11. Hukuk Dairesi 2016/12727 E. , 2018/734 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada .... 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18.11.2015 tarih ve 2015/835-2015/425 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette asgari ücretle işçi olarak çalıştığını, davalı şirketin gizli ortağı olan davalı ... tarafından müvekkilinin .... 5. Noterliğine sigorta işlemleri ile ilgili denilerek icbar suretiyle götürülüp, davalı ..."de bulunan hisselerin devrinin müvekkiline muvazaalı olarak yapıldığını, yapılan bu devir işleminin davalıların borç yükünden kurtulmak için anlaşarak yaptıklarını iddia ederek 04/11/2008 karar tarihli 16 karar numaralı alınan hisse devir kararının muvazaalı olması nedeniyle iptalini, davalı ..."un şirketin gizli ortak ve asıl sahibi olduğunun tespiti ile alınan hisselerin ... adına tesciline, müvekkilinin tüm borçlardan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, noterler yapılan her işlemde tarafları bilgilendirerek imzalattığını, devirlerin usulüne uygun yapıldığını, müvekkilinin ayrıldıktan sonra bile şirketin vergi borçlarını ödediğini, davacı talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, usulüne uygun davetiye tebliğe rağmen cevap vermemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın, ..... 5. Noterliğin 04/11/2008 tarihli 16 karar numaralı kararı ile yapılan pay devirinin ve 18 Kasım 2008 tarihli 7191 sayılı 27 sayfa numaralı ticaret sicil gazetesinde yayınlanan kararın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı şirketin halen faal olduğu, davalı ..."e ait hisselerden 1800 adedinin 45.000TL bedelle davacı ..."a noterden devir edildiği, bedelin ödendiği, davacıya yapılan devrin resmi şekilde usulüne uygun şekilde yapıldığı, davacının şirket ortağı olması nedeni ile hakkında 2012 yılında açılmış dava olduğu, bunu bilen davacının bu güne kadar bir itirazının bulunmadığı, uzun süre sonra yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunun ileriye sürmesinin MK/2. md gereğince dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı, ayrıca resmi belge ile yapılan işlemin aksinin aynı kuvvette resmi belge ile ispatlanması gerektiği, davacının iddialarını ispatlayacak resmi belge sunmadığı, BK 147/4 gereğince ortaklar arasındaki ilişkilerde zamanaşımının 5 yıl olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi halinde iyiniyetli 3. kişilerin hak ve yükümlülüklerinin zarara uğrayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
-/-
Dava, davalı şirket hisselerinin davacıya devirlerinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, davalı şirket sahibi tarafından sigorta giriş çıkış işlemleri için notere götürüldüğünü, ne olduğunu anlamadan şirket hisselerinin kendisine devredildiğini ileri sürmüştür. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Ancak, Hile (aldatma)’nin öğrenildiği tarihten itibaren 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’na (TBK) 49. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 31.) göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılması gerekir. Somut olayda hisse devrinin 04/11/2008 tarihinde yapılmış olması, akabinde 2012 yılında şirketin iş ve işlemleri için davacı hakkında davaların açılması hususları dikkate alındığında davacının irade sakatlığına bağlı olarak hisse devir sözleşmesinin hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle iptalini isteyemeyeceği, mahkemenin bu gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hüküm kurması doğru görülmemiş ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan bu değişik gerekçelerle onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile yerel mahkeme kararının açıklanan değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 05.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....