
Esas No: 2019/7067
Karar No: 2019/22794
Karar Tarihi: 10.12.2019
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2019/7067 Esas 2019/22794 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : 7. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili kooperatifin ... ürünlerinin toptan ticareti amacı ile faaliyet gösterdiğini, kooperatif merkezinin ... olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü"nün “yetki tespiti” konulu ve 26/01/2017 tarihli yazısının müvekkiline 02/02/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, söz konusu yazıda ... Sendikası"nın, müvekkili işletmede toplu iş sözleşmesi yapmak için 19/01/2017 tarihinde yetki tespiti başvurusunda bulunduğunu, Bakanlıkça yapılan incelemede sendikanın gerekli çoğunluğu sağladığının tespit edildiğini, İşkolları Yönetmeliğinin 10 numaralı “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” kategorisinde 4646 kod alt başlıklı “... ürünlerinin toptan ticareti”nin müvekkili kooperatifin işkolları listesindeki tam karşılığı olduğunu, davalı sendikanın müvekkili kooperatifin kurulu bulunduğu işkolunda yetkili olmadığını, davalı sendikanın “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye, antrepoculuk” işkolunda kurulu ve yetkili olduğunu, davalı sendikanın kurulu olduğu işkolu dışında kendi işkolu ile ilgisi olmayan bir işletmede sendikal örgütlenme çabası içine girdiğini ileri sürerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı"nın 19/01/2017 tarihli yetki tespitinin iptaline karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, açılan davanın yersiz ve mesnetsiz olduğunu, itirazın kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içerisinde mahkemeye yapılabileceğini, üyelik başvurularının e-devlet üzerinden yapıldığını, bu başvuruların direk bakanlık tarafından onaylandığını, aynı işkolunda bulunan birden çok işyerinin varlığının usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...-...vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının somut deliller sunamadığını, çoğunluğa sahip olunduğunu, Bakanlık tarafından tespitin usul ve yasaya uygun olarak yapıldığını, %40"tan fazla çoğunluğun sağlandığını belirterek davanın esasa girmeden reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince özetle, “Davacı kooperatife ait iş yerlerinin numaraları 2 46460101 108062302708-58, 2 46460101 1069620001-01-77, 2 46460101 0049996.03314-2-3 2 46460101 107.3237.03105-57 olup bunların 2 inci rakamından başlamak üzere 8. rakamı iş yerinin SGK iş kolu kodunu oluşturur. Bu açıdan yapılan incelemede davacı kooperatife ait iş yerlerinin iş kolu kodu 46460101 “... Ürünleri Toptan Ticareti” olup iş yerinin bu şekilde resmi kayıtlardan hareketle tespit edilen faaliyet alanı dikkate alındığında İş Kolu Yönetmeliğinin 10 numaralı “Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar” iş koluna girdiği ve faaliyet konusunun 46.46 ile “... Ürünleri Toptan Ticareti” olarak bu iş kolu içinde yer alan bir faaliyet olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Davalı sendika ise 16 numaralı “Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk” iş kolunda kurulu olduğundan 10 numaralı iş koluna giren bir işletme açısından TİS bağıtlama yetkisine sahip olması mümkün değildir.” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulü ile 19/01/2017 tarihli olumlu yetki tespitinin iptaline karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalılar temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Gerekçe:
Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa"nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise, toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip kuruluş veya kişinin belli bir toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için Kanunun aradığı niteliğe sahip olmasını gösterir(Günay, Cevdet İlhan: İş Hukuku Yeni İş Yasaları, Ankara, 2013, s. 942).
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun (...) “Yetki” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasına göre “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
6356 sayılı Kanun"un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” başlıklı 42 nci maddesine göre ise “Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir. Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir. İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir. Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz…”
Yine aynı Kanun"un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesine göre de, “Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir. İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde üçünden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz. İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay tarafından on beş gün içinde kesin olarak karara bağlanır. 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde üçünü üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır. İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
Bu genel açıklamalar ışığında temyiz itirazlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 26/01/2017 tarih ve 5307 sayılı yetki tespit kararı ile davacı işverene ait dört işyerinden oluşan işletmede başvuru tarihi olan 19/01/2017 tarihi itibariyle 256 işçinin çalıştığı ve davalı sendika üyesi sayısının da 104 olduğu gerekçesiyle davalı sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmek için % 40 çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir.
İşveren tarafından yetki tespitinin iptali gerekçesi olarak ileri sürülen temel itiraz, işyerlerinin kurulu bulunduğu işkolu ile sendikanın kurulu bulunduğu işkolunun farklı olduğu hususudur.
Dosya içeriğine göre tespit konusu dört işyeri de ilk kuruluş aşamasında 5210 (Depolama ve Ambarlama) işkolu kodu ile “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk” işkolunda tescil edilmiştir. Belirtmek gerekir ki, davalı sendika da “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk” işkolunda kuruludur.
Diğer taraftan, yetki başvuru tarihinden önce dört işyerinin işkolu kodunun da, “Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolunda yer alan 4646 (... ürünlerinin toptan ticareti) olarak değiştirildiği görülmektedir. Ancak yetki başvuru tarihi itibariyle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kayıtlarında dört işyeri de “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk” işkolunda yer almaktadır. Ayrıca e-devlet üzerinden gerçekleştirilen sendika üyelikleri de geçerli kayıt olarak gözükmektedir.
Bu noktada, toplu iş hukukumuzda yer alan işkolu tespitine ilişkin düzenlemelere değinmekte yarar bulunmaktadır.
Türk toplu iş hukukundaki normatif düzenlemelerde işkolu kavramı önemli bir yer tutmaktadır. 6356 sayılı Kanun"un 3 üncü maddesine göre, sendikalar kuruldukları işkolunda faaliyette bulunurlar. İşkolunun belirlenmesi konusunu düzenleyen 6356 sayılı Kanun"un 5 inci maddesine göre ise, işkolu tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılan tespit ile ilgili kararın Resmi Gazete"de yayımlanmasını müteakip, bu tespite karşı ilgililer, onbeş gün içinde dava açabilir. Belirtilen süre hak düşürücüdür. Yine aynı maddenin ikinci fıkrasına göre de “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.”
İşkolları Yönetmeliğinin “İşyerinin girdiği işkolunun belirlenmesi” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre de “Bir işyerinin hangi işkoluna girdiği konusunda anlaşmazlık çıkması halinde, ilgililerin başvurusu üzerine, işkolu, o işyerinde yürütülen işin niteliğine göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenir. Bakanlık tespit ile ilgili kararını Resmî Gazete’de yayımlar. Bu tespite karşı ilgililer, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 5 inci maddesine göre kararın yayımından itibaren onbeş gün içinde dava açabilir.”
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun “İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli” başlıklı 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemeye göre ise “İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlüdür.”
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “İşyeri bildirgesi” başlıklı 27 nci maddesinin birinci fıkrasına göre de “İşyerinde, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya (c) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran, sigortalı çalıştırılan bir işyerini devir alan ya da bu nitelikte işyeri kendisine intikal eden işveren, Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen sürelerde vermekle yükümlü olduğu ... işyeri bildirgesini Kuruma e-sigorta ile göndermek zorundadır.” Yönetmeliğin “İşyeri sicil numarası” başlıklı 28 inci maddesinin birinci fıkrasına göre ise “Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince sigortalı çalıştırılan işyerine; Kurumca ‘Mahiyet kodu’, ‘İşkolu kodu’, ‘Ünite kodu’, ‘Sıra numarası’, ‘İl kodu’, ‘İlçe kodu’ ve ‘Kontrol numarası’nı ihtiva eden bir işyeri sicil numarası verilir ve bu numara işverene tebliğ edilir.”
İşkolu kodu ise Yönetmeliğin 28/1-b maddesinde “yapılan işin Ek-12’de yer alan İşkolu Kodu Listesine göre hangi iş koluna girdiğini belirtmeye yönelik olup dört hane rakamdan ibarettir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu noktada şu hususu belirtmek gerekir ki, yönetmeliğin ilk halinde işkolu kodu “yapılan işin Kısa Vadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesine göre hangi iş koluna girdiğini belirtmeye yönelik olup dört hane rakamdan ibarettir” şeklinde tanımlanmış iken, 21/08/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile tanım yukarıda belirtildiği şekilde değiştirilmiş ve 6356 sayılı Kanun ve İşkolları Yönetmeliği ile uyum sağlanmıştır.
Ayrıntılı olarak belirtilen mevzuat hükümlerine göre, öncelikle tescil aşamasında işyerinin yer aldığı işkolu ve işkolu kodu belirlenir ve işverene tebliğ edilir. İşyerinin tescil edildiği işkoluna, işverenin, sendikaların yahut ilgililerin itirazı olması durumunda, Bakanlığa müracaat edilmelidir. Bu aşamada Bakanlık tarafından yapılması gereken ise, işyerinin girdiği işkolunun tespit edilerek bu tespiti Resmi Gazetede yayımlamaktan ibarettir. İlgililer tarafından itiraz vâki olmaz ise işkolu tespiti bu aşamada kesinleşir. Tarafların bu tespite de itirazı olması durumunda ise, işkolu tespit kararının iptali için dava açılmalıdır. Kuşkusuz bu ihtimalde yargı kararı ile işyerinin girdiği işkolu kesin olarak belirlenecektir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki, tescil aşamasında bir işyerinin girdiği işkolu tespit edildikten sonra, bu işkolu ancak yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen usûle riayet ile değiştirilebilir. Bir başka ifadeyle, işyerinin tescil edildiği işkolu, idari başvuru yoluyla işkolu kodunun değiştirilmesi suretiyle değiştirilemez ve bu anlamda olmak üzere işkolu kodunun değiştirilmiş olması, işkolunun da buna bağlı olarak değişeceği sonucunu ortaya çıkarmaz.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, somut uyuşmazlıkta, tespit konusu dört işyerinin de “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk” işkolunda tescil edildiği ve daha sonra farklı işkolunda yer aldıklarına dair Resmi Gazetede yayımlanmış bir işkolu tespit kararı yahut bir yargı kararının mevcut olmadığı gözetildiğinde, dört işyerinin de yetki tespit başvuru tarihi itibariyle “Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk” olmak üzere sendika ile aynı işkolunda yer aldığı tartışmasızdır.
Yetki tespitinin iptalini gerektirir başkaca bir husus da kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Belirtilen sebeplerle, 6356 sayılı Kanun"un 43’üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, hükümlerin bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 44.40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı ...-...yaptığı 133,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, Davalı Bakanlığın yargılama giderinin bulunmadığının tespitine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.725,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 10/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.