11. Hukuk Dairesi 2016/7082 E. , 2018/538 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/03/2016 tarih ve 2015/709-2016/250 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 23/01/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, yüksek faiz verileceği ve istenildiğinde paranın geri çekilebileceği garantisi verilerek ve ikna edilerek müvekkilinden 30.03.2005 tarihinde davalı şirketler adına 30.855 Euro tahsil edilip, “ .... İhtiyaç Maddeleri Paz. ve Ticaret A.Ş. Hisse Senedi Devir ve Kabul Sözleşmesi” ibareli makbuz verildiğini, davalılara gönderilen ihtara rağmen paranın iade edilmediğini, davalı şirketin ise davacının .... İhtiyaç Maddeleri Paz. ve Ticaret A.Ş"ye ortak olduğunu savunarak ve TTK"nin 329 ve 405. maddelerini sebep göstererek parayı ödemediğini, davalıların para toplama faaliyetinin Bankalar Kanununa, SPK’ye aykırı olduğunu, geçerli bir hisse devri yapılmadığını, davalıların nedensiz zenginleştiğini, ortak olmayan ve hisse senedi verilmeyen müvekkiline karşı TTK’nin 329"uncu ve 405. maddelerine dayanılamayacağını, tahsil edenin kim olduğunun belgeye yazılmadığını, müvekkillerinin dolandırıldığını, davalı şirket yöneticilerinden ..."ın TTK’nin 67. maddesine ve SPK’ya muhalefet suçlarından ceza aldığını, davalı ...’ın şirketi paravan olarak kullandığını ve arandığını, ... Holding A.Ş"nin de hisse devrine aracılık ederek izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğunu ileri sürerek, davacı ile davalı şirketler arasında kurulmuş geçerli bir ortaklığın bulunmadığının tespitini, tahsil edilen 30.855 Euro (55.540 TL)"nin en yüksek ticari faizi ile birlikte nedensiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının 617 hisse devir alarak.... İhtiyaç Maddeleri Paz. ve Ticaret A.Ş. ortağı olduğunu, Yimpaş Holding A.Ş. ortağı olmadığını, bu nedenle Yimpaş Holding A.Ş. yönünden davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini, ..."a da husumet yöneltilemeyeceğini, TTK"nin 405. maddesi gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketlerin tasfiye halinde olmadıklarını,1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ...Ş adlı şirketten 30.855 Euro bedelle bu şirketin davalı ... ....İht. Paz.ve Tic. A.Ş adlı şirketteki bir kısım hisselerini satın aldığı, ancak şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı ... .... İhtiyaç Maddeleri Paz. A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bu nedenle 54.844,80TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, diğer davalılar yönünden açılan davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nin 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nin 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda, mahkeme kararının gerekçesinde, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, 54.844,80 TL"nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesi gerektiği belirtilmiş, hüküm fıkrasında da davanın kısmen kabulüne, 54.844,80 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davalılar yönünden açılan davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiş olup, kabul ve ret hükmünün hangi davalılar hakkında verildiği açık ve anlaşılır değildir. Bu nedenle, mahkemece gerekçeyle hüküm arasında ve hükmün kendi içinde çelişki oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın resen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 23/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.