Esas No: 2021/8763
Karar No: 2022/7232
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/8763 Esas 2022/7232 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/8763 E. , 2022/7232 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıların maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilen bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalılardan ..., .... Standart Gıda San. Tic. A.Ş. ve ...Uluslararası Nak. Gıda İnş. Malz. Petrol Ürün. Tic. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti. vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Davalılardan ..., .... Standart Gıda San Tic A.Ş. ve ... vekilleri tarafından davacı ... lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrasına göre karar tarihi itibariyle iş mahkemelerinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları hariç miktar veya değeri bin lirayı geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, HUMK’un 427. maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, Hukuk Muhakemeleri Kanununda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça düzenlenmiştir.
16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanunun geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
Temyiz kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde temyiz (kesinlik) sınırının saptanmasında alacağın tamamının gözetilmesi, tümü dava konusu yapılan bir alacağın kısmen kabulünde ise temyiz (kesinlik) sınırının belirlenmesinde kabul ve reddedilen miktarların esas alınması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununu Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427'nci maddesi hükmü gereğidir.
21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ve ayrıca 5236 sayılı Kanun; katsayı artışı da uygulanmak suretiyle bu kanunların yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 2021 yılı için 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını 4.270,00 TL olarak değiştirmiştir.
Somut olayda ilk derece mahkemesince verilen 20.01.2021 tarihli kararda davacılardan ... lehine 2.503,61 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği ve kararın bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği gözetildiğinde dava yığılması kapsamında her bir davacının her bir tazminat isteminin diğer istemlerden bağımsız ve ayrı olarak temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, anılan hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, temyiz başvurusunda bulunan davalı vekillerinin bu hükümlere yönelik temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
2- Davalılardan ..., .... Standart Gıda San Tic A.Ş. ve ... vekilleri tarafından davacı ... lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalılardan ..., .... Standart Gıda San Tic A.Ş. ve ... vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut olayda olduğu gibi Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Bu hususta davanın yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55. maddesinin oluşturmakta olup, anılan maddede “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince verilen bir önceki kararın Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilem 05.02.2019 tarih ve 2017/4237 E- 2019/633 K sayılı ilamıyla davacı ... yönünden “5510 sayılı Yasanın 95. maddesin de belirtildiği şekilde davacı ...'de iş kazası sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranını belirleyen karar almak ve çıkacak sonuca göre davalıların sorumlu olduğu yeni bir hesap raporu almak ve fakat alınacak bu raporda hükme esas teşkil eden hesap raporundaki verileri dikkate almak, davacı ...'e Kurum tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir kısmı ile sigorta ödemesinin tenzili sonucunda taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklara riayet ederek rapor neticesine göre bir karar vermek” şeklindeki gerekçeye işaretle bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılamada alınan raporlara göre davacı ...’in sürekli iş göremezlik oranının bozmadan önce de kabul edildiği şekilde %36,2 olarak tespit edildiği, bu halde uyulan bozma kararı gereğince, SGK tarafından sigortalıya geçici iş göremez kaldığı süre için ödenmiş olan ödenek ile tespit edilen sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin sorularak (usuli kazanılmış hak çerçevesinde bozma kararından önce alınan) 31.03.2014 tarihli hesap raporunda tespit edilen tazminat alacağından tenzil edilerek maddi tazminat hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gelir ve ödeneğin tenzili noktasında işlem yapmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş davacı sigortalı ...’ya 09.06.2007 tarihinde uğradığı iş kazası nedeniyle geçici iş göremez kaldığı süre için ödenmiş olan ödenek (geçici iş göremezlik ödeneği) ile sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerini SGK’dan sormak, usuli kazanılmış hakları da gözeterek 31.03.2014 tarihli hesap raporunda tespit edilen tazminat alacağından mahkemece verilen ilk kararda tenziline karar verilen sigorta şirketi ödemesi ile bu ödenek ve gelirin rücuya kabil kısmını da tenzil ederek, temyiz etmeyen davalı yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı da gözeterek sonucuna göre davalıların tazminat alacaklarından sorumlulukları hakkında bir karar vermekten ibarettir.
İlk Derece Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, uyulan bozma kararı gerekleri yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılardan ..., .... Standart Gıda San Tic A.Ş. ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, gönderilmesine, 17.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.