olan davacının bu dönemde ortaya çıkan, kesinleşmesine rağmen ödenmemiş ve ilgili şirketten de tahsil imkânı kalmamış borçlardan şirket ortağı sıfatıyla hissesi oranında sorumlu olduğu açık olduğundan, dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ödeme emrine konu alacağın zamanaşımına uğradığı, ödeme emri tebliğ edilmeden önce usulüne uygun bir ihbarname ile tahakkuk ve tebliğ edilmediğinden ortada kesinleşmiş bir amme alacağının da bulunmadığı ileri sürülmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    İLGİLİ MEVZUAT:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24. maddesinin (f) bendinde, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kuralı yer almış; anılan madde ile atıfta bulunulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yargılama giderlerinin kapsamı" başlıklı 323. maddesinin (ğ) bendinde, "vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti" yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde ise yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği belirtilmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 3. fıkrasında,"Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir."; "Temyiz" başlıklı 46. maddesinde, "Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir..."; "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin birinci fıkrasında, "Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar." kuralına yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    Bölge İdare Mahkemesi kararının, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
    Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen kararın, istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının, vekâlet ücretine ilişkin kısmı yönünden incelenmesi:
    2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Danıştay'ın, temyize konu kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddî hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayabileceği kuşkusuzdur.
    Vekâlet ücreti vekille takip edilecek davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti ve avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan vekâlet ücreti olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yargılama giderlerine ilişkin kuralları incelendiğinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama gideri olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yargılama giderleri arasında sayılan vekâlet ücretinin hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterilmesi gerekmektedir. Takdir olunacak vekâlet ücreti tutarı ise, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesi'nin karar verdiği tarih itibarıyla davalı idarenin vekil ile temsil edilmediği, ancak, İdare Mahkemesi kararında davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedildiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden ve davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmadığından, bu hususun Bölge İdare Mahkemesince düzeltilmemiş olmasında hukuki isabet görülmemiştir. Ancak, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemektedir.
    Bu durumda, temyizen incelenen bölge idare mahkemesi kararında, .... İdare Mahkemesi'nce verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın hüküm fıkrasında yer alan "A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen 1.000,00.-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "vekâlet ücretine hükmedilmemesine" şeklinde düzeltilmesi gerektiğinden, ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan "... istinaf başvurusunun reddine ... " ibaresinin, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca; "... istinaf başvurusunun reddine, vekâlet ücretine hükmedilmemesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin reddine,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'nin ...tarih ve E:..., K:...sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasının; 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, "ilk derece mahkemesi kararındaki "A.A.Ü.T. uyarınca belirlenen ....-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin; "vekâlet ücretine hükmedilmemesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
    5. 2577 sayılı Kanunun 50. maddesi uyarınca, bu düzelterek onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın .... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 13/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY :

    5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
    5326 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin, kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; "Genel kanun niteliği" başlıklı 3. maddesinde, bu Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Öte yandan, aynı Kanun'un "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş, maddeyle atıf yapılan 5237 sayılı Kanun'un "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." hükmüne yer verilmiştir.
    Belirtilen kanun hükümleri uyarınca ceza verilmesinin dayanağı kuralın yürürlükten kaldırılması veya lehe düzenleme yapılması yoluyla ortaya çıkan yeni hukuki durumun dikkate alınması, idari para cezasının hukuki anlamda kesinleşmesinden veya tahsil edilmesinden önce ceza miktarına yönelik mevzuatta bir değişiklik olması durumunda, tahsil aşamasının lehe düzenlemeye uygun olarak yapılması gerekmektedir.
    Bakılan uyuşmazlıkta, ödeme emrine konu alacaklardan ...tarih ve ...sayılı Kurul kararıyla verilen 137.356-TL idarî para cezasının davacını hissedarı olduğu şirketin 07/04/2010 tarihli denetimde, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmali yaptığının tespit edildiğinden bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi ile 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca uygulandığı anlaşılmaktadır.
    5015 sayılı Kanun'un "İdarî para cezaları" başlıklı 19. maddesi, 6455 sayılı Kanun'un 44. maddesiyle değiştirilerek yeniden düzenlenmiş ve 8. maddenin ihlâli hâlinde uygulanacak idarî para cezası 19. maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinde sekizyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenerek, bayiler için bu cezanın beşte birinin uygulanacağı öngörülmüştür.
    Öte yandan, Dairemizce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "İdarî para cezaları" başlıklı 6455 sayılı Kanun'un 44. maddesiyle değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde yer alan "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" kuralının, (3) numaralı alt bendindeki "8. maddenin ihlâli" yönünden Anayasa'nın 2. maddesine aykırı görülerek yapılan itiraz başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline; iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olup, anılan iptal kararı 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak 03/02/2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına rağmen kanun koyucu tarafından 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden uygulanacak idarî para cezasına yönelik olarak belirlenen sürede yeni bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
    Buna göre, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması yükümlülüğünün ihlâli hâlinde Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir yasal düzenleme yapılmayarak bayiler için cezasızlık durumu gerçekleşmiştir.
    Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi'nce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; "Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:" bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden iptal edilmesi ve kanun koyucu tarafından uygulanacak yaptırım konusunda iptal kararında verilen dokuz aylık süre içerisinde herhangi bir yasal düzenleme yapılmaması karşısında, bu bendi ihlâl eden bayiler için cezasızlık durumu gerçekleştiğinden lehe olan bu hukukî durumdan tahsil aşmasında davacının da yararlandırılması gerekmekte olup, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının söz konusu ceza yönünden istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısım yönünden bozulması gerektiği oyu ile belirtilen kısım yönünden karara katılmıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi