10. Hukuk Dairesi 2020/604 E. , 2021/1942 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma sonrası ilamında yazılan gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece verilen önceki karar dairemizin 10.05.2016 tarihli, 2016/1951 E. - 7938 K. sayılı ilamıyla “... 506 sayılı Yasanın 102. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin “...muayene ve tedavi, protez araç ve gereçleri ile ortopedik cihazların sağlanması, takılması, onarılması ve yenilenmesi, analık, sürekli iş göremezlik veya malullük durumlarının tespiti, erken yaşlanma halinin tespiti, sağlık durumlarının tespiti, raporların kurumca yeterli görülmemesi yeniden muayene, kontrol muayenesi, dolayısıyla kurumca bir yerden başka bir yere gönderilirlerse, bunların ve sağlık durumları sebebiyle başkaları ile birlikte gitmelerinin gerektiği hekim raporu ile belgelenenler ile 15 yaşına kadar (15 yaş dahil) çocuklar ile birlikte gidecek kimselerin gidip gelme yol paraları ile zaruri masrafları, kurumca hazırlanacak bir yönetmeliğe göre ödenir.... ” hükmü öngörülmüştür. Söz konusu madde uyarınca, yol paralarının ödenmesi usul ve esaslarına ilişkin olarak çıkarılan 11.07.1978 tarih 16343 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2167 sayılı Kanunla değiştirilen 102. maddesinde belirtilen Yol Paraları ile Zaruri Masraf Karşılıklarına İlişkin Yönetmelik ile söz konusu Yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair 27.05.2005 tarih ve 25827 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik hükümleri uyarınca yol giderinin ödenmesi gerekir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile bu konunun düzenlendiği 65. maddesinde de “Hekimin veya diş hekiminin muayene veya tedavi sonrası tıbben göreceği lüzum üzerine genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden yararlanmaları için muayene ve tedavi edildikleri yerleşim yeri dışına yapılan sevklerinde, ayakta tedavilerde, kendisinin ve bir kişi ile sınırlı olmak üzere refakatçisinin gidiş ve dönüş yol gideri ve gündelikleri; yatarak tedavilerde ise, gidiş ve dönüş tarihleri için gündelikleri ile, yol gideri Kurumca karşılanır.” hükmü ve 28.08.2008 tarih ve 26981 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği’nin yol giderinin ödenmesine ilişkin 31/5. maddesinde, yerleşim yeri dışına sevklerde kişilerin özel araçları ile sağlık hizmeti sunucusuna gidiş ve dönüşlerinde mutat taşıt ücreti ödeneceği öngörülmüş olup; her halukarda davalının hak sahibi eşinin yerleşim yerinin bulunduğu belediye sınırları dışındaki diyaliz tedavi yeri arasında belirlenecek mutad taşıt ücretinin yol gideri olarak davacı Kurumca karşılanması gerektiği gözetilmelidir...5510 sayılı Kanunun, Yersiz ödemelerin geri alınması başlığını taşıyan 96. maddesindeki, "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır" düzenlemesine göre Kurum alacağına işletilecek faiz sonu alacağın tahsil edildiği tarih olup; bu yönde eldeki davada, yasal faizin icra takip tarihinde belirtilen tarihe kadar hesaplanması gerektiğinin gözetilmemiş olması, isabetsizdir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara, usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Mahkemece bozmaya uyulmasına, mutad vasıta ücreti yönünden bilirkişi raporu alınmasına ve gerekçeli kararda da yer verilmesine rağmen, mutad vasıta ücreti ve faiz başlangıcı yönünden, hükmüne uyulan bozma ilamına aykırı şekilde karar verilmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince araştırma ve inceleme yapılarak bozmaya uygun karar verilmesi gerekirken, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.