
Esas No: 2019/4909
Karar No: 2022/1407
Karar Tarihi: 30.03.2022
Danıştay 3. Daire 2019/4909 Esas 2022/1407 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/4909 E. , 2022/1407 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4909
Karar No : 2022/1407
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Metal İşleme ve Haddecilik Anonim Şirketi
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında başlatılan vergi incelemesi sırasında yapılan ilk hesaplara göre belirtilen vergi ve cezalarla ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 17. maddesinin 1. bendi uyarınca alınan ihtiyati tahakkuk kararının iptali ile aynı Kanun'un 13. maddesinin 1. bendi gereğince banka hesabına uygulanan ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, 13. maddenin 1. bendinde, 9. madde gereğince teminat istenmesini mucip hallerin varlığı halinde ihtiyati haciz kararı alınacağı, aynı Kanun'un 17. maddesinin 1. bendinde ise 13. maddenin 1 ila 5. bentlerinde sayılan hallerin bulunması durumunda ihtiyati tahakkuk yapılacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu olayda, 6183 sayılı Yasa'nın 13. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 9.madde gereğince teminat istenmesini mucip haller koşulunun gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeterli teminat da gösterilemediğinden dava konusu ihtiyati tahakkuk kararında ve banka hesabına uygulanan ihtiyati hacizde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Faaliyetlerinin devam ettiği, kesinleşmemiş bir vergi borcu için çok yüksek tutarda teminat istendiği, mal kaçırma kastlarının olmadığı, dava konusu işlemler nedeniyle faaliyetlerinin zarar gördüğü ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesinin kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket adına 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin vergi incelemesi devam ederken yapılan ihtiyati tahakkuk ve buna istinaden banka hesaplarını da kapsayacak şekilde tesis edilen ihtiyati hacze karşı davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 62. maddesinin son fıkrasında tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğu hükme bağlanmıştır.
30/06/2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1 Sıra No.'lu Tahsilat Genel Tebliğinin Genel Esaslar başlıklı Birinci Bölümünün Amme Alacaklarının Korunması başlıklı İkinci Kısmının İhtiyati haciz başlıklı II Nolu bölümünün 9. maddesinde, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre, ihtiyati veya kat’i haczin borçlunun her türlü mal, hak ve alacaklarına tatbik edilmesi mümkün bulunduğu ancak, borçlu olan bir şahsın bankalarda bir alacak ve hakkı bulunmamasına rağmen ileride borçlu adına doğacak alacaklar için bankalara haciz veya ihtiyati haciz bildirisi tebliğ edilmesi, haczin “borçlunun mal varlığını hedef tutması” esasına aykırı düşeceği hükmü yer almaktadır. Bunun yanında söz konusu maddede, bankalara bu şekilde bir haciz sorumluluğu yükletilmesinin de uygun düşmeyeceği açıkça belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanun ve Tahsilat Genel Tebliği hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, amme alacağının teminat altına alınması ve tahsilinin sağlanması sürecinde alacaklı amme idaresi ile borçlu mükelleflerin mümkün oldukça menfaatlerinin telif edilmesi hedeflenmiştir. Amme alacağı tahsil edilirken mükellefin de faaliyetini sürdürmesi gerekmektedir. Mükelleflerin faaliyetini sürdürmesini imkansız hale getirecek ve bu nedenle amme alacağının da tahsilini tehlikeye atacak, belki de imkansızlaştıracak bir tahsil usulü Kanun'un amacına aykırı olacaktır.
Ticari faaliyeti kapsamındaki ödeme ve tahsilatlarını banka ve benzeri finans kurumları aracılığı ile yapması zorunlu olan davacı mükellefin tutar ihtiva etmeyen banka hesaplarına ihtiyati haciz uygulanması halinde, hesabına giren her türlü tahsilat tutarının haczedilmesi gerekeceğinden mükellefin ticari faaliyetini sürdürmesi imkansız hale gelecektir. Mevcut mal varlığı borcuna yetmeyen mükellefin, faaliyetini yürütememesi amme alacağının tamamının tahsilini de mümkün olmaktan çıkaracaktır. Böyle bir uygulama mükelleflerin kayıt dışına itilmeleri sonucunu da doğuracaktır.
Bu durumda, herhangi bir tutar içermeyen banka hesabına ihtiyati haciz uygulanması hukuka aykırı olduğundan aksi gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararının ihtiyati hacze ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Karara bu yönden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.