20. Hukuk Dairesi 2016/5986 E. , 2018/1644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 02/03/2015 tarihli dava dilekçesi ile; müvekillerine ait olan ... ili, ... ilçesi, ...mevkii, 572 parsel sayılı taşınmazın tapulu yerleri olduğu halde, orman olduğu gerekçesiyle açılan dava sonucunda 720,00 m2 olan tapu kaydının tamamının iptali ile orman niteliğinde ... adına tapuya tescil edildiğini, tapu sicillerinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davacılar vekili 15/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 139.910,40 TL"ye artırmış, tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak kısmen kabulüne, bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere toplam 100.310,40 TL"nin her bir davacının miras payı oranında kısmı bakımından tapunun iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi 02/07/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ilçesi, ...mevkiinde bulunan 572 parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında 1100 m2 yüzölçümü ile, Şubat 1952 tarih 218 sıra nolu 4753 sayılı Kanun uyarınca oluşan tapu kaydı uygulanarak tarla niteliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiş, ırsen davacılara geçmiş, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/148-2007/517 E.K. sayılı ilamıyla taşınmazın tapusunun iptaline ve orman vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 02/07/2008 tarihinde kesinleştiği, 02/03/2015 tarihinde ise eldeki dava açıldığı anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar parseli olmadığının belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekmektedir .
Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, intikal yoluyla davacılara geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararın karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı,...1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/148 E-2007/517 K. sayılı kararının kesinleştiği tarihte oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınmasında bir isabetsizlik yoktur.
Nevar ki; mahkemece tazminat istemine dayanak taşınmazın niteliğine belirlemeye yönelik yapılan araştırmada, değerlendirme tarihi olan 02/07/2008 tarihi itibari ile imar planı içinde olup olmadığı, bu tarih itibari ile belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, bu tarih itibari ile etrafının meskun olup olmadığı hususları sorulmamış, belediye tarafından dosyaya gönderilen 11/01/2016 tarihli yazıda ...mevkii 572 parselin belediye sınırı içinde, imar planı dışında, belediye hizmetlerinden yararlanmadığı, meskun mahalde olmadığı bildirilmiş ancak bu bilgilerin değerlendirme tarihi itibarı ile geçerli olup olmadığı açıklanmamıştır
Ayrıca, mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda değerlendirme tarihi itibarı ile taşınmaz arsa vasfında olduğu kabul edilerek emsal metodu kullanılmak sureti ile taşınmaz değeri belirlenmiş, taşınmazın neden arsa vasfında kabul edildiği açıklanmamıştır
Tazminata dayanak alınan ...mevkiinde bulunan taşınmaz tapuda 1100 m2 yüzölçümü ve 572 parsel sayısı ile kayıtlı olup taşınmazın yenileme kadastrosuna tabi tutulduğu 467 ada 19 parsel sayısını aldığı bilirkişi raporunda belirtmiş ancak yenileme kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydı dosya içerisine alınmadığından taşınmazın yenileme kadastrosu sonucu bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 720 m2 olup olmadığı denetlenememiştir
Bu durumda davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazın yenile kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydı dosya arasına alınmalı, taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihte yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre taşınmazın tapu iptali tescil davasının kesinleştiği tarihteki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 01/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.