Esas No: 2022/8565
Karar No: 2022/10458
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8565 Esas 2022/10458 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, vefat eden eşinin Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığının tespiti için dava açmıştır. Ancak, dosya içeriğinden eşinin mirasçılarının da olduğu anlaşılmaktadır ve mecburi dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu nedenle, davanın mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekmektedir. Mahkeme, davacıya diğer mirasçılara dava açma süresi vererek yargılamaya devam edilmesi gerektiği kararına varmıştır. HMK 59 ve 60. maddelerinde, mecburi dava arkadaşlığı halleri belirtilmektedir. Bu durumlarda, davanın bütün dava arkadaşlarına karşı açılması veya davalı durumundaki kişilerin yalnız başına taraf sıfatının olmaması, davalı sıfatının mecburi dava arkadaşlarının tümüne ait olması söz konusudur. Ancak, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil etmek için davacıya süre verilmesi gerekmektedir. Dosya, İLK DERECE MAHKEMESİNE gönderilmeli ve kararın bir örneği BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE gönderilmelidir. Kararda, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılacak olan Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararı yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 17/09/2010 tarihinde vefat eden eşinin 01/09/1990-30/09/1996 tarihleri arasında ... ili ... ilçesi mal müdürlüğü mükellefi olduğunu, mobilya satışı ile ilgili mağaza işlettiğini, ancak primlerini yatırmadığından dolayı kurumca Bağ-Kur sigortalılığının kabul edilmediğini belirterek murisi eşinin anılan tarihlerde Bağ-Kur sigortalısı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı, kabul verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir. Davacı kendi adına asaleten, kızı ... adına velayeten, murisi ...’ün Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için işbu davayı açmış ise de, dosya içeriğinden murisin, davacı ve ... dışında mirasçılarının da olduğu anlaşılmaktadır.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).
HMK 59 ve 60. maddelerde hangi hallerde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olacağı belirtilmektedir. Bu durumda maddi hukuka göre bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi halinde mecburi dava arkadaşlığının söz konusu olduğu, mecburi dava arkadaşlığında ancak birlikte dava açılabileceği veya aleyhlerine de birlikte dava açılabileceği görülmektedir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin ya da kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Somut dosyada, mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan davanın mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekirdi. Bu itibarla HMK124. maddesi gereğince davacıya davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil etmesi için süre verilmeli, mirasçıların davaya katılımı sağlanmalı, bu şekilde taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilmeli, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 14.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.