20. Hukuk Dairesi 2018/1111 E. , 2018/1688 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki davada.....Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 2981 sayılı Kanunun 10/b maddesi gereğince yeniden yapılan kadastro sırasında 1780 ada 44 parsel sayılı 803,10 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz pay tapu kaydı ve müstakilleştirme nedeniyle davacı ... ...., aynı ada 39, 40, 41, 42, 43, 45 parsel sayılı taşınmazlar ise yine aynı nedenle ancak ayrı ayrı davalı ... Çalış ve arkadaşları adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı ... Yasrikol pay tapusuna göre kendisi adına eksik yer tesbit edildiğini ileri sürerek dava açmıştır.
......., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/05/2000 tarih ve 2000/2469-2420 E.K. sayılı aynı yöndeki ilamı da gözönünde bulundurularak dava konusu taşınmazlar 1783 ada 1, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar olduğu buna göre dava edilen 1780 ada 39, 40, 41, 42, 43 ve 45 nolu parsellerde davacının her hangi bir talebi bulunmadığı 1783 ada 1, 15 ve 16 nolu parsellerin tesbitlerinin ise 2.11.1996 tarihinde kesinleştiği, 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 13.5.2003 tarihli yazılarından anlaşıldığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
.....tarafından ise; "somut olayda; davacı vekili, 2981 sayılı Kanunun 10-b maddesi kapsamında yapılan müstakilleştirme sonucu müvekkiline verilen 1780 ada 44 parsel sayılı taşınmazın mesahasının eksik verildiği iddiası ile bu eksikliğin komşu parseller olan 1780 ada 39, 40, 41, 42, 43 ve 45 parsel maliklerine verilmiş olabileceğinden bahisle, 30 günlük askı süresi içerisinde bu parsel malikleri yönünden usulüne uygun kadastro tespitine itiraz davası açmış olup, yargılama aşamasında da müvekkiline eksik verilen mesahanın, 1780 ve 1781 adada bulunan tüm parsel maliklerine verilmiş olabileceğinden bahisle bu parsel maliklerini de davaya dahil etmiş ve mahkemece de dahili dava ciheti kabul edilmiştir.
Yukarıda belirtilen usul hükümleri çerçevesinde mahkememizde oluşan kanaate göre, dava kendisine ilk açılan kadastro mahkemesince iki türlü hareket edilebilir. Birincisi, davacının itiraz ettiği 1780 ada 39, 40, 41, 42, 43 ve 45 parsel malikleri yönünden, Yargıtay bozma ilamında belirtildiği gibi davaya devam edilerek, davacının bu parseller içerisinde talep edebileceği bir hakkı varsa (ki bilirkişi raporuna göre davacıya eksik verilen kısımlar bu parsellere de fazladan sirayet etmiştir) bunların tespit edilip karar verilmesi ve şayet mahkememizce alınan ek bilirkişi raporunda belirtildiği gibi, davacıya eksik verilen kısımların, kadastro çalışması sonucu oluşturulan 1780, 1783, 1784, 1785 ve 1786 adalardaki tüm parsel maliklerine haksız verilmesi karşısında, bu parsel maliklerini davaya dahil ederek (ki davacı vekilinin 1780 ve 1781 adadaki parsel maliklerini dava aşamasında davaya dahil etmesi
.....
mahkemece de kabul edilmiştir) ihtilafın çözülmesi; aksi halde ikinci olarak da, davacının davasını sadece 1783 ada 1, 15 ve 16 parsellere hasrettiği kabul edilirse, bu parseller yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından, itiraza uğrayan parseller yönünden karar vererek, görevsizliğe konu etmiş olduğu 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden de dava açmakta muhtariyetine karar vermesi gerekirdi.
Mahkememizce, yukarıda belirtilen hususlar dahilinde kadastro mahkemesinin davacı asilin meramını tam olarak algılamayıp, bu hususta yüce Yargıtayın da hataya düşürüldüğü ve sadece 1783 ada 1, 15 ve 16 parseller yönünden hukuka aykırı olarak görevsizlik kararı verilerek, hakkında süresinde ve usulünce dava açılan diğer parsel maliki davalılar hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden, dava dosyasının kül halinde mahkememize gönderilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna kanaat getirilmiştir. Kaldı ki, davacı kendisine eksik verilen 1.389,19 m²lik talebinden vazgeçmiş değildir, sadece görevsizliğe konu edilen 3 parselin kendisine verilmesi halinde hakkının tam olarak verileceğini belirtmiştir. Oysa, görevsizliğe konu 1783 ada 1, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazların malikleri de ana tapuda hissedar olup, bu hisselerine karşılık bu parseller verilmiştir. Kaldı ki, mahkememizce alınan ek rapor esas alındığında da, davacının eksik verildiği tespit edilen ve talebine de konu 1.389,19 m²"sinin, görevsizlik kararı verilerek sadece 1783 ada 15 parsele fazla yazılan 57,40 m²"lik kısma düşürüldüğü de açıktır.
Özet olarak, davacı asilin beyanına göre itiraza konu edilen 1783 ada 1, 15 ve 16 parseller yönünden kadastro mahkemesine yapılmış bir itiraz olmadığından, görevsizlik konusu yapılamayacağı da açıktır. Kadastro mahkemesinde süresinde itiraz yapılan davalılar yönünden ise, kadastro mahkemesinin olumlu ya da olumsuz bir karar vermesi gerektiği de açıktır. Zira, bu davalıların bir kısım vekilleri, sanki onlar yönünden de bir görevsizlik kararı verilmiş gibi bu mahkemede davayı takibe devam etmişlerdir. Oysa ki, görevsizlik kararı yukarıda belirtilen 3 parsele haşredilerek verildiğinden, iş bu davaya sadece bu parsel malikleri ve mirasçıları ilk defa bu davada davaya dahil edilerek, sadece bu kişiler yönünden davaya devam edilmiştir.
Yukarıda anlatılan nedenler ve tüm dosya kapsamı dahilinde; her ne kadar mahkememizce tespit edilen yukarıdaki hususların çok önceden tespit edilip, karşı görevsizlik verilmemiş olması adalet hizmeti açısından kabul edilebilir bir durum olmasa da, görev hususu dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında ele alınması gerektiği ve daha önceki Yargıtay bozma kararının dava şartları yönünden müktesep bir hak da oluşturmayacağı" gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.
......Mahkemesi tarafından ise ....... Asliye Hukuk Mahkemesi arasında oluşan olumsuz görev uyuşmazlığı karşısında HMK"nın 21/1-C maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi gerektiği, dosyanın daha önce Yargıtay temyiz incelemesinden geçmiş olması ve son kararın verildiği tarih olan 15.01.2015 tarihi itibariyle yargı yerini belirleyecek merci Yargıtay 20. Hukuk Dairesi olduğundan dosyanın yargı yeri belirlenmesi için Yargıtay 20. Hukuk Dairesine gönderilmesine kararı verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 22/2. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.”
6100 sayılı HMK"nın 23/2. maddesinde, “Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile temyiz incelemesi sonucu kesinleşen göreve ve yetkiye ilişkin kararlar davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar” hükümlerine yer verilmiştir.
Somut olayda Malatya Kadastro Mahkemesince verilen davanın reddi kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesince "öncelikle davacıya, dava konusu yaptığı parselleri taşınmaz başında açıklattırarak, dava konusu taşınmazlar şayet 1783 ada 1, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlar ise görevsizlik kararı verilmesi; yoksa dava dilekçesinde belirtilen 1780 ada 39, 40, 41, 42, 43 ve 45 parsel sayılı taşınmazlar ise 2981 sayılı Kanun uygulamasına göre, davacıya başka parsellerde yer verilmediğinin ya da lehine ipotek tesis edilmediğinin anlaşılması halinde de, söz konusu yasada azami % 35 olarak kabul edilen ve davacının da kabul ettiği .... kesinti oranı dikkate alınarak, davacının ana parsel payında bu oranı aşan kesinti miktarı için, çekişmeli ve bu .....
parsellerde hangi oranlarda şüyulandırma yapılabileceği ve bu parseller üzerinde yasada öngörülen yöntem ile belirlenmek üzere, hangi bedeller üzerinden yasal ipotek konulabileceği hususlarında bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiğine" değinilerek bozulmuştur. Kadastro mahkemesince bozma kararına uyularak davacı asil keşif mahallindeki beyanında; 1783 ada 1, 15 ve 16 parselleri dava ettiğini bildirmiş; kadastro mahkemesince de davacı asilin iş bu beyanı esas alınarak, bu 3 parsel sayılı taşınmaz yönünden görevsizlik kararı verilmiştir. Bu durumda davaya bakma görevinin .....ait olduğu özel dairenin kabulündedir. Özel Dairenin bozma kararının mahkemeleri bağlayıcılığı özelliği vardır.
O halde uyuşmazlığın.....Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.