20. Hukuk Dairesi 2017/39 E. , 2018/1481 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 15/11/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davalı Hazine vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar ... ve ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 12/01/2016 havale tarihli dava dilekçesi ile, davacıların Diyarbakır ili, Bismil ilçesi, ...köyü 149 nolu parseldeki 84/3072 hisseyi 25.09.1984 tarih ve 381 yevmiye ile satın aldığını ve kendi hissesi karşılığı olan 29.120 m2 üzerinden ödeme yaptığını, ancak 2003 yılında bu parselle ilgili olarak tapu sicil müdürlüğünce yapılan düzeltme işlemi sonucunda davacıların hakkının 10.09.2003 gün ve 891 yevmiye ile 21834 m2"ye düşürüldüğünü ve mülkiyet hakkında azalma meydana geldiğini, davacının bu durumdan hiçbir şekilde haberdar olmadığını bildirerek, mülkiyet hakkının kaybı nedeniyle uğranılan zararın, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesi uyarınca, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 29/03/2016 tarihli dilekçesiyle dava değerini 105.173,48 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne; ...köyü 101 ada 36 parselde ..."ın hissesine düşen 47.586,74 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı kurumdan alınarak davacıya ödenmesine,
101 ada 36 parselde Derviş Koluman"ın hissesine düşen 47.586,74 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı kurumdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacılar hissesine tekabül eden 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı kurumdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK.nun 1007. maddesine göre tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı tarafın ıslah dilekçesine değer verilmek suretiyle, ıslah edilen dava değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK"nın 176. ve devamı maddelerine göre; taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre harç tamamlanmalı; değilse maktu harç yatırılmalı, davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcı alınmalıdır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Mahkemenin gerekçeli kararında ıslah dilekçesinin harçlandırıldığından sözedilmesi nedeniyle, dairenin 15.11.2016 günlü geri çevirme kararı ile ıslah harcının yatırıldığına dair makbuzun dosyaya eklenmesi gerektiği belirtilmişse de; karar gereğinin yerine getirilmediği, davalı tarafın harçtan muaf olduğundan sözedilerek harcın yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Bundan ayrı, çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde olduğu belirlenerek net gelir metoduna göre tazminat hesabı yapılması doğru ise de; tek ziraat bilirkişinin, dava tarihi itibarıyla hesapladığı değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna uygun değildir.
Bu nedenle; mahkemece ıslah harcının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç tamamlandığı takdirde, ıslah edilen değer üzerinden karar verilmeli, harç tamamlanmaz ise ıslah beyanına değer verilemeyeceğinden, başlangıçta talep edilen dava değeri ile bağlı kalınarak hüküm kurulmalı, ayrıca yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine göre teknik hataların düzeltilmesi ve 3083 sayılı Kanuna göre toplulaştırma işlemleri yapıldığı anlaşıldığından, çekişmeli taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın hangi işlemden kaynaklandığı, tersimat hatası olup olmadığı ve nedenleri araştırılmalı, sözü edilen işlemlere ait tüm belgeler, askı ilan tutanakları getirtilmeli, düzeltme işlemine karşı taraflarca açılmış dava olup olmadığı araştırılmalı, dava varsa sonucu beklenmeli, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, mülkiyetteki azalmanın hangi işlem sonucu oluştuğu kesinliğe kavuşturulduktan sonra bu işlemin kesinleştiği tarih, zararın oluştuğu tarih kabul edilmek suretiyle, zarar tarihi itibarıyla değer tespiti yaptırılmalı, yine zarar tarihi itibarıyla değerlendirme konusu ürünlerin verim ve maliyet tabloları ilçe tarım müdürlüğünden istenerek rapor denetlenmeli, net gelir yöntemine göre davacılar hissesine isabet eden değer tespit ettirilmeli, bundan sonra oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye ödenmesine 27/02/2018 günü oybirliği ile karar verildi.