1. Ceza Dairesi 2018/495 E. , 2018/731 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama sonucu ölüme neden olma
HÜKÜM : TCK.nun 87/4, 29, 31/3, 62. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Suça sürüklenen çocuk ..."ın, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan mahkumiyetine dair Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 24/03/2015 gün ve 2014/445 esas, 2015/124 karar sayılı hükmün suça sürüklenen çocuk müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 16/10/2017 gün ve 2016/5376 esas, 2017/3273 karar sayılı ilamı ile suça sürüklenen çocuk ..."ın, çocuk yaştaki maktul ..."i olası kastla öldürme suçundan TCK"nun 82/1-e, 21/2, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle oyçokluğu ile bozulmasına karar verildiği, Dairemizin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.01.2018 tarihli tebliğnamesiyle bozma kararının kaldırılarak onama kararı verilmesi istemiyle itirazda bulunulduğu; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 gün ve 2012/280, 2012/928 sayılı kararı ile 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 99. maddesiyle, 5271 sayılı CMK"nun 308. maddesinde yapılan değişiklik ve 101. maddesiyle 5320 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesinin, 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası uyarınca yapılan incelemede;
Dairemizce verilen bozma kararı usul ve yasaya uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, Üye ..."nın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiğine yönelen karşı oyu ve oyçokluğuyla, 21/02/2018 gününde karar verildi.
KARŞI OY:
Muhalefet Gerekçesi;
Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarih, 2014/445 esas, 2015/124 sayılı kararıyla, suça sürüklenen çocuk ...’ın eyleminin 5237 sayılı TCK.nun 87/4, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince neticeten 5 yıl 10 ay hapis cezasına hükmedilmiş olup, Dairemizin 16/10/20017 tarih ve 20016/5376 esas, 2017/3273 sayılı kararıyla suça sürüklenen çocuk ...’ın öngürdüğü neticeyi istememesine rağmen sonucu kabullenmek suretiyle eylemine devam ettiği ve çocuk yaştaki maktulü olası kastla öldürme suçundan TCK.nun 82/1-e, 21/2, 29, 31/3, 62. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği halde, suç niteliğinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması noktasından tebliğnameye de aykırı olarak bozulmuş olup, kararın onanması gerektiği düşüncesiyle karara ilişkin muhalefet şerhimdir.
Şöyle ki;
TCK.nun 87/4. maddesinde; “kasten yaralama sonucu ölüme neden olmak suçu” düzenlenmiştir.
Kasten yaralama suçu ile kasten insan öldürme suçu arasındaki temel farklılık suçun manevi unsurunun içeriğinden kaynaklanmaktadır. Kasten yaralama suçunda daha hafif olan sonuç (yaralama) istenmiş olmasına karşın, daha ağır sonuç olan (ölüm) fail tarafından istenmemiştir. Fail daha ağır soncun meydana gelmesini istemesi halinde kasten insan öldürme suçundan sorumlu kılınacağı açıktır.
Failde öldürme kastının varlığı için:
a) Fail ile mağdur arasında öncesine dayalı öldürmeyi gerektiren bir husumetin bulunup bulunmadığının,
b) Olayda kullanılan aletin öldürmeye elverişli olup olmadığı,
c) Mağdurdaki darbe sayısı ve şiddeti,
d) Darbelerin vurulduğu bölgelerin hayati önem taşıyıp taşımadığı,
e) Failin, fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği,
f) Olay sonrası mağdura yönelik davranışları, başka bir ifade ile olayın kendine özgü tüm özellikleri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği yerleşik uygulamadan bilinmektedir.
Bu itibarla; failin eyleminde kastettiği neticeden daha farklı veya daha ağır bir neticenin meydana gelmesi halinde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtan sorumlu kılınması gerekmektedir.
Maktul ile suça sürüklenen çocuk ... arasında olay öncesi öldürmeye gerektirecek bir husumet ve sorun mevcut değildir. Maktul çocuk ... ile suça sürüklenen çocuk ... ve bir grup arkadaşları tanıklarla birlikte mangal yapıp yemek yedikten sonra, suça sürüklenen çocuğun kebap şişlerini eline aldığı, bu sırada maktul ... tanıkların şakalaşarak, ...’ın elindeki şişleri sopalarla düşürmeye çalıştıkları sırada, suça sürüklenen çocuğun, elinde bulunan sopayı, şişe vurmak isterken, ...’ın eline çarptığı, elinin acıması nedeniyle sinirlenen ...’ın, elinde bulunan 3 adet şişi küfrederek maktule doğru fırlattığı, bu şişlerden 2’sinin yere, birinin de kaçmakta olan maktulün sırt kısmına gelerek doktor raporunda belirlenen şekilde sol akciğer ve aortta yaralama meydana getirdiği, maktulün bu delici alet yaralanmasına bağlı iç organ ve büyük damar yaralanmasından gelişen kanama sonucu kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, tanık beyanları ve suça sürüklenen çocuğun samimi beyanlarıyla anlaşılmış olup, suça sürüklenen çocuk ...’ın öldürme kastıyla hareket etmediği, kastının kasten yaralamaya ilişkin olup, meydana gelen ağır sonuç olan ölüme yönelik olmadığından kararın tebliğnameye de uygun olarak onanması gerektiği düşüncesiyle oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmesi hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulünün gerektiğine ilişkin muhalefet görüşümdür.