Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1990
Karar No: 2020/1023
Karar Tarihi: 12.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1990 Esas 2020/1023 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/1990 E.  ,  2020/1023 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, fark yaşlılık aylıklarının tespiti ve yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekiller tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı tarafından, emekli olduğu günden dava tarihine kadar aldıkları aylıkların Kurumca ödenen aylıklarla karşılaştırılarak alması gereken aylıkların tespiti istenmiştir. Bu aşamada ilk önce üzerinde durulması gereken husus, sandık mensuplarının aylıklarının hesabında hangi kriterlerin ve yasal düzenlemelerin uygulanacağıdır.
    506 sayılı Kanunun ilk şeklinde aylıklar yönünden, Geçi madde 20/1-b hükmüne göre, sandığa tabi personelin en az 506 sayılı Kanunda belirtilen yardımların sağlanacağı düzenlenmiştir. Daha sonra maddeye 6111 sayılı Kanunla yapılan ek ile 25.02.2011 tarihinden sonra yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınacağı, 506 sayılı Kanundaki artışların uygulanmayacağı, sandıkların kuruluş senetlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu hükmün, yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
    Anayasa Mahkemesince, 6111 sayılı Kanunun 53. maddesi ile 506 sayılı Kanunun 20. maddesine eklenen fıkranın iptali istemi reddedilmiş ise de (Anayasa Mahkemesi 9.5.2013 t. 2011/42 E, 2013/60 K.) devam eden davalara da uygulanmasının, adil yargılanma hakkı kapsamında silahların eşitliği ilkesinin ihlaline yol açtığı gerekçesiyle hak ihlali kararları verilmektedir (Any. Mh. 26.6.2014 t. Başvuru no:2012/931). Bu nedenle yasa değişikliğinden önce yani 25.02.2011 tarihinden önce açılan davalarda maddenin değişiklikten önceki hükmü uygulanarak sonuca gidilmelidir. 506 sayılı Kanunun Geçici 20. maddesinin ilk şekline göre sandık mensuplarının aylıklarının nasıl hesaplanacağı, 6111 sayılı kanunun 53. maddesi ile eklenen ek fıkra hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine açılan davada Yüksek Mahkeme gerekçesi yol göstericidir.
    Mahkeme gerekçesi; “Ülkemizde kanunla oluşturulan sosyal güvenlik kurumlarının yanında, bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret ve sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birliklerin personelinin malullük, yaşlılık veya ölümlerinde yardım yapmak üzere vakıf şeklinde kurulmuş özel sandıklar da sosyal güvenlik hizmeti vermektedir. Bu sandıklarla ilgili olarak standart ve norm birliği sağlamak, sosyal güvenlikte dağınıklığa son vermek ve özel hukuk alanında faaliyet gösteren bu kuruluşları kamu hukuku alanına çekebilmek amacıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun geçici 20. maddesi düzenlenmiştir. (…)
    Personelinin sosyal güvenliğini sağlamak amacıyla kurulan ve tüzel kişiliği haiz olan bu sandıklara, ilgili bulundukları kuruluşların bütün personelinin tabi olması zorunlu olup, sandıkların kapsamına giren kişilerin üyelikten vazgeçmesi veya sandığın ilgiliyi kapsam dışı bırakması söz konusu olamaz. Vakıf sandıklarının ileriye yönelik olarak yapacakları tasarruflar ile aktüeryal dengeleri tamamen kendi kontrollerinde bulunmaktadır. Devletin, sandıkların finansman modelleri ve politikaları üzerinde hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Vakıf sandıkları sosyal güvenlik sistemi içerisinde primli sistem olarak adlandırılan sisteme göre çalışmakta olup, üyelerinin katkısıyla yani aidat ve katılma paylarıyla finanse edilmektedirler. Devletin bu kuruluşlara doğrudan veya dolaylı olarak yardımda bulunması veya bunların açıklarını kapatması söz konusu değildir.
    Sandıkların mensuplarına yapacakları sosyal yardım ve aylık ödemeleri ile sağlık hizmetleri tamamen kendi öngörüleri çerçevesinde oluşturacakları finansman modeli ve gelir gider tablolarına göre şekillenmektedir. Vakıf sandıkları, üyelerine, 506 sayılı Kanun"un geçici 20. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtildiği üzere iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hâllerinde, en az 506 sayılı Kanun"da belirtilen yardımları sağlamakla yükümlüdürler.” (Anayasa Mahkemesi, 9.5.2013 t. 2011/42 E, 2013/60 K.)
    Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi, Vakıf Sandıkları kendi mensuplarına bağlayacakları aylıkları, 506 sayılı Kanunla belirlenen taban aylıktan (alt sınırdan) aşağı olmamak üzere kendi sandık senetleri çerçevesinde belirleyeceklerdir. Tek sınır Sosyal Güvenlik Kurumunca sağlanan taban aylığından aşağı olmamaktır. Geçici 20. maddenin ilk şeklinde herhangi bir üst sınır da belirtilmediğinden Sandık Senedine göre yapılan artışlarda herhangi bir üst sınır uygulanmaz. Bununla birlikte, sandıklarca yapılacak yardımların, SGK sigortalısı bir kişiye yapılan yardımlardan aşağı olamayacağı yönündeki kural, Sandıkça aylık ve yardımlara tatbik edilecek artışların, SGK"nın aylık artış oranlarından aşağı olamamasını gerektirdiği biçiminde anlaşılamaz. Ayrıca SGK aylığına esas alınan sigorta primine esas kazanç miktarı oranlanarak gösterge rakamının da bu orana göre belirlenmesi mümkün değildir.
    Geçici 20. maddenin uygulanması ile ilgili uygulamadaki tereddütleri gidermek için 6111 sayılı Kanunun 53. maddesi ile ek fıkra eklenerek, “Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınır” denilmiştir. Buna göre, geçici 20. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin uygulanmasında, yani, iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde öngörülen yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınacaktır. Dolayısıyla, sandıkların ödeyeceği gelir ve aylıkların artırılmasında, SGK tarafından yapılan artış oranlarının değil, kendi sigortalısına ödenen muadil miktarın esas alınması gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmuş ve bu konuda oluşan tereddütler giderilmiştir. Diğer bir ifadeyle, sandıklar, miktar itibarıyla muadil SGK sigortalısının altına düşmemek kaydıyla, sigortalılarına ödedikleri gelir ve aylıklara yapacakları artışları serbestçe belirleyebilirler. Bu hususta, SGK"nın artış oranlarıyla bağlı değillerdir. Bununla beraber maddede, 5510 sayılı Kanun"un geçici 20. maddesinin onikinci fıkrasında yer alan sınırlama dâhilinde sandıkların kuruluş senetlerinde yer alan hükümler ve sandıkların uygulamaları saklı tutulmuştur.
    Sandık mensupları, 506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılmazlar (Geçici m. 20/2). Yargıtay uygulamasına göre, Geçici 20. maddeye 6111 sayılı Kanunla eklene ek fıkranın uygulanmasında, Vakıf mensubunun tahsis talep tarihi itibariyle yaşı, prim ödeme gün sayısı ve prim esas kazançları (vakıf mensubunun prime esas kazançlarının SSK tavan kazançlarını geçtiği yıllarda ise SSK tavan kazançları) esas alınmak suretiyle muadil aylığın belirlenmesi gerekir.
    Diğer taraftan bireysel başvuru, hakları ihlal edilenlere Anayasa veya yasayla tanınan bir dava türü olup, başvurucular hakkında verilen ihlal kararlarının o dava dosyalarında dikkate alınması gerektiği ile işbu dava dosyasında bir ihlal kararının bulunmadığı belirgindir.
    Belirtilen açıklamalar ışığında eldeki dava bakımından, dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle, değişiklik öncesi, Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılan artışların vakıf emeklilerine uygulanmamasına, sadece Vakıf senedindeki artışların uygulanması sonucu hesaplanacak aylığın Sosyal Sigortalar Kurumunca bağlanacak taban aylığından az olamayacağının gözetilmesine, 6111 sayılı Yasa’nın 53. maddesi ile getirilen fıkranın somut olaya uygulanması gerektiği ile buna göre. yapılan bilirkişi hesaplamasının yerinde olmasına göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının taraflardan alınmasına, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi