11. Hukuk Dairesi 2016/6841 E. , 2018/742 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasında görülen davada .... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/10/2015 tarih ve 2013/220-2015/321 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin "..." ibareli 9, 16, 38 ve 41. sınıf ürün ve hizmetleri içeren bir çok tanınmış markaların sahibi olduğunu, uzun yıllardan bu yana yayıncılık sektöründe kullanılarak haklı bir yer ve bilinirlik elde etmiş olduğunu, davalının 23.06.2011 tarihinde "... .... ... ..." ibare ve biçimli 6 ve 7.sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin itirazının .... tarafından 2013/... sayılı kararla itirazın reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalının müvekkil markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini zedeleyeceğini iddia ederek ... kararının iptali ile davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, tescilli markalarla başvuru konusu işaret arasında kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak ".. ... .. .." ibaresini içeren başvuru konusu işaretin davacının .... ibareli markaları ile ortalama alıcıları iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulunmadığını, başvurunun davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlamayacağı gibi itibar ve ayırt edici karakterine zarar vermeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının "...." ibareli markaları olduğu, davalının "... ..." ibareli 6. ve 7. sınıflarda marka başvurusu yapıldığı, taraf markalarının asıl ve ayırt edici unsurun "...." ibaresi olduğu, başvuru konusu işaretin kapsamında yer alan 6. ve 7.sınıf ürün ve hizmetlerin davacı markalarında bulunmadığı, her iki ürün ve hizmet grubunun dağıtım kanalları, kullanım yöntemleri, hedeflenen halk kesimlerinin farklı olduğu gibi birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine ikame edilebilme niteliği bulunmadığı, bu nedenle iltibas vakıasına dayanarak davalının başvurusunu engelleme olanağı bulunmadığı, davacının "...." ibare ve esas unsurlu markalarının özellikle yayıncılık sektörü bakımından tanınmış bir marka olduğu, davalı işaretinin 6. ve 7. sınıf
.../...
ürün ve hizmetler için tescilinin davacıya ait yayıncılık sektöründe belli bir tanınmışlığından haksız biçimde yararlanma sağlayabileceğinin düşünülemeyeceği, hiç kimsenin 6. ve 7. sınıf ürün ve hizmetleri satın alırken daha önce yayıncılık hizmetinde "...." ibareli markayı kullandıklarından dolayı tercihlerini belirlemeleri yahut değiştirmelerinin beklenmesi gerçek ötesi olduğunu, dava konusu başvurunun 6 ve 7. sınıf ürün ve hizmetler için tescili yayıncılık sektöründe bilinirliği kanıtlanmış olan davacı markasının gücünün ve etkileme alanının zayıflamasına neden olmayacağı, davalı başvurusunun tescilinin, davacı markası açısından olumsuz, hoş olmayan ve itibar zedeleyici çağrışımlar yarattığın ispat edemediği, başvuru konusu işaretin "...." ibaresini içerse de anılan ibarenin ayırt ediciliğinin zayıf olması nedeniyle davacının markalarının ayırt edici karakterini zedelemediği, davalı başvurusunun konusu işaretin davacı markalarına yönelik bir kötüleme içermediği, onu karartacak bir unsur ve algılama yaratmadığı, bu vakıaların davacı tarafından ispat edilemediği, 556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesi uyarınca da davalı başvurusunun tescilini engelleme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,20 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 05/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.....