16. Hukuk Dairesi 2016/16557 E. , 2019/6691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro çalışmaları sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 263 parsel sayılı, 9.874,52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla ... adına, 102 ada 266 parsel sayılı, 11.074,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise tarla vasfıyla ve aynı nedenlerle ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., 102 ada 263 parsel sayılı taşınmazın bir kısmı hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tespitin iptali ve adına tescili istemiyle, davacı Hazine ise, 102 ada 266 parsel sayılı taşınmaz hakkında, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu iddiasına dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece davalar birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sırasında Hazine 263 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ..."in davasının reddine ve Hazinenin davasının kabulüne, çekişmeli 102 ada 263 ve 266 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptali ile taşlık ve makilik vasfıyla aynı parsel numaralarıyla Hazine adına tespit ve tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı/davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
..."in temyiz istemi 102 ada 263 sayılı parselde dava ettiği (D) harfli bölüm ile davalısı olduğu aynı ada 266 sayılı parselin tamamına yöneliktir. Mahkemece, temyize konu taşınmazlar üzerinde ... yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı/davalı ...’in dayandığı Şubat 1292 D.Cilt:7/1,...,... , cinsi tarla, miktarı 8 dönüm olan tapu kaydı ile gittisi ...,... olan tapu kaydının, zemine uygulanması mümkün ise de, gayrisabit sınırlı olması nedeniyle dava konusu taşınmazı kapsadığından söz edilemez. Ayrıca yapılan keşifte mahkeme gözlemi olarak, dava konusu 102 ada 263 parselin büyük bir kısmının hiç el değmemiş vaziyette tamamen taşlık, çalılık ve kayalık vasfında olduğu ve toprak oranının %60-70 olduğu, 102 ada 266 parselin büyük bir kısmının geniş kelete şeklinde olduğu ve çalılık, kayalık oranının %10-15 arasında olduğu hususlarının kayıt altına alındığı; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda, 263 parsel içinde (D) harfi ile gösterilen 940,06 metrekare miktarındaki kısmın 266 parsele ait olarak gösterilen kısım olduğunun ve (D) harfi ile gösterilen kısmın tarım arazisi niteliğinde olduğunun belirtildiği, jeoloji mühendisi ve ziraat mühendisi tarafından düzenlenen raporda, 102 ada 263 parselin fen bilirkişisi raporunda (D) harfi ile gösterilen kısmının hakim vasfı itibariyle killi-tınlı, granüller, strüktürlü, kırmızı akdeniz toprağı niteliğinde olup üzerinde her türlü tarımsal faaliyetin yapılabileceğinin, kadim tarım arazisi olduğunun, 102 ada 266 parsel nolu taşınmazın hakim vasfı itibariyle (%90) killi-tınlı, granüller, strüktürlü, kırmızı akdeniz toprağı niteliğinde olup üzerinde her türlü tarımsal faaliyetin yapılabileceğinin ve kadim tarım arazisi olduğunun belirtildiği ve orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda ise, 1990 ve 2011 tarihli memleket haritalarında taşınmazların, çalılık ve kayalık-taşlık olarak gösterilen alanda kaldıklarının, 1987 ve 1990 tarihli hava fotoğraflarındaki görüntülerin de aynı olduğunun, herhangi bir imar-ihya çalışmasının olmadığının, tarım arazisi niteliğinde olmadıklarının bildirildiği anlaşılmış olup, çekişmeli taşınmazların niteliklerine ilişkin mahkeme gözlemi ve raporlar arasındaki çelişkiler giderilmemiştir. Ayrıca, taşınmazların nitelikleri, üzerlerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve süresi hakkında yapılan inceleme ve araştırma da yeterli olmayıp, uyuşmazlığın çözümünde hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamıştır. Öte yandan, jeoloji mühendisi ve ziraat mühendisi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli 102 ada 266 parsel sayılı taşınmazın hakim vasfı itibariyle %90’lık kısmının, her türlü tarımsal faaliyetin yapılabileceği kadim tarım arazisi olduğu bildirildiği halde, kroki üzerinde tarım arazisi olduğu belirtilen bölümler gösterilmediği gibi, taşınmazın sınırlarını ve taşlık kısımlarını ayrı ayrı gösterecek şekilde fotoğrafları ve ortofotoları da dosyaya eklenmemiştir. Bununla birlikte davacı/davalı ...’in davaya konu ettiği 102 ada 263 parselin fen bilirkişisi raporunda (D) harfi ile gösterilen kısmı yönünden de yukarıda belirtilen araştırma ve incelemeler yapılmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için; mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmaza ait ortofotonun ilgili yerden teminiyle dosya arasına alınması sağlanmalı, taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi, teknik bilirkişi ve 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte; yerel bilirkişi ve tanıklardan, 266 sayılı parsel ile 263 sayılı parselin (D) harfi ile gösterilen bölümünün evveliyatının ne olduğu, kim tarafından, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldıkları, taşınmazların imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihya edilmiş ise ilgili işlemlerin hangi tarihte tamamlandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı; ziraat bilirkişi kurulundan, dava konusu taşınmazların toprak yapısını ve niteliklerini, zirai durumlarını, üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazların imar-ihyaya konu olabilecek yerlerden olmaları halinde imar-ihyaya konu olmaya başladıkları ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, önceki ziraatçı bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazların sınırlarını ve niteliklerini, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile üzerlerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.