Esas No: 2021/7178
Karar No: 2022/10111
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7178 Esas 2022/10111 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Dava, sigortalılık başlangıcı ve fiili hizmet süreleri ile ilgili aidiyetin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, davacının sigortalık başlangıç tarihinin 19/11/1984 olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi ise istinaf başvurularını esastan reddetmiştir. Ancak davalı kurum vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda kararın bozulmasına karar verilmiştir. Dosyaya göre, sigortalılık süresinin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzenine ilişkin olduğu ve özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunlu olduğu belirtilmiştir. Davacının ismini taşıyan başka kişilerin varlığı araştırılmak suretiyle hizmet cetvelindeki çalışmaların kime ait olduğu belirlenmeli ve askerlik süresi gibi diğer süreler de dikkate alınarak karar verilmelidir. Kanun olarak ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesine atıf yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, aidiyetin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının ... sicil sayılı ... ait işyerinde 19.11.1984 tarihinde işe başladığını, hizmetlerinin bir kısmının başka bir ... adına tescil edildiğini, hatalı sicil kaydının düzeltilerek çalışma sürelerinin ayrıştırılması gerektiğini beyanla müvekkilinin sigortalılığının 19.11.1984 tarihinden itibaren başladığının, sigortalı işçi ve Bağ-Kur'lu olarak çalıştığı fiili hizmet sürelerinin ve emekliliğe hak kazandığının tespiti ile hatalı sicil kaydının düzeltilerek müvekkiline ait çalışma sürelerinin ayrıştırılmasına ve 19.11.1984 tarihinden itibaren farklı bir sicille kaydının yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, 5 yıllık hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendiren davalar olması nedeniyle iddianın yazılı ve resmi belgelerle ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dahili davalılar ..., ... ve ... dava dilekçelerinin tebliğ edildiği, davaya cevap vermedikleri anlaşılmıştır.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “Davacının sigortalık başlangıç tarihinin 19/11/1984 olduğu yönündeki talebinin yerinde olmadığından REDDİNE,
.... ss numaralı HDC’ nde; ... sicil nolu işveren ... ... işyerinden .... ss numarası ile ... adına yapılan ....-31.07.1987, ...-.... tarihleri arasındaki toplam 851 gün, ... sicil nolu işveren ... işyerinden ... ss numarası ile ... adına yapılan 01.01.1992-... ve 10.10.1995-.... tarihleri arasındaki toplam 1199 gün, -...-31.12.1997 tarihleri arasında ... Bağ no ile ... sayılı yasa (4/b) kapsamındaki toplam 561 gün,-... sicil nolu ... Kara işyerinden yapılan 01.02.1998-... arası toplam ... gün,-... sicil nolu işyerinden yapılan ...-... arası toplam 91 gün Olmak üzere toplam 6334 günlük hizmetin davacı ... ve ... oğlu ... doğumlu ... TC kimlik numaralı davacı ...’ya ait olduğu anlaşıldığından, davacıya ayrı bir sicil numarası verilerek hizmetlerinin yeni verilecek sicil numarasına aktarılması gerektiğinin tespitine,
Davacının dava dışı ... sicil nolu işveren ... tarafından davacı adına düzenlenen ilk giriş bildirgesinin kuruma verildiği ancak kurumda kaybolduğu iddiasının benimsenmesinin mümkün olmadığından işyerinden ilk defa bildirim yapılmaya başlanan 01/01/1987 tarihinde davacının işe giriş bildirgesinin verildiğinin kabulü ile 26/05/2014 tarihli tahsis taleplerine göre yaş şartı yerine gelmemiş olduğundan yaşlılık aylığı bağlanamayacak olmasından bu yöndeki talebin de reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; “ 1 ... 9. ... Mahkemesi'nin verilen 27.11.2017 tarih, 2016/145 Esas ve 2017/440 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili ile davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı Kurum vekili, davanın 5 yıllık hak düşürücü süreye uğradığını, müvekkili Kurumun davada feri müdahil olması gerektiğini, gerekli ve yeterli araştırma yapılmadan hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını beyanla temyiz talebinde bulunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1-Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduklarından özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosyanın tetkikinden, hizmet cetvelinde davacıya ait çalışmaların yer alması nedeniyle ... mirasçılarının nın davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi isabetli ise de; davacı ... ile sicilde çalışmaları adına kaydedilen dahili davalılar mirasçısı ...’nın farklı olduğu görüldüğünden, Mahkemece, dinlenen tanık beyanlarına dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle, hükmün, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davalı işyeri kayıtları da dikkate alınmak suretiyle davacının ismini taşıyan başka kişilerin bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden araştırılmamış, bulunduğu takdirde bu kişilerin de davaya dahil edilmesi gereği gözetilmemiş, çalışma ilişkisi ve aidiyet kuşkuya yer bırakmayacak şekilde yöntemince belirlenmemiştir.
Mahkemece, davacının ismini taşıyan başka kişilerin bulunup bulunmadığı Nüfus Müdürlüğünden sorulmalı, davacı ile davalı işveren kayıtlarında yer alan ...’ya ait Kurum, işyeri ve nüfus kayıtları celbedilmeli, davacı ve dahili davalılar mirasçısı dışında farklı birinin tespiti halinde o kişi de davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmeli, bu halde tanıklar yeniden dinlenilmeli ve tüm deliller toplandıktan sonra hizmet cetvelinde yer alan çalışmanın kime ait olduğu hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek hasıl olacak neticeye göre karar verilmelidir.
2-Diğer taraftan mahkemece, kısmen kabulüne karar verilen hizmet süreleri bakımından her ne kadar 01.01.1987-31.07.1987 ile 01.03.1989-03.03.1989 tarihleri arasına dair hüküm kurulmuş ise de; davacının 03.09.1987 – 03.03.1989 tarihleri arasında askerlik hizmetini yaptığı belirgin olmakla, tespit edilen süreler yönünden, davacının terhis süresinden önce izinli olup olmadığı araştırılmaması, askerlik sonrası fiilen işe başlayacağı süre net olarak belirlenmemesi hatalı olup, ayrıca askerlik hizmetinin başladığı süreden ancak bir haftalık makul süre öncesine kadar tespit hükmü kurulabileceği hususunun da gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Açıklanan tüm bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.