Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2344
Karar No: 2018/7907
Karar Tarihi: 05.11.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2017/2344 Esas 2018/7907 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2017/2344 E.  ,  2018/7907 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : . İş Mahkemesi

    KARAR
    A)Davacı İstemi:
    Davacı, davalıya ait işyerinde 1995 ile 2005 yılları arasında aralıksız ve sürekli olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    B)Davalı Cevabı:
    Fer"i müdahil Kurum vekili, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, çalışma olgusunun yöntemince ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili, hak düşürücü süre itirazında bulunarak davacının 10/07/2004-03/02/2005 tarihleri arasında arasında çalıştığını, bunun dışında çalışması olmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
    C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    İlk Derece Mahkemesince; ‘ Davacının davalıya ait işyerinde 1995-2005 yılları arasında aralıksız ve sürekli olarak çalıştığı günlerin tespiti talep edilmiştir. İş bu dava 18.08.2015 tarihinde açılmıştır. Davacının 20.12.2003 ve 03.02.2005 tarihlerinde işten çıkış bildirgesinin verildiği ve hak düşürücü sürenin her dönem çalışma için ayrı ayrı hesaplanacağı, çıkış gününden sonra işçinin aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü süre içinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı dikkate alındığında, dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu;
    Davacı vekili,davacının çalışmasının dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu,işe giriş bildirgesi verilmesiyle hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
    D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
    Bölge Adliye Mahkemesi, ‘Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonunun başlangıç olarak alınması gereği yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatlarıyla öngörülmüş olduğundan; davalıya ait işyerinden bildirimi yapılan 12/08/2003-20/12/2003 ve 10/07/2004-03/02/2005 tarihleri dışında Kuruma bildirilmeyen ve Kurumca da sigortalılığa ilişkin herhangi bir tespitin gerçekleştirilmediği hizmet süresi bakımından hak düşürücü sürenin hesaplanmasında, dava konusu işyerinde kesintisiz biçimde geçtiği iddia edilen çalışmanın sona erdiği yılın sonu başlangıç tarihi olarak alındığında, davanın açıldığı 18.08.2015 tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği; ayrıca dosya kapsamındaki kanıtlar ve ilk derece mahkemesi kararı gerekçesinde de belirtildiği üzere, imzalı işe giriş bildirgeleri ve ücret tediye bordrolarında yer alan giriş çıkış tarihleri ve buna uygun ücret ödemesi ve prim bildirimleri karşısında, 12/08/2003 tarihinde başlayan çalışmanın da kesintili olarak gerçekleştiği ve 2003-2005 yıllarını kapsayan dönemdeki çalışma da blok çalışma niteliğinde bulunmadığı için 20/12/2003 - 10/07/2004 tarihleri arası dönem yönünden de 03/02/2005 çıkış tarihi esas alınarak hak düşürücü sürenin gözetilmesi gerektiği anlaşıldığından; sonuç itibariyle 1995-2005 yılları kapsayan döneme ilişkin çalışma iddiası yönünden, bildirimi yapılmayan günlerin tespiti istemini içeren davanın hak düşürücü süre geçirilerek açıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
    E)Temyiz:
    Davacı vekili, davacının 1995 yılı başından başlayarak 2005 yılı sonuna kadar çalışmasının dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğunu, işe giriş bildirgesi verilmesiyle hak düşürücü sürenin kesileceğini, bildirgeler altındaki imzaların incelenmediğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
    F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
    506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
    İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun"un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun"un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
    Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez. Davacıya ödenen ücretten sigorta primi kesilen hallerde, davacının iş ve sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü sigorta hak ve yükümlülüklerini yerine getirmesi nedeniyle Kurumun Yasa"dan kaynaklanan denetim ve inceleme görevini yapmaması karşısında hak düşürücü sürenin işlemeyeceği kabul edilmelidir.
    Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
    Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 12.08.2003-20.12.2003 ve 10.07.2004-03.02.2005 tarihleri arasında 1051397.35 sicil numarası ile davalı adına tescilli işyerinden çalışmalarının bildirildiği,tespitini istediği dönemde dava dışı başka iş yerinden bildirim bulunmadığı,dönem bordrolarının getirtildiği, bir kısım bordro tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davacının 12.08.2003 - 20.12.2003 ve 10.07.2004-03.02.2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının davalıya ait 1051397 sicil numaralı işyerinden Kuruma bildirildiği, davanın bu bildirimleri kapsar şeklide 1995 ile 2005 tarihleri arasında aralıksız devam eden çalışmalarının tespitine yönelik olduğu anlaşıldığından, davacının eksik bildirimlere yönelik olarak açtığı davada hak düşürücü süre işlemeyecektir.
    Yapılacak iş, dönem bordrolarından dava konusu dönemin tamamını kapsar biçimde kayıtlı bordro tanıklarını dinlemek, gerek görüldüğünde talep edilen dönemde çalışması bulunan komşu işyeri çalışanlarını zabıta marifetiyle veya Kurum"dan sorarak belirlemek ve bu kişilerin de beyanlarını almak, tüm delilleri birlikte değerlendirmek, ihtilaflı dönemde davacının davalı iş yerinde geçen çalışmalarının kesintisiz olup olmadığını araştırmak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiğini de nazara alarak araştırmayı genişleterek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme sonucu davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    G)SONUÇ:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi