Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4299
Karar No: 2022/7541
Karar Tarihi: 20.05.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4299 Esas 2022/7541 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Dava, davacının davalı işyerindeki hizmetinin ve sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi, davalı şirket tarafından başvuru sonrası davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Feri müdahil Kurum'un istinaf başvurusu sonrası Bölge Adliye Mahkemesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Ancak feri müdahil Kurum vekilinin temyiz isteği sonrası yapılan incelemede, dava konusu hizmetlerin davacının hizmet cetveline işlenmediği ortaya çıktığından, uyuşmazlığın esasına girilerek davacının çalışmasının varlığı ve niteliği, çalışmanın tam veya kısmi süreli olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacının Türkiye'de çalışma izninin bulunup bulunmadığı da araştırılmalı, 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olma hakkı olup olmadığı belirlenerek, yapmış olduğu çalışmaların bu kanun kapsamında sigortalı hizmetten sayılması gerekmektedir. Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesi de sigortalı olmanın hak ve yükümünden kaçınılamay
10. Hukuk Dairesi         2022/4299 E.  ,  2022/7541 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
    İlk DereceMahkemesi : Mersin 6. İş Mahkemesi


    Dava, davacının davalı işyerinde geçen hizmetinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk 12. Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacının davalı işyeri nezdinde 15.03.2019-08.08.2019 tarihleri arasında geçen hizmetinin ve sigorta başlangıç tarihinin 15.03.2019 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı şirket vekili, davacının dava konusu ettiği dönemler davalı şirket tarafından SGK 'ya bildirilmiş olduğu, buna ilişkin belgeleri dosyaya sunduğu, bu nedenle davanın düşürülmesini talep etmiştir.
    Feri müdahil Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince, dava açıldıktan sonra davalı şirket tarafından davacı adına ihtilaf konusu döneme ilişkin hizmet bildirimlerinin Kuruma yapılmış olduğundan bahisle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Feri müdahil Kurum tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Feri müdahil Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak eksik inceleme ve araştırma sonucu kurulan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    Öte yandan, davanın konusunun kalmadığından bahsedebilmek için, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tüm tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gerekir.
    Eldeki dava dosyasında, Dairemizin geri çevirme kararı sonrası Kurumun 31.03.2022 tarihli yazı cevabı ile davalı işveren tarafından verilen 13.11.2019 tarihli yazı ekinde sunulan işe giriş bildirgesi, işyerinden ayrılış bildirgesi ile aylık prim hizmet belgelerinin denetmen raporuna istinaden işleme alınmadığı, bu nedenle bu hizmetlerin davacının hizmet cetveline işlenmediği bildirilmiş olmakla taraflar arasındaki uyuşmazlığın devam ettiği, sonuç olarak davanın konusuz kalmadığı ortadır. Bu durumda Mahkemece uyuşmazlığın esasına girilerek davacının çalışmasının varlığı ve niteliği, çalışmanın tam veya kısmi süreli olup olmadığı araştırılmalı, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ... ve Üyeler ..., ... ve ...’ün oyları ve oy çokluğuyla, 20.05.2022 gününde karar verildi.

    KARŞI OY
    Dava hizmet tespiti davası olup; ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne dair verilen karar Dairemiz sayın çoğunluğu tarafından hükmün kendi içinde çelişkili olması nedeniyle bozulmuş ise de aşağıda belirtilen gerekçelerle çoğunluk bozma gerekçesine katılınmamıştır.
    İnceleme konusu davada, davacının davalıya işyerinde 15.3.2019-8.8.2019 tarihleri arasında geçen çalışmalarının sosyal güvenlik hukuku kapsamında 5510 sayılı Kanuna göre hizmet akdi olarak değerlendirilmesi için aynı kanunun 4. maddesi kapsamında sigortalı sayılanlardan olması gerekir. Mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmaksızın sadece somut olayın gerçekleşmesine yönelik sübut dikkate alınarak karar verilmiştir.
    Davacının Suriye vatandaşı olduğu anlaşılmaktadır. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu kapsamında ülkemizde bulunmaktadır. Türk vatandaşı değildir. Yabancıların Türkiye'de çalışma usul ve esasları önceden 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanuna göre düzenlenmiş iken bu kanun 28.07.2016 tarihli 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. Mülga 4817 sayılı Kanunun amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacının;"... yabancıların Türkiye'deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemek" olduğu belirtilmiştir. Aynı kanunun kapsam başlıklı 2. maddesinde; ".... Türkiye'de bağımlı ve bağımsız olarak çalışan yabancıları , bir işveren yanında meslek eğitimi gören yabancıları ve yabancı çalıştıran gerçek ve tüzel kişileri" kapsadığı belirlenmiştir. İzin alma yükümlülüğü ve izin verme yetkisi başlıklı 4. maddesinde; "Türkiye'nin taraf olduğu ikili yada çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe yabancıların Türkiye’de bağımlı ya da bağımsız çalışmaya başlamadan önce izin almaları gerektiği" ifade edilmiştir. 4817 sayılı Yasayı yürürlükten kaldıran ve 4817 sayılı yasa gibi yabancıların Türkiye'de çalışma izni usul ve esaslarını düzenleyen 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununun 6/2. maddesinde "Bu kanun kapsamında yer alan yabancıların çalışma izni olmaksızın Türkiye'de çalışmaları veya çalıştırılmalarının yasak" olduğu düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik kamu düzeniyle ilgilidir. Kimlerin sosyal güvenlik hakkından yararlanacağı devletlerin yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle kendi milli çıkarları doğrultusunda belirlenir. 1932 yılında yürürlüğe giren 2007 sayılı Türkiye’de Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkında Kanun gereğince bazı mesleklerin yabancılar tarafından icra edilmelerinin yasaklanması da bu kapsamda yapılan yasal düzenlemelerdendir. Sosyal güvenlik sistemini doğrudan etkileyen bu durum karşısında 4/c maddesindeki sigortalı sayılacak yabancıların yasal bir çalışmalarının bulunması gerekir.
    Dava dosyası incelendiğinde davacının ilgili makamlara başvurarak çalışma izni aldığına ilişkin bir bilgi ve belge yoktur. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri uyarınca, yabancının bir işveren yanında çalışabilmesi için, ilgili makamlardan çalışma izninin alınmış olması gerekir. Bu sebeple davacının Türkiye'de çalışma izninin bulunup bulunmadığı araştırılarak 5510 sayılı Kanun kapsamanda sigortalı olma hakkı olup olmadığı belirlenerek, bu hakkı varsa yapmış olduğu çalışmaların bu kanun kapsamında sigortalı hizmetten sayılması gerekmektedir. Mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığı açık olduğundan verilen karar hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi