3. Hukuk Dairesi 2017/13677 E. , 2018/763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; müdür yardımcılığı görevinde bulunan davalıya ek ders ücreti olarak fazladan 5.828,03 TL ödendiğini, fazla ödemenin yapıldığı tarihler dikkate alınarak gecikme faizi ile birlikte 7.838,76 TL olduğunu ileri sürerek, 7.838,76 TL"nin 11/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; zamanaşımı itirazında bulunarak, bu dava ile ilgili ... İdare Mahkemesinde görülmekte olan davanın bulunduğunu; bu davanın sonucunun beklenmesinin gerektiğini, yapılan ödemenin gerekli makamlar tarafından onaylandıktan sonra ödendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; kesinleşen idare mahkemesinde açılan davanın, idari işlemin bulunmaması nedeni ile reddine karar verildiği, böylelikle de davacı tarafın davasının dayanağını oluşturan bir işlemin mevcut olmadığının kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ve dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş olup, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/9061 Esas - 2015/1473 Karar sayılı kararı ile "...Dava konusu uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacağın tahsili talebine ilişkindir. Somut olayda; mahkemenin kararına dayanak olarak aldığı, idare mahkemesi kararında, ortada idari davaya konu olabilecek idari bir işlemin bulunmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Yoksa; davalıya yapılan ödemenin yasal olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Öyle ise mahkemece, davacının talebinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı bir talep olduğu kabul edilip, yapılacak tahkikat neticesinde, davalıya yapılan ödemenin haksız olduğunun tespit edilmesi durumunda davanın kabulüne karar verilmesi, aksi halde şimdiki gibi fakat farklı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediği..." belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararından sonra yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile; 7.838,76-TL alacağın temerrüt tarihi olan 11/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya yersiz ödenen miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan bir alacağa faiz yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp borçlunun bir ihtar ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi zorunludur. Bu husus; 818 sayılı BK"nun 101.maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Boçlar Kanunu"nun 117.maddesinde bu hüküm "Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer" şeklinde düzenlenmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104/son (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 121/son md.) maddesi gereğince, geçmiş günler faizinin ödenmesinde gecikme nedeniyle faiz yürütülemez.
Somut olayda, davalıya ödenen 5828,03 TL asıl alacak ve 2010,73 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 7838,76 TL"nin 11.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte iadesi talep edilmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan alacak içerisinde işlemiş gecikme faizininde bulunduğu gözetilmeden BK"nun 104/son (TBK"nun 121/son madde.) maddesine aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi davacının borcunun 26.06.2008 tarihine kadar ödenmesi ihtaratını içerir 11.06.2008 tarihli 1958 sayılı yazısı davalıya 11.06.2008 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, kabul edilen alacağa 26.06.2008 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken 11.06.2008 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, işlemiş faize yönelik talebin reddiyle 5828,03 TL asıl alacağın 26.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, yukarıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde belirtilen nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.