Esas No: 2022/4100
Karar No: 2022/7302
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4100 Esas 2022/7302 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davalı şirketin çalışanı olan davacı bir kaza geçirdi ve davacı tarafından yapılan dava, kazanın iş kazası olup olmadığının tespiti istemiyle açıldı. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar verdi, istinaf başvurusu ise reddedildi. Davacı tarafından temyiz isteği yapıldı ancak kabul edilmedi. Mahkeme kararı incelendiğinde, davacının dava açma hakkına sahip olmak için hukuki yararının olması gerektiği ve bu yararın dava açıldığı tarihte var olması gerektiği vurgulandı. Kazanın iş kazası olduğu belirgin olmasına rağmen, davacının Kurum’un tazminat talebi ile sorumlu olup olmadığının ve kusur durumunun rücuan tazminat davası sırasında görülmek üzere kesin süre verilmesi gerektiği ifade edildi. Kararda yer alan kanun maddeleri ise 506 sayılı Kanun'un 11/A-a,b maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası'nın 36. maddesi oldu.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2019/1894-2021/2057
İlk Derece
Mahkemesi : ... 4. İş Mahkemesi
No : 2016/89-2019/146
Dava, davalı ...'ün yaşadığı kazanın davacı yönünden iş kazası olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyanın tetkikinden; davalı ...’ün dava dışı ...’ye ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığı 17.11.2006 tarihinde, davacı yana kum nakli yaptığı esnada, davacı tarafın işyeri sahasında bir kaza geçirdiği, Kurum’un 22.04.2008 tarihli raporunda, söz konusu kazanın iş kazası olduğu ve davalı ...’ün işvereninin ise, dava dışı ... olduğunun kabul edildiği belirgindir. Kurum’un açmış olduğu rücuan tazminat davasında, davacı yanın da davalı olarak gösterilmesi karşısında, mahkemece, davacıya kesin süre verilmek suretiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından, davacının işveren olduğuna dair tespit ya da bir kabulün söz konusu olmadığı da açıktır. İş Bu davada ise Mahkeme, davalı ...'ün olay tarihinde ... (... Nakliyat) nezdinde hizmet akdi ile çalıştığının sabit olmasından dolayı dava konusu kazanın, mülga 506 sayılı Yasa m.11/A-a,b kapsamına göre iş kazası olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacının dava açma hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Hukuki yarar bir dava şartı olup, mahkeme dava şartlarını re’sen incelemekle görevlidir.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)'nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
Eldeki davada, davalının geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğu belirgin olup; davacının, Kurum’un tazminat talebi ile sorumlu olup olmadığının giderek kusur durumunun, kazaya etkisinin olup olmadığı hali hazırda görülmekte olan rücuan tazminat davasında tartışılması gerekmektedir. Rücuan Tazminat davasında, görülüp değerlendirilmesi gereken bir hususta kesin süre vermek suretiyle eldeki davanın açılmasına sebebiyet verilmesinin usul ekonomisi ilkeleri ile de bağdaşmadığı açıktır.
Her ne kadar mahkemece, davanın reddine dair verilen karar yerinde ise de, mahkemenin, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermesi isabetli olmamakla birlikte sonuca etkisi olmadığı nazara alınarak eldeki dava bakımından, Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.