3. Hukuk Dairesi 2017/8629 E. , 2019/4398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ... ile aralarında araç kiralama sözleşmesinin düzenlendiğini, diğer davalı ..."ın ise araç maliki olduğunu, araç kiralama sözleşmesini imzalarken davaya konu senedin bilgisi dışında imzalatıldığını, bahse konu senedin sözleşmeden ayrılarak icraya konulduğunu, takibe konu senetteki imza dışındaki diğer kısımların davalı tarafından sonradan doldurulduğunu, senette malen alınmıştır kaydının bulunduğunu, oysa kendisinin senet alacaklısı davalı ..."dan senet karşılığı bir mal almadığını; kiralanan araç ile kaza yaptığını, davalı ... ile aralarında kira ilişkisi dışında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, araç kiralama bedelini de sözleşme imzalanırken ödediğini, borcunun bulunmadığını, davalılar tarafından hukuka aykırı olarak takibe konulan senet ile zarara uğratılmak istenildiğini ileri sürerek; 30.000,00 TL bedelli senet dolayısıyla ... İcra Müdürlüğü"nün 2016/414 E. sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine, takibe konu senedin ve takibin iptaline, davalılar aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; araç kiralama işi yaptıklarını, davalı ..."ın maliki bulunduğu aracın davacıya kiraya verildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kiralanan araç ile kaza yaptığını, kaza sonucu aracın büyük ölçüde zarar gördüğünü, halen tamir edilemediğini, aynı zamanda tamir süresince kira gelirinden de mahrum kaldıklarını, kira sözleşmesinde kiralanan araçta meydana gelen hasarın kiracı tarafından karşılanacağının kararlaştırıldığını, davacının da kiralanan araç ile kaza yaptığını ikrar ettiğini, davacı tarafından sözleşmeyle birlikte imzalanan senedin zararlarının giderilmesi amacıyla takibe konulduğunu, herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; taraflar arasında araç kiralama sözleşmesinin bulunduğu, davacı tarafından 22/11/2015 tarihli senedin düzenlendiği, davacı, senet nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiş ise de yazılı delil sunamadığı ve yemin teklifinde de bulunmadığı, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kambiyo senedi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda; taraflar arasında 18/11/2015 başlangıç tarihli 4 gün süreli araç kiralama sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu senedin sözleşmeyle birlikte davacı tarafından imzalandığı her iki tarafın kabulündedir. Takibe konu 22/11/2015 vade ve tediye tarihli, 30.000,00 TL bedelli senedin keşidecisinin davacı, lehtarının ise davalı ... olduğu, senedin malen kaydını içerdiği, araç kiralama sözleşmesi gereğince teminat senedi olarak verildiğine dair senette herhangi bir kaydın bulunmadığı görülmüştür. Davacı boşa imza atmak suretiyle senedin davalıya verildiğini iddia etmiş; davalılar ise senedin kiralanan araçta meydana gelen hasarlar karşılığı takibe konulduğunu, senedin araç kiralama sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini savunmuş olup, davalıların malen düzenlenmiş senet metnini, senedin ihdas nedenini talil ettiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; senedin ihdas nedeninin davalılar tarafından talil edildiği, bu sebeple ispat yükünün davalılara geçtiği dikkate alınarak, davalı alacaklılara senet ile teminat altına alınan alacak miktarını yasal delillerle ispat etme olanağı tanınmak suretiyle, kiralanan araçta meydana geldiği iddia edilen kazadan doğan talep edilebilecek hasar bedelinin, davalıların uğramış olduğu zararın belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; ispat yükünde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.