3. Hukuk Dairesi 2017/8148 E. , 2019/4265 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; belediye ile 01.01.2010 başlangıç tarihli 2 yıllık kira sözleşmesi imzalandığını, ancak taşınmazın Hazine adına tapuda kayıtlı olması nedeniyle Hazineye ecrimisil ödediğini, davalı tarafça 2010 ve 2011 yıllarına ilişkin kira bedellerinin talep edildiğini fakat ecrimisil ödemeleri nedeniyle davalı belediyeye bir borcunun kalmadığını belirterek, borçlu olmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı arasında dava konusu taşınmazın iki yıl süre ile kiralanması hususunda sözleşme yapıldığı, dava konusu taşınmazın 1. derece kentsel arkeolojik sit alanı olması nedeniyle sözleşmenin TBK m. 27" ye göre kesin hükümsüz olduğu, imar planında park ve çocuk bahçesi olarak geçen, malikinin hazine olduğu bir taşınmazın haksız olarak işgal edilmesi nedeniyle davacının ecrimisil bedelini Lapseki Mal Müdürlüğüne ödediği, bu haliyle geçersiz sözleşme nedeniyle davacının davalı belediyeye borcu bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Temyize konu öncelikli uyuşmazlık; davaya bakmaya görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda toplanmaktadır. Mahkemenin görevi belirlenirken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığının tespiti gerekmektedir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Somut olayda, taraflar arasında kira sözleşmesi olduğu tartışmasızdır. Dava konusu talep ise, kira sözleşmesinden kaynaklı kira alacağıdır. Her ne kadar mahkemece, kiraya konu yerin sit alanı olması ve malikinin Hazine olması nedeni ile sözleşmenin kesin hükümsüz olduğu belirtilmiş ise de, kira sözleşmesi şahsi hak doğuran bir sözleşme olmakla kiralayanın mutlaka malik olması gerekmemektedir. Kiraya veren hak ve yetkilerini sözleşmeden almaktadır. Bunun dışında, davalı kiraya veren tarafından ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ... Esas sayılı dosyası ile açılan tahliye davasında, uyuşmazlık kira olarak nitelendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm 05.06.2013 tarihinde Yargıtay 6. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Bu halde, kira alacağından kaynaklı açılan iş bu davada görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu açıktır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’ un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.