(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/6032 E. , 2011/2382 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süre ücret ve diğer haklar ile işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminatın belirlenmesini istemiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacının yaptığı iş ve niteliğinin belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasını gerektirmediği,dolayısıyla davacının belirsiz süreli iş sözleşmesine bağlı olarak Burhaniye Devlet Hastanesinde çalıştığının kabul edilmesi gerektiği, davalılar arasında sözleşmenin muvazaalı olduğunun ileri sürülmediği, muvazaanın varlığına dair herhangibir tespitinde mahkemece yapılmadığı, hizmet alım sözleşmesinin konusunu teşkil eden işlerin hastane işyeri bakımından yardımcı işler niteliğinde olması dolayısıyla 4857 Sayılı İş Kanununun 2/6. maddesi uyarınca davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu , Burhaniye Devlet Hastanesinin davalı şirket ile yapmış olduğu sözleşmenin 19. maddesi ile şartnamenin 46. maddesi dikkate alındığında asıl işveren olarak Burhaniye Devlet Hastanesinin işyeri düzeni ile ilgili kontrol yetkisinin olduğu, işçilerin tüm ücret ve sigorta primlerinin davalı şirket tarafından karşılandığı, dolayısıyla davalı şirketin savunmasında ileri sürdüğü hastane yönetiminin işveren olarak kabul edilmesi ve davanın kuruma yöneltilmesi gerektiği itirazı nın yasal düzenlemeler karşısında yerinde görülmediği, 4857 Sayılı İş Kanununun 25/2. maddesinde ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri durumlarda, işverene haklı fesih hakkı tanınmıştır. Buna göre fesih bildirimi yazılı ve fesih sebebinin açık ve kesin olarak bildirilmesi gerekmemekte ise de; davalı şirket tarafından davacının iş akdinin 25/2. maddesine göre haklı olarak fesh edildiği savunmasının yerinde olmadığı, davacının tanık anlatımlarından da anlaşılacağı üzere bir takım işçilik alacaklarının tahsili için açmış olduğu
davadan sonra iş akdine son verildiği, davacı Işçinin yasal koruma altındaki alacaklarının ödenmesini talep etmesinin işveren şirkete iş sözleşmesini haklı olarak fesih hakkını verdiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davalı şirket tarafından iş akdinin haklı olarak feshedildiği savunmasını destekleyen olguların ve delillerin ibraz edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Taraflar anlaşırlarsa işçi aynı sürede uyuşmazlığı özel hakeme götürebilir.Bir aylık dava açma süresi hak düşürücü nitelikte olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Dairemizce bir aylık dava açma süresinin başlangıcı fesih iradesinin işçiye ulaştığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Somut olayda davalı şirketce diğer davalı ... Bakanlığına ait Burhaniye Devlet Hastanesine yazılan 05.11.2010 tarihli yazıda; “Hastanede 01.01.2009 tarihinden itibaren temizlik personeli olarak hizmet vermekte olan aşağıda isimlerini sırasıyla yazmış olduğumuz personellerimiz 4857 sayılı Yasanın 25. maddesinin II nolu bendine dayanılarak personelimize bildirimli fesih yapılmıştır. Çıkışlarına ilişkin yapmış olduğumuz tebligatlar birtakım sebebler nedeniyle personelimize geç ulaşmış, (02.11.2010) ve tebligatımızda çıkış tarihi 08.11.2010 olarak belirtilmiş olmasına rağmen tebligatların personellere tebliğ edildiği tarih göz önünde bulundurularak çıkış tarihlerinin Bayram tatili sonrası olan 22.11.2010 tarihinde belirli süreli iş akdimiz sona ermiştir.” şeklinde bildirim yapıldığı, yazının altına, davacı tarafından imza atıldığı, 22.11.2010 tarihli yazıda ise, “ Davacıların 4857 sayılı Yasanın 25/II . maddesine dayanılarak iş akitlerinin bildirimli fesih yapılarak feshedildiği, 22.11.2010 tarihinde davacılarla olan belirli süreli iş akdinin sona erdiği, davacıların yerine uygun nitelikte personel alımlarının en kısa sürede gerçekleştirileceğinin,” bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacının, iş akdinin feshinden davalı şirketce diğer davalı ... Bakanlığına yazılan 05.11.2010 tarihli yazının yazıldığı tarihte haberdar olduğunun yada bu yazının ... kayıt defterine kaydedildiği 08.11.2010 tarihinde haberdar olduğunun,dolayısıyla fesih iradesinin davacı işçiye ulaştığı tarihin bu tarih olduğunun kabul edilmesi gerektiği ortadadır. Mahkemece, davanın 08.11.2010 tarihinden 08.12.2010 tarihine kadar 1 aylık hakdüşürücü süre içinde dava açılması gerektiği düşünülmeden, dava açma süresi geçirildikten sonra 22.12.2010 tarihinde açılan davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkeme kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3.Peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.25 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4. Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 50.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalılara iadesine,
Kesin olarak 06.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.