3. Hukuk Dairesi 2019/2104 E. , 2019/4138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; muris ... "un ... şubesinden 31/12/2012 tarihli tüketici sözleşmesi ile kullanmış olduğu kredinin ödenmemesi nedeniyle mirasçıları aleyhinde icra takibine başlandığı, miras payı 1/4 olmasına rağmen tamamının kendisi tarafından ödendiğini, davalıların payına düşen kısmın tahsili amacıyla hakkında ayrı ayrı icra takibi başlattığını, davalıların haksız itirazları nedeniyle icra takiplerinin durduğunu ileri sürerek, itirazların ayrı ayrı iptali ile takiplerin devamına ve borçlular aleyhine ayrı ayrı %20 "den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... esas nolu dosyası üzerinden açtıkları mirasın reddi davası derdest iken davacının kabul etmedikleri bu borcu muvafakatlarını almadan ödediğini, bu nedenle baştan sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; tarafların müşterek murisleri ..."un
... "ndan çektiği kredinin tahsiline yönelik olarak, banka tarafından taraflar aleyhine icra takibine başlandığı, bu sırada davalılar tarafından süresi içinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... E. sırasına kayden mirasın reddi davası ikame edilmiş olmakla birlikte, davacı tarafından takip konusu borcun, davalıların miras hisselerini de kapsayacak şekilde ödendiği, davalıların ödemekle yükümlü olmadıkları borcu onların rıza ve muvafakatları dışında ödeyen davacının bu ödemeyi davalılardan rücuen talep edemeyeecği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; murisin kredi borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibi sırasında davacının, davalıların miras paylarını da kapsar şekilde ödemiş olması nedeniyle, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca, davalıların payına düşen ödemelerin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Bu açıklamalardan sonra; davacının dava konusu tereke borcunu ödemiş olması nedeniyle davalıların payına düşen bir kısım ödemelerin sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesinin gerekip gerekmeyeceğinin tespiti için Medeni Kanunun Miras Hukukuna ilişkin hükümleri üzerinde durmak gerekmiştir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599.maddesine göre; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Aynı Kanunun 641. maddesine göre; mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Bununla birlikte tereke borcundan sorumluluk; dış ilişkide (üçüncü kişilere karşı) müteselsil, iç ilişkide (mirasçılar arasında) miras payı oranındadır.
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasında davacının miras bırakanın davalıların miras payına denk düşen kısmını da ödediği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalıların mirasın hükmen reddi davası açmalarına rağmen onların payına denk düşen borcu ödeyen davacının, ödediği tutarların iadesini isteyebilip isteyemeyeceği noktasındadır.
Temyiz incelemesine konu eldeki dava davalıları tarafından, alacaklı- Banka aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin ... esas sayılı dosyası üzerinden kayden açılmış bulunan mirasın reddi dava dosyası bulunduğu, dosyanın incelenmesi neticesinde; borcun ... tarafından ödenmiş olması nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği ve kararın 18.03.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Şu halde, ortada verilmiş bir mirasın hükmen reddi kararı bulunmamaktadır. Bu nedenle, mirasçı davalıların üçüncü kişilere karşı tereke borcu nedeniyle müteselsilen iç ilişkide ise miras payı oranında sorumlu olduklarının kabulü gerekir.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen açıklamalar çerçevesinde davalıların mirasçı olmaları ve mirasın hükmen reddine dair hüküm bulunmaması nedeniyle murisin kredi borcu nedeniyle müteselsil sorumlu oldukları, davacının, davalıların miras payları oranında olan
borç tutarını da ödediğinden davalıların sebepsiz zenginleştikleri gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK" un 428.maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.