
Esas No: 2018/850
Karar No: 2022/2408
Karar Tarihi: 05.04.2022
Danıştay 8. Daire 2018/850 Esas 2022/2408 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2018/850 E. , 2022/2408 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/850
Karar No : 2022/2408
DAVACI : … Barosu Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. … - Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
12/2017 tarih ve 30286 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin;
"Genel Hükümler" bölümünde yer alan;
1- 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresinin,
2- 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresinin,
"Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan;
1- Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrasının,
2- İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesinin ve
3- İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300,00 TL" ibaresinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresi yönünden, dava konusu düzenleme ile 3.000,00 TL’ye kadar olan icra takiplerinde avukatlık ücreti maktu ücret olarak belirlendikten sonra, ikinci bir kısıt getirilerek bu ücretin asıl ücreti geçemeyeceğinin hüküm altına alındığı, ancak bu düzenlemenin avukatın emek ve mesaisinin göz ardı edilmesine yol açtığı, zira avukatların icra takibi yaparken harcadıkları emek ve mesainin icra takibine konu asıl alacağın miktarına göre değişmediği, buradaki emek ve mesainin takip sırasında alacağın tahsili için yapılacak iş ve işlemlerin yoğunluğuna göre değişeceği, Tarife hazırlanırken avukatın emek ve mesaisi gözetilmek yerine her defasında vekalet ücreti ödeyecek tarafın mağdur edilmemesinin dikkate alındığı, bu yaklaşımın menfaat dengesinin sağlanmasını engellediği iddia edilmiştir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresi yönünden, dava konusu düzenlemede tamamlanmış arabuluculuk faaliyetine ilişkin hizmet sonrasında alınan vekalet ücretinin, dava açılması halinde ödenecek ücretten mahsup edilmesi söz konusu olup, avukatın arabuluculuk faaliyetini başarıyla sonuçlandırma yükümlülüğünün bulunmadığı, bu nedenle dava yoluna gidilmesi halinde vekalet ücretinden mahsuba yönelik düzenlemenin hukuki dayanağının bulunmadığı, arabuluculuk ve yargı aşaması iki ayrı mercide temsil olmakla beraber bu iki işin birbirinin devamında olması durumu, mahsup için geçerli bir sebep oluşturmadığı belirtilmiştir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan; Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrası yönünden, 2016 yılı Tarifesinde aynı iş için 1.500,00 TL ücret belirlenmiş iken; 2017 yılı Tarifesine geçişte dava dışı diğer kalemler yönünden ortalama %10 oranında zam yapıldığı halde 2017 yılı Tarifesinde %50’ye yakın indirim yapılarak 800,00 TL ücret belirlendiği, 2018 yılı Tarifesinde de bu miktar üzerinden %10 artış yapılarak 880,00 TL ücret belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, 2017 yılı Tarifesindeki düzenlemeye karşı açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın yeniden karar verilmek üzere İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kaldırıldığı, öngörülen miktarın ekonomik gerçeklere uygun olmadığı ifade edilmiştir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesi yönünden, 2016 yılı Tarifesinde aynı iş için 1.800,00 TL ücret belirlenmiş iken; Adalet Bakanlığının 2016 yılı Tarifesine karşı açtığı davada Danıştay Sekizinci Dairesinin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulması kararı uyarınca 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklik tarifesi ile tahliyeye ilişkin icra takipleri için 600,00 TL ücret belirlendiği; 2017 yılı Tarifesine geçişte bu ücret üzerinden %10 artış yapılarak 660,00 TL olarak belirlendiği, Danıştay Sekizinci Dairesinin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararı gereği yapılacak düzenlemede en azından ücretin artış yapılmadan önceki seviyesine çekilmesi gerekirken; %50’den fazla indirildiği; hukuka aykırı bu indirim sonrası çıkarılan 2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ise ücretin 600,00 TL üzerinden %10 artırılması ve 2018 yılında da bu miktar üzerinden artırım yapılarak 725,00 TL olarak belirlenmesinin hukuka aykırılığın devamı niteliğinde olduğu, yapılan bu düzenlemenin hukuki ve ekonomik dayanağının olmadığı öne sürülmüştür.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300,00 TL" ibaresi yönünden, 2016 yılı Tarifesinde aynı iş için 3.600,00 TL ücret belirlenmiş iken; Bakanlık tarafından 2016 yılı Tarifesi için açılan iptal davasında Danıştay Sekizinci Dairesince verilen 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulması kararı uyarınca, 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren tarifenin ilgili maddesi ile bireysel başvurularda duruşmalı işler için 3.500,00 TL ücret belirlendiği; 2017 yılı Tarifesinde bu miktarın altında olarak 3.000,00 TL ücret belirlendiği, 2018 yılı Tarifesinde ise 3.300,00 TL olarak belirleme yapıldığı, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı karar sonrasında 3.500,00 TL olarak belirlenen ücret yine avukatın harcadığı emek ve mesaisi ile ekonomik koşullarda bir değişiklik olmamasına rağmen hiçbir dayanak olmadan 3.000,00 TL’ye düşürüldüğü, 2018 tarifesinde de bu miktar üzerinden artırım yapılarak 3.300,00 TL olarak belirlendiği, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı kararda belirtildiği gibi, çok kısa aralıklarla yayımlanan iki tarifede artış yapılması gibi gerekçe olmadan indirim yapılmasının da hukuka uygun olmadığı ileri sürülmüştür.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI :
… BAKANLIĞININ SAVUNMASI: 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresi yönünden, 2010 yılı Tarifesinde yer alan düzenlemeye karşı açılan davada Danıştay Sekizinci Dairesinin 25.04.2012 tarih ve E:2010/6331 K:2012/1888 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği de dikkate alındığında düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı, diğer düzenlemeler yönünden ise, yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden avukatların ücretlerinin asgari sınırlarının belirlenmesinde, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususları dikkate alındığında hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
… SAVUNMASI: 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresi yönünden, dava konusu Tarife maddesine denk gelen 2010 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesiyle ilgili olarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30.05.2011 tarih ve YD İtiraz No:2011/321 sayılı kararında, "(...) konusu para ile değerlendirilen davalarda hükmedilecek avukatlık ücretinin asıl alacak miktarı göz önünde bulundurulmadan, sadece maktu vekalet ücreti ile sınırlandırılmasıyla özellikle küçük miktarlı alacaklar nedeniyle açılan davalarda, karar aleyhine sonuçlanan taraf açısından ölçüsüz bir yükümlülük getirilebileceği gibi seri davalar için yalnızca karşı taraf vekalet ücretine dayanan avukatlık sözleşmeleri yapılarak mesleğin itibarının zarar görmesine, kısmen kabul; kısmen ret ile sonuçlanan davalarda ise, tarafların haklılık oranları arasında büyük fark bulunmasına rağmen, tarafların adalet ve hakkaniyetle bağdaşmayacak bir şekilde eşit miktarda avukatlık ücretinden sorumlu tutulmasına yol açılması da mümkündür." tespitinde bulunulduğu, belirtilen karar doğrultusunda ilgili Tarife maddesine "Şu kadar ki asıl alacak miktarı 3.333,33 TL'ye kadar olan davalarda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde, icra mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez." şeklinde ikinci fıkra eklenmek suretiyle yargı kararının gereğinin yerine getirildiği, benzer değerlendirmelere Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 10.12.2019 tarih ve E:2008/1132 K:2009/2788 sayılı kararında da yer verildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hazırlanırken sadece avukatların emek ve mesaisinin değil, hizmet sunulan merci, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, tarafların sosyal açıdan korunması gereken grup olup olmadığı, taraflara ölçüsüz yükümlülük getirmemesi hususlarının da dikkate alınması gerektiği, adalet ve hakkaniyete aykırı olan, sosyal devlet ilkesini zedeleyen, özellikle doğalgaz, elektrik, su ve telefon aboneliklerinden kaynaklanan icra takiplerinde, açılan davalarda ya da açılan seri davalarda, karşı taraf aleyhine ölçüsüz yaptırım niteliğindeki düzenlemenin değiştirilmesiyle birlikte, sosyal devlet ilkesi ve hak arama özgürlüğü ilkelerinin gereğinin yerine getirildiği, düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresi yönünden, arabuluculuk bazı davalarda zorunlu dava şartı haline getirildiğinden, yapılması zorunlu arabuluculuk görüşmelerini şayet anlaşma sağlanamaz ise ileride açılacak davadan bağımsız görmenin mümkün olmadığı, hakkaniyet gereği düzenlenen maddede hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan; Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrası yönünden, dava konusu Tarife maddesi, “Dava ve Takiplerin Dışındaki Hukuki Yardımlarda Ödenecek Ücret” bölümünde belirlenen ücretler göz önüne alınarak 2017 yılı Tarifesinde yeniden değerlendirilmiş olup 2018 yılı Tarifesinde de gerekli artış sağlanarak düzenleme yapıldığından, iptal isteminin reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesi yönünden, Danıştay Sekizinci Dairesinin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulması kararının gereğini yerine getirmek amacıyla dava konusu maddenin hazırlandığı, idarenin takdir hakkını kamu yararına uygun kullandığı, Tarifede icra takipleri için 360,00 TL ücret belirlenmiş iken; avukatın harcadığı emek ve mesai nedeniyle dava konusu edilen ücretin bu ücretin iki katı olarak belirlendiği, aynı zamanda icra mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için olan ücret ile de eşitlendiği, yargı kararına ve hakkaniyete uygun düzenleme yapıldığından, iptal isteminin reddi gerektiği öne sürülmüştür.
2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300,00 TL" ibaresi yönünden, Danıştay Sekizinci Dairesinin 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulması kararı gereği, Sayıştay dahil olmak üzere yüksek mahkemelere ilişkin ayrı ayrı avukatlık ücreti belirlemesinden vazgeçilerek bu merciler arasında bir denge kurulması gerektiği gerekçesinden hareketle dava konusu Tarifede yer alan tüm yüksek mahkemelerin duruşmalı işleri için aynı ücretin tespit edildiği, yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, 30/12/2017 günlü ve 30286 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 2018 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünün 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresinin, 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresinin; "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan, Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrasının, İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesinin ve İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300.- TL" ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168. maddesinde, baro yönetim kurullarının, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderecekleri, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarifenin o yılın Ekim ayı sonuna dek hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderileceği, tarifenin Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşeceği; ancak Adalet Bakanlığının uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri göndereceği, geri gönderilen bu tarifenin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılacağı ve sonucun Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasal düzenlemede avukatlık asgari ücret tarifesinin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından tüm baroların teklifleri göz önüne alınarak hazırlanması ve yürürlüğe girmesi aşamasına ilişkin usul hükümleri belirlenmiş, tarifenin hazırlanması aşamasında dikkate alınacak esas ve ölçütler konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Avukatlık asgari ücret tarifesinin hazırlanması konusunda Türkiye Barolar Birliğine tanınan yetkinin kullanımında, yargının kurucu unsurlarından savunmayı temsil eden avukatın, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde öngörüldüğü üzere, emek ve mesaisinin dikkate alınmasının yanısıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere de yer verilmemesi gerekmektedir.
Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresinin, incelenmesi:
Dava konusu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 11. maddesinde hükme bağlanan, İcra ve İflas Müdürlüklerindeki konusu para veya para ile değerlendirilen hukuki yardımlarda, davanın sonucunda hükmedilecek avukatlık ücretinin Tarife'nin üçüncü kısmına göre nispî olarak belirleneceği, hükmedilecek nispi avukatlık ücretinin, takip miktarı 3.000.-TL'ye kadar olan icra takiplerinde Tarife'nin ikinci kısmının ikinci bölümünde icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu avukatlık ücret olduğu, ancak bu ücretin asıl alacağı geçemeyeceği kuralıyla, avukatların mesleklerini icra ederken hak edecekleri ücretlere belli bir asgari sınır getirilmek suretiyle yapılan hukuki yardımın niteliği ve niceliği ne olursa olsun avukatın verdiği hukuki hizmetin maddi karşılığının belli bir miktarın altına düşmesinin engellenmek istenildiği anlaşılmaktadır.
İdari işlemlerin temel amacı kamu yararı olduğundan, tarifenin hazırlanması sırasında, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususlarının da dikkate alınmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
Uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirildiğinde; icra ve iflas dairelerindeki hukuki yardımların konusu para ile değerlendirilen davalarda hükmedilecek avukatlık ücretinin asıl alacak miktarı ile sınırlandırılması, özellikle çok küçük rakamlı alacaklar nedeniyle açılan davalarda, karar aleyhine sonuçlanan taraf açısından ölçüsüz bir yükümlülük getirilebilecektir.
Bu durumda, ülkenin ekonomik ve sosyal durumu, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususları dikkate alındığında, icra ve iflas dairelerinde konusu para ile değerlendirilen davalarda, takip miktarı 3.000.-TL'nin altında olan icra takiplerinde, hükmedilecek nispî avukatlık ücretinin Tarife'ye göre belirlenen maktu avukatlık ücretinin altında kalması durumunda, hükmedilecek vekâlet ücretine de takip miktarını geçemeyeceği yönünde bir sınırlandırma getirilmesinin, asıl alacak tutarından fazla vekâlet ücretine hükmedilmesi sonucunu doğuracak şekilde asgari sınır getirilmesine yönelik dava konusu tarife kuralında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. İptali gerekir.
Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresinin, incelenmesi:
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 16. maddesinin 2. fıkrasının ç) bendinde: ''Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.'' kuralına yer verilmiş bulunmaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda yer alan hükümler uyarınca; yargının kurucu unsurlarından olan savunmayı temsil eden avukatların, hukuki yardımlarının karşılığı olarak ifade edilen ücretlerinin asgari sınırlarının belirlenmesinde, gösterilen emek ve çabanın, uyuşmazlığın niteliğinin, çözüme kavuşturulma şeklinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu bağlamda, avukatın, her biri için ayrı bir çalışma gösterip emek sarf ettiği hukuki uyuşmazlıklar ve diğer çözüm yöntemleri için avukatlık ücretine hükmedilmesi tabidir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununda tanımlandığı üzere Arabuluculuk: Sistematik teknikler uygulayarak görüşmek ve müzakerede bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, birbirlerini anlamalarını ve bu bağlamda kendilerinin çözüm üretmesini sağlamak için aralarında bir iletişim sürecinin kurulmasına vesile olan, uzmanlık eğitimi almış tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi tarafından yürütülen çözüm yöntemleri olarak tarif edilmiştir. Arabulucu ise; Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen arabuluculuk siciline kayıt işleminden geçmiş ve bu faaliyeti yürüten gerçek kişi olarak tanımlanmış bulunmaktadır.
Görüldüğü üzere arabuluculuk faaliyeti, her ne kadar ilgili kanunda öngörülen koşulları taşıyan avukatlar tarafından yerine getirilse de, avukatlık hizmetinden farklı, uzlaşma niteliğinde bir çalışma olup, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözmeye yönelik bir süreçin yönetilmesi işidir.
Bu bağlamda, avukatlık ve arabuluculuk faaliyeti iki farklı iş olmasına karşın, arabuluculuk işini yürüten avukatın, arabuluculuğun anlaşmazlıkla sonuçlanması halinde dava yoluna gidilmesi ve bu davada da vekillik görevinin yine aynı avukat tarafından yürütülmesi durumunda, müvekkilin avukatına ödeyeceği vekalet ücretinden, arabuluculukta ödenen maktu vekalet ücretinin mahsup edilerek tarifeye göre ödeme yapılacağı kuralına yer verilmiştir. Başka bir anlatımla, vekalet ücretinden, arabuluculuk ücretinin düşülmesi söz konusudur.
Halbuki yukarıda aktarıldığı üzere bu iki faaliyet, konusu ve niteliği itibariyle birbirinden farklıdır. Emek ve mesainin karşılığı olarak ayrı ayrı ücretlendirmeye tabi tutulması, hiç bir hal ve durumda mahsuplaşmaya konu edilmemesi, Avukatlık ve Arabuluculuk kanunlarına ve hukuka uygun düşecektir.
Kaldı ki, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille değil de başka bir vekille dava yoluna gitmesi durumunda, müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, maktu ücretten mahsup edilmeyecektir. Bu durum bile söz konusu düzenlemenin eşitlik ilkesine de uygun olmadığını göstermektedir.
Talimatın, 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresinde, yukarıda açıklanan nedenlerle hukuka uyarlılık bulunmamaktadır. İptali gerekir.
Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan, Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrasının; İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesinin ve İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300,00 TL" ibaresinin incelenmesi:
Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı, 2016 yılı enflasyon rakamlarına göre 2016 yılı enflasyon oranları, Tüketici Fiyatları Endeksi'ne göre (TÜFE) de yüzde 8.53; Üretici Fiyatları Endeksine göre (ÜFE) de ise yüzde 9.94 olarak gerçekleştiği bilinmektedir.
Şirket ana sözleşmesi, şirketin devir ve birleşmesi vb. ticari işlerle ilgili sözleşmelerde ücret, dava konusu tarife ile bir önceki yıla göre 800.-TL den 880.-TL'ye; Tahliyeye ilişkin icra takipleri için, 660.-TL den 725.-TL ye; Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işlerden yüce divan sıfatı ile bakılan davalardan duruşmalı işlerde, 3.000.-TL'den 3.300.-TL ye çıkarıldığı görülmektedir.
2016 yılı enflasyon oranının yaklaşık yüzde 9-10 bandında olduğu dikkate alındığında, Tarife'nin iptal istemine konu maktu ücretler bölümünde yapılan artışların enflasyon oranı kadar olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre dava konusu maktu ücretlerde yapılan artışlarda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin;
- "Genel Hükümler" bölümünün 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresinin; 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresinin iptaline,
- Diğer talep konuları bakımından da davanın reddine, karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ SÜREÇ :
Dava konusu 2018 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun "Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması" başlıklı 168. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından hazırlanmış ve 30/12/2017 tarih ve 30286 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücreti" başlıklı 164. maddesinde; "(Değişik : 2/5/2001 - 4667/77 md.) Avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.
İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.
Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13/1/2004 – 5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez." hükmü ile
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması" başlıklı 168. maddesinin 1. fıkrasında, "Baronun yönetim kurulları, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine gönderirler."; 2. fıkrasında, "Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir. Bu tarife Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya tarife onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı tarifeyi bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu tarife, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. (...) " hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Avukatlık Kanununun 168. maddesinde, avukatlık asgari ücret tarifesinin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu tarafından tüm baroların teklifleri göz önüne alınarak hazırlanacağı ve Adalet Bakanlığından görüş alınarak yürürlüğe gireceği öngörülmekle, tarifenin hazırlanması ve yürürlüğe girmesi aşamasına ilişkin usul hükümleri belirlenmiş, tarifenin hazırlanması aşamasında dikkate alınacak esas ve ölçütler konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır.
Avukatlık asgari ücret tarifesinin hazırlanması konusunda Türkiye Barolar Birliğine tanınan yetkinin kullanımında, yargının kurucu unsurlarından savunmayı temsil eden avukatın, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde öngörüldüğü üzere, emek ve mesaisinin dikkate alınmasının yanısıra, kişilerin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte düzenlemelere de yer verilmemesi gerekmektedir.
1- 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 11. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." ibaresi yönünden yapılan inceleme;
Dava konusu Tarifenin "İcra ve iflas müdürlükleri ile icra mahkemelerinde ücret" başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasında, "İcra ve İflas Müdürlüklerindeki hukuki yardımlara ilişkin avukatlık ücreti, takip sonuçlanıncaya kadar yapılan bütün işlemlerin karşılığıdır. Konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Şu kadar ki takip miktarı 3.000,00 TL’ye kadar olan icra takiplerinde avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde, icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez." kuralına yer verilmiştir.
2006 yılı Tarifesinin aynı başlıklı 11. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde, "Konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde icra dairelerindeki takipler için öngörülen ücretten az olamaz." hükmü yer almakta iken; 2007 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11. maddesinin birinci fıkrasında, "Konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Şu kadar ki asıl alacak miktarı 1.250,00 YTL'ye kadar olan icra takiplerinde avukatlık ücreti Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde icra dairelerindeki takipler için öngörülen maktu ücrettir. Ancak bu ücret asıl alacağı geçemez." hükmü getirilerek önceki tarife kuralından farklı olarak icra takiplerinde maktu vekalet ücreti uygulamasına son verilmiştir. Bazı kurum ve kuruluşların yalnızca karşı taraf vekalet ücretine dayanan sözleşmeler yapmaları ve bu şekilde 1, 5, 10, 20, 50 TL gibi küçük miktarlı asıl alacak nedeniyle yapılan takiplerde maktu olarak belirlenen vekalet ücretine hak kazanmaları üzerine, bu durumun adalet ve hakkaniyetle bağdaşmaması, tüketicinin ve avukatlık mesleğinin korunması amacıyla söz konusu düzenlemenin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Tarife kuralında da aynı gerekçelerle belirtilen düzenlemeye yer verilmiş olup ülkenin ekonomik ve sosyal durumu, avukatların davanın görümü sırasında harcadığı çaba, gayret ve emeğinin karşılığı, uyuşmazlığa konu alacağın değeri, taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirmemesi ve çeşitli sözleşmeler yoluyla avukatlık mesleğinin zarar görmesinin engellenmesi hususları dikkate alındığında dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 10.12.2009 tarih ve E:2008/1132 K:2009/2788 sayılı kararı da aynı yöndedir.
2- 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Genel Hükümler" bölümünde yer alan 16. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendinde yer alan "(c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek" ibaresi yönünden yapılan inceleme;
Dava konusu Tarifenin "Arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmasında ücret" başlıklı 16. maddesinde, "(1) Avukatlık Kanununun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaşma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti
uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanır. Şu kadar ki miktarı 5.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 600,00 TL. maktu ücrettir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücrettir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 600,00 TL. maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir." kuralı yer almaktadır.
Dava konusu Tarife maddesinin birinci fıkrasında, arabuluculuk faaliyetinden doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında, Tarife gereği hesaplanacak miktarın akdi avukatlık ücretinin asgari değerini oluşturacağı ifade edildikten sonra; ikinci fıkrasında, arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü ve tarafın arabuluculuk faaliyetine avukatı ile birlikte katıldığı haller için özel düzenlemelere yer verildiği görülmektedir.
Buna göre, Tarife maddesinin ikinci fıkrasında arabuluculuk faaliyetinin olumlu sonuçlanması durumunda, "konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen iş" ayrımı yapılarak; konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde nispi; değeri belirli bir miktara kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde ise, maktu ücrete hak kazanılacağı kurala bağlanmış, maktu ücretin asıl alacağı geçemeyeceği belirtilerek küçük miktarlı alacaklar yönünden uyuşmazlığın değerinin üstünde avukatlık ücreti ödenmesinin önüne geçilerek taraflara ölçüsüz yükümlülük getirilmemesi amaçlanmıştır. Öte yandan konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işler yönünden ise Tarifede davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenen maktu ücrete hak kazanılacağı ifade edilmiştir. Diğer taraftan, arabuluculuk faaliyetinin olumsuz sonuçlanması durumunda ise, süreci birlikte yürüten avukatın emeği ve çabası da gözetilerek maktu vekalet ücreti öngörülmüş, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmek istemesi durumunda da müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücretten, arabuluculuk faaliyetine katılması nedeniyle ödediği maktu vekalet ücretinin mahsup edileceği hüküm altına alınmıştır.
Hukuk sistemimizde, bazı davalar için arabulucuya başvurulmasının, dava şartı olarak öngörülmesiyle birlikte zorunlu arabuluculukla ilgili düzenlemelere de ilk kez 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde yer verilmiştir.
Nitekim 25.10.2017 tarih ve 30221 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılan 3. maddesinde, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurmak zorunlu hale getirilmiş, bunun haricinde sonraki
yıllarda yapılan yasal değişikliklerle de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanuna eklenen 5/A ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna eklenen 73/A maddesiyle benzer düzenlemeler öngörülmüştür.
22.06.2012 tarih ve 28331 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, arabuluculuk, "sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi" olarak ifade edilmiş, 19.12.2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6235 sayılı Kanuna 18/A maddesi eklenerek zorunlu arabuluculuk süreciyle ilgili uyulması gerekli usul ve esaslar yasal dayanağa kavuşmuştur.
6235 sayılı Kanunun 18/A maddesinin ikinci fıkrasında, arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü hallerde, davacıya arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunluluğu getirilmiş, mahkemece verilecek bir haftalık kesin süre içinde belirtilen zorunluluğun yerine getirilmediği durumlarda ise davanın usulden reddedileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin onbirinci fıkrasında ise, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan tarafın son tutanakta belirtileceği ve bu tarafın davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacağı, ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyeceği, her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda ise tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler, tarafların ihtiyari olarak arabulucuya başvurduğu hallerden oldukça farklı, arabuluculuğun dava şartı olarak öngörüldüğü hallere özgü, spesifik hükümler içermektedir. Şöyle ki; tarafların ihtiyari olarak arabulucuya başvurduğu hallerde, arabuluculuk faaliyetinin olumsuz sonuçlanması üzerine açılan davalarda, taraflar yargılama giderlerinden sorumluluk yönünden 6235 sayılı Kanunun 18/A maddesinin onbirinci fıkrasında belirtilen yaptırımlara maruz kalmazken; zorunlu arabuluculuk olarak ifade edilen ve birtakım davalar için dava şartı olarak öngörülen arabuluculuk faaliyetlerinde ise, tarafların özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarına birtakım yaptırımların bağlandığı görülmektedir. Bu durum, zorunlu arabuluculuk aşamasına ilişkin yürütülen faaliyetlerin sonraki aşama olan dava safhasında ortaya çıkan etkilerini göstermesi ve aynı zamanda her iki aşamanın birbirinden tamamen ayrı ve bağımsız faaliyetler olmadığını da ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir.
Dava konusu Tarife kuralı bu çerçevede değerlendirildiğinde ise, tarafların ve vekillerinin karşılıklı olarak görüştüğü, tartıştığı ve uyuşmazlık konusu hakkında çözüm için seçeneklerin üretildiği arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığı durumlarda, sonraki aşama olan dava safhasında aynı uyuşmazlıkla ilgili yargısal bir süreç işlemeye başlayacağından, belirtilen sürecin bir bütün olarak dikkate alınıp avukatın gösterdiği emek ve mesaisi ile müvekkilinin hak arama özgürlüğü arasında denge gözeten dava konusu Tarife kuralında hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
3- 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan; Birinci Kısım, Birinci Bölümünün 5. maddesinin (c) fıkrası yönünden yapılan inceleme;
Tarifenin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün Birinci Kısım, Birinci Bölümde yer alan 5. maddesinin (c) fıkrasında, "Şirket ana sözleşmesi, şirketlerin devir ve birleşmesi, vb. ticari işlerle ilgili sözleşmeler 880,00 TL" düzenlemesi yer almaktadır.
Tarifenin bu kuralında, şirket ana sözleşmesi, şirketlerin devir ve birleşmesi vb. ticari işlerle ilgili sözleşmeler için 880,00 TL maktu vekâlet ücreti belirlendiği görülmektedir.
Dava konusu Tarife maddesinde, şirket ana sözleşmesi, şirketlerin devir ve birleşmesi vb. ticari işlerle ilgili sözleşmeler için belirlenen 880,00 TL maktu ücretin; asgari ücret olduğu, taraflarca işin önemi ve mahiyetine göre serbestçe daha yüksek bir ücret belirlenmesinin önünde engel bulunmadığı, ülkemizde faaliyet gösteren şirket büyüklüklerinin birbirinden farklı olması nedeniyle standart bir ücret belirlenmesinin işin yapısı gereği mümkün olmadığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
4- 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesi yönünden yapılan inceleme;
Tarifenin bu kuralında, tahliyeye ilişkin icra takipleri için 725,00 TL maktu vekâlet ücreti belirlendiği görülmektedir.
Davacı tarafından, 02/01/2017 tarih ve 29936 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 Yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin; "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 4. maddesinde yer alan aynı düzenlemeye karşı, benzer iddialarla Dairemizin 2017/963 esasına kayıtlı olarak açılan davada, 09/10/2018 gün ve E:2017/963 sayılı ara kararla, Dairemizin 20/04/2016 gün ve E:2015/15049 sayılı yürütmenin durdurulması kararı üzerine yapılan Tarife değişikliği ile dava konusu maddede yapılan indirimin gerekçesinin somutlaştırılmasının istenildiği, ara karara verilen cevapta ise; yapılan Tarife değişikliği ile; tahliyeye ilişkin icra takipleri için belirlenen ücretin, icra mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler ile icra mahkemelerinde takip edilen ceza işleri için belirlenen 600,00 TL ücrete eşitlendiği, yine icra dairelerinde yapılan takipler için belirlenen 300,00 TL ücretin de iki katı ücret belirlendiği, dava konusu Tarifede ise bu ücretlere %10 artış yapıldığının belirtildiği görülmektedir.
Buna göre; dava konusu 2018 yılı Tarifesinde de aynı şekilde tahliyeye ilişkin icra takipleri için belirlenen ücretin, benzer işler olan, icra mahkemelerinde takip edilen dava ve duruşmalı işler için belirlenen ücrete eşitlendiği, icra dairelerinde yapılan takipler için belirlenen ücretin iki katı ücret öngörüldüğü, 2017 yılı Tarifesinde öngörülen ücrete de %9,84 oranında artış yapılmak suretiyle belirlenen dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
5- 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" bölümünde yer alan İkinci Kısım, İkinci Bölümünün 23. maddesinin (b) fıkrasında yer alan, "Duruşmalı işlerde 3.300,00 TL" ibaresi yönünden yapılan inceleme;
Tarifenin bu kuralında, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda duruşmalı işlerde 3.300,00 TL maktu vekalet ücreti belirlendiği görülmektedir.
2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün Tarifenin İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 19. bendinde, "Sayıştayda görülen hesap yargılamaları için" 3.500,00 TL vekalet ücreti; 24. bendinin "Bireysel Başvuru" başlıklı (b) alt bendinde "Anayasa Mahkemesinde görülen dava ve işler için" duruşmalı ise 3.600,00TL, duruşmasız ise 1.800,00 TL vekalet ücreti öngörülmüştür.
Belirtilen düzenlemeye karşı açılan davada ise, Dairemizce 20.04.2016 tarih ve E:2015/15049 sayılı karar ile yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş olup, karar gerekçesinde, 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin İkinci Kısım İkinci Bölümünde yer alan 19. bendi ile 24. bendinin (b) alt bendi bir arada incelenerek; Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarih ve E:2014/172, K:2014/170 sayılı kararında Sayıştay'ın "Mahkeme" sıfatını haiz bulunduğu ve yaptığı hesap yargılamasının "dava" niteliğinde olduğunun vurgulandığı, Anayasa'da yüksek mahkemeler arasında sayılmasa da Anayasa Mahkemesinin tespitlerinden hareketle niteliği itibarıyla Sayıştay'ı bir mahkeme, gördüğü hesap yargılamasını da dava olarak değerlendirmenin doğru olacağı, 2016 yılı Tarifesinde, Sayıştay dahil olmak üzere Anayasa'nın "Yargı" başlıklı üçüncü bölümünde yüksek mahkemeler arasında zikredilen Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesinde görülen dava ve işlere ilişkin ayrı ayrı avukatlık ücreti belirlenmiş ise de esasen nitelikleri itibariyle vekalet ücretini farklı kılacak bir nedenin bulunmadığı, belirtilen yargı mercilerinin gördüğü davaların, yargısal niteliği itibari ile farksız olduğu, dolayısıyla vekalet ücreti belirlenirken bir önceki yıla ilişkin enflasyon oranı da dikkate alınarak bu merciler arasında bir denge kurulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Dairemizin mezkur kararı doğrultusunda 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife'nin 10. maddesi ile 2016 yılı Tarifesinin 19. satırı “19. Sayıştay’da görülen hesap yargılamaları için 3.000,00 TL” şeklinde; 12. maddesiyle de 2016 yılı Tarifesinin 24. maddesinin (b) alt bendi, " b) Bireysel başvuru Duruşmalı işlerde 3.500,00 TL; Duruşmasız işlerde 1.750,00 TL” şeklinde değiştirilmiştir.
Adalet Bakanlığı tarafından, 30.11.2016 tarih ve 29904 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife'nin muhtelif maddelerine karşı açılan davada, Dairemizin 02.10.2018 tarih ve E:2016/15202 K:2018/5105 sayılı kararı ile "Avukatlık Ücret Tarifesi" Bölümünün İkinci Kısım, İkinci Bölümünde yer alan 19. maddesi ile 24. maddesinin (b) bendinde yapılan değişiklik yönünden, davalı Türkiye Barolar Birliği tarafından, yüksek mahkemeler arasında denge kurulması amacıyla, avukatın emeği gözetilmek suretiyle ve maktu olarak belirlenen ücrette orantısızlık ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02.12.2020 tarih ve E:2019/463 K:2020/2812 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Dava konusu 2018 yılı Tarifesinde de, Dairemizin yukarıda belirtilen kararı doğrultusunda Sayıştay da dahil olmak üzere yüksek mahkemelere ilişkin ayrı vekalet ücreti belirlenmesinden vazgeçilerek Tarifede yer alan tüm yüksek mahkemelerin duruşmalı işleri için aynı ücretin tespit edildiği görüldüğünden düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
05/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.