1. Hukuk Dairesi 2016/983 E. , 2019/4075 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 25.06.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen dahili davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen dahili davacı ... gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, aldatma ( hile ) ve aşırı yararlanma ( gabin ) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan kardeşi ...ile birlikte maliki oldukları 241 ada 1 sayılı parseldeki 22 no’lu ve 699 ada 68 sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümlerin intifa haklarını üzerlerinde tutarak çıplak mülkiyetlerini 29.11.2011 tarihinde davalı ...’ya satış yoluyla devrettiklerini, kendisinin 1923, kardeşinin ise 1924 doğumlu olduğunu, davalı tarafından kandırılmaları neticesinde devri gerçekleştirdiklerini, gabinin koşullarının da oluştuğunu, kardeşi ...’nin tüm malvarlığını vasiyetname ile kendisine bıraktığını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına ve kardeşi ... adına tescilini istemiştir.Davalı, bir yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra dava açıldığını, aldatma iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, 2004 yılından beri tüm iş ve işlemlerine eşi ile birlikte yardımcı oldukları davacı ve kardeşinin bu durumu da gözeterek çekişmeli taşınmazları bedeli karşılığında sattığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; ‘’ … öncelikle dava dilekçesinde davaya konu edilen taşınmazlarla ilgili olarak bildirilen değere davalı tarafından itiraz edildiğine ve mahkemece dava değeri keşfen belirlendiğine göre, belirlenen bu değer üzerinden eksik harcın tamamlattırılması ondan sonra iddia ve savunmalar gözetilerek delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.’’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde aldatma iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 241 ada 1 sayılı parseldeki 22 no’lu bağımsız bölümün ¾ payı ..., ¼ payı ...; 699 ada 68 sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümün ½ payı ..., ½ payı ... adlarına kayıtlı iken, ...ve ...’nin bizzat, anılan payların intifa haklarını üzerlerinde bırakarak çıplak mülkiyetlerini ...’ya satış suretiyle temlik ettikleri, 22 no’lu bağımsız bölüm için toplam 20.000,00 TL ve 6 no’lu bağımsız bölüm için toplam 40.000,00 TL satış bedelinin gösterildiği, hem Nemide’nin hem de ...’nin satış akdini ‘’ okudum ‘’ yazarak imza ettikleri anlaşılmaktadır.Dayanılan hukuksal nedenler gözetildiğinde davacı ... ile kardeşi ...’nin sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde; davacı ...’nin 1924 doğumlu bekar, öğretmen okulundan mezun ve öğretmenlik mesleğinden emekli, temel ihtiyaçlarını karşılayabilen birisi olduğu, kardeşi ...’nin ise 1923 doğumlu bekar, doktorluk mesleğinden (ortopedi uzmanı) emekli olmuş, yaşlılıktan ve şeker hastalığından kaynaklanan rahatsızlıkları bulunan birisi olduğu, ... ve ...’nin gördükleri eğitim, icra ettikleri meslek, edindikleri tecrübe ve birlikte yaşayarak karşılaştıkları durumu müzakere etme olanakları değerlendirildiğinde bilinçli bireyler oldukları sonucuna varılmaktadır.Dinlenen davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgiden ziyade ... ve ...’den dinledikleri olayları anlattıkları, ... ve ...’nin çekişmeli taşınmazların devri sırasında davalı veya eşi tarafından aldatıldığına dair aydınlatıcı beyanlarının bulunmadığı görülmüştür.6100 sayılı HMK’nin 190. ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddeleri uyarınca herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu kuşkusuzdur.Ne var ki davacı taraf, davalı veya eşinin hangi eylemleri ile dava konusu taşınmazların devri hususunda kendi iradesinde bir yanıltma gerçekleştirdiğini ortaya koyabilmiş değildir. Tüm tanık beyanları değerlendirildiğinde, davacının iradi olarak çekişmeli taşınmazı davalıya devrettiği, davalının ise bu iradenin oluşumu sırasında davacıyı yanıltmadığı, dosya kapsamında aksine bir delilin de bulunmadığı anlaşılmıştır.Öte yandan, sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Bu tanım ile olaya bakıldığında, gabinin koşullarının da oluştuğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, davacı ... kardeşi olan ...’nin tüm malvarlığını vasiyetname ile kendisine bıraktığını ileri sürerek onun adına da dava açtığını ve ...’nin devrettiği payların da adına tescilini istemiş ve mahkemece de bu yönde karar verilmiş ise de; ...’nin terekesinden çıkmış dava konusu taşınmazlar yönünden ...’nin tüm mirasçıları tarafından dava açılması gerektiği, davacı ...’nin tek başına dava açmakta aktif dava ehliyeti bulunmadığı, ...’nin dava dışı mirasçılarının da olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.