4. Hukuk Dairesi 2016/12466 E. , 2018/7427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 23/11/2010 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 05/05/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, babalığın benimsenmemesi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı ile davacının annesinin 1993 yılında tanıştıklarını ve 1994 yılında davacının dünyaya geldiğini, davalının davacının kendi çocuğu olduğunu bildiğini ve çocuğu tanıyacağını söylediğini ancak bunu yapmadığını, çocuğun tüm ihtiyaçlarının anne tarafından karşılandığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının annesinin müvekkiline tıbben çocuk sahibi olamadığını söylediğini, ancak hamile kalınca çocuğun müvekkilinden olduğunu belirterek evlenmek için baskı yaptığını, sonuç alamayınca tarafların ve ailelerin birbirleri ile on üç yıl boyunca görüşmediklerini, davadan yaklaşık üç yıl önce davacının annesinin müvekkili ile irtibata geçtiğini, ayrıca müvekkilinin ailesini arayarak yardım talep ettiğini, müvekkilinin anne ve babasının ise, çocuğun torunları olma ihtimalini gözeterek yardımda bulunduğunu, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının manevi tazminat talebini babalığın tespitine ilişkin dava ile birlikte talep ettiği, talep tarihinde 16 yaşında olduğu, dava ve talep tarihine kadar soybağının tespiti ve tanıma yapılmadığı, davacı ile davalının on üç yıl süre ile görüşmedikleri, aynı evde birlikte de yaşamadıkları, davalıdan babalık görevlerini yerine getirmesi için gerekli şartların oluşmadığı, davacının dava tarihi itibariyle, görevlerin yerine getirilmemesinden kaynaklı manevi tazminat hakkının doğmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dışı anne kendi adına asaleten, dava tarihi itibariyle ergin olmayan davacı çocuk adına velayeten ... 11. Aile Mahkemesinin 2010/1582 esas sayılı dosyası üzerinden babalığın tespiti, iştirak nafakası, çocuk ve kendisi yararına manevi tazminat istemli dava açmıştır. Mahkemece bu dava, hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmiş, karar Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2011/19275 esas, 2012/27598 karar sayılı ilamıyla bozulmuştur. Bozma ilamı sonrası yapılan DNA incelemesi neticesinde, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi Başkanlığının 29/07/2013 tarihli raporuyla davalının, davacının %99,99 biyolojik babası olduğu tespit edilmiştir. Aile Mahkemesince babalık davasının kabulüne, davacının manevi tazminata ilişkin isteminin tefrikine hükmedilmiş, karar derecattan geçerek kesinleşmiştir.
Tefrik edilen dosya yönünden verilen görevsizlik kararı üzerine, asliye hukuk mahkemesince temyize konu eldeki hüküm kurulmuştur. Mahkemece dava, babalık görevlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle manevi tazminat olarak nitelendirilmiştir. Ancak dava, babalığın benimsenmemesi nedenine dayanmaktadır. Dosya kapsamından davalının, davacının kendi çocuğu olduğunu bildiği ancak, resmî olarak tanımaktan kaçındığı anlaşılmaktadır.
Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine saldırılması sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı doğurur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yasalarımızca manevi tazminatı gerektirecek durumlar sınırlandırılmış olup bunlar; kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik saldırılar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir.
Davalı, kendi çocuğu olduğunu bildiği halde yıllarca babalığı benimsemeyerek davacının babasız bir çocuk olarak büyümesine, üzüntü ve elem duymasına neden olmuştur. Dosya kapsamı ve olayların akışı değerlendirildiğinde, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçeyle davanın reddine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.