3. Hukuk Dairesi 2016/13281 E. , 2018/1117 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... İli, ... İlçesi, ... köyü hudutları içinde ... harmanı mevkiinde bulunan ...ismiyle anılan tapusuz taşınmazı davalıdan 23/03/1992 ve 19/06/2000 tarihli satış senetleri ile satın aldığını, halen tasarruf ve zilyetliğinin kendisinde olduğunu, hudutları satış senetlerinde belirtilen taşınmazın birkısmını davalının l ... Hizmetleri ... 13/03/2000 tarihli sözleşme ile yıllık 400,00 TL"ye haberi olmadan kiraya verdiğini, kiracının taşınmaz üzerine baz istasyonu kurduğunu, müdahalenin önlenmesi ve baz istasyonunun kaldırılması için açtığı davanın kabul edildiğini, kabul kararının kesinleştiğini, taşınmazı 19/06/2000 tarihinde satın almış olmasına rağmen kira bedellerinin 2008 yılına kadar davalının banka hesabına yatırıldığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 19/06/2000 tarihinden 2008 yılına kadar davalı adına havale edilen 12.500,00 TL"nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; kira sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak talebi olduğundan zaman aşımı süresinin beş yıl olduğunu, taşınmazın kadastro çalışmaları neticesinde orman olarak tespit gördüğünü, davacı ile bir alakasının bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazın kadastro tespiti ile orman sınırı içinde kaldığı, mülkiyetinin tespit öncesi ve sonrasında da hukuken davacı yanda bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklı alacağın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, iadesi talebine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Türk Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 77. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen 19.06.2000 tarihli harici satış sözleşmesi uyarınca davaya konu edilen taşınmazın davalı tarafından davacıya satıldığı, zilyetliğin devredildiği, davaya konu edilen taşınmazın satış tarihinden itibaren fiilen davacının kullanımında olduğu, satışa konu taşınmazın davalı tarafından aylık 400,00 TL karşılığı l ... Hizmetleri ... 13/03/2000 tarihli sözleşme ile kiralandığı taraflar arasında ihtilafsızdır.
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/137 Esas- 2007/95 Karar sayılı ilamında; davacının ..., davalıların ... A.Ş., ... ve l ... Hizmetleri olduğu, dava konusunun elatmanın önlenmesi olduğu, davanın kabulü ile müdahalenin meni ve tesisin kal"ine karar verildiği, hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04/11/2008 tarih ve 2008/5291 Esas-2008/5474 Karar sayılı ilamı ile onandığı ve 04/11/2008 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Davaya konu ... İli, ... İlçesi, ... Köyü 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 19.06.2008 tarihli kadastro tespiti ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; dosya içeriğinden taşınmazın 19.06.2000 tarihli satışla fiilen davacının zilyetliğine geçtiği iki tarafın da kabulünde olmakla, taşınmazın orman vasfıyla tespit edilip Hazine adına tescil edildiği tarihe kadar zilyetliği elinde bulunduran davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan kira sözleşmesinden elde ettiği bedeli kendisine iadesini talep edebileceği halde, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.