3. Hukuk Dairesi 2017/6662 E. , 2019/4446 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı idareden 2003 yılında ... ve 2347 sayılı parselleri kiraladığını ve bu sıfatla işlettiğini, 2008 yılında davalı idarenin kira sözleşmesini tek taraflı feshettiğini ve 2008 yılından sonrası için geçerli bir kira sözleşmesi olmadığı gerekçesiyle işgalci sıfatıyla ecrimisil salındığını, ecrimisil miktarına yürütmeyi durdurma istemli açtığı idari davada işyeri ve çevresine ait taşınmazların tapu ve çap bilgilerinden elde edilen bilgiye göre ecrimisil talep edilen 2347 parsel sayılı taşınmazın işyeriyle en ufak bir ilgisinin olmadığını, söz konusu parselin ... Bulvarının doğusunda yer aldığını, suların yüklemesiyle birlikte su altında kaldığını, işyerinin 770 sayılı parsel üzerinde yer aldığını, bu parselin ise mülkiyetinin davalı idareye değil, yaklaşık 30 kişinin müşterek halde özel mülkiyetinde olduğu bilgisine ulaşıldığını, Adana 1.İdare Mahkemesince keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını, Adana 1.İdare Mahkemesinin ... esas 2013/ 1381 karar sayılı ilamı ile tespit edildiğini ve salınan ecrimisil miktarında indirim yapıldığını, idarece ... sayılı parselin tamamını kullanıyormuş gibi haksız ve usulsüz olarak fazla kira bedeli tahsil edildiğini, söz konusu taşınmazın yalnızca 435 m2"sinin kullanıldığının mahkeme hükmüyle tespit edildiğini, bu nedenle de parselin tamamı üzerinden alınan kira bedelinin 435 metrekareyi aşan kısmının iadesine karar verilmesi gerektiğini belirterek, geriye dönük 10 yıllık dönem içerisinde haksız olarak tahsil edilen şimdilik 1.000,00 TL fazla ödemenin ödendiği tarihten itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesinde özetle; idare mahkemesinde karar verilen kısım için adli yargıda yeniden dava açılamayacağını, hukuki yarar olmadığını, ayrıca talep edilen kısmın tamamının idari yargıda dava konusu yapılmadığını bu nedenle adli yargının görevsiz
olduğunu idari yargıya başvurulması gerektiğini, davanın maliye bakanlığı aleyhine açılması gerektiğinden husumetten reddine kadar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, kira sözleşmesine göre ödenen kısımların davaya konu edilemeyeceğini, sözleşmenin feshine karşı idari yargda dava açmadıklarını, kira sözleşmesi müddetince ihtilaf olmadığından kira feshi sonrası işgalen kullanımda yüz ölçümü değişebileceğinden kiradan çok sonra yüzölçümüne itirazın ve kira bedelenin iadesi talebinin hukua aykırı olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ile davalı ... Defterdarlığı arasında 30.05.2003 başlangıç tarihli 3 yıl süreli, 30.05.2006 başlangıç tarihli 5 yıl süreli kira sözleşmeleri ile hazineye ait 771 parselin 881 m2"si ile 2347 nolu parselin 1116 m2"sinin kiralandığı, ancak ... İdare Mahkemesinin 2012/683 sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunca davaya konu 2347 nolu parselin 435 m2"sinin davalı idareye ait olduğunun anlaşıldığı, ancak davalı idarece sanki tamamı kullanılıyormuş gibi kiraya verildiği iddia edilse de; kira sözleşmelerinin devam ettiği süreçte davacının davaya konu taşınmazdan yararlandığı ve kullanmış olduğu süre içerisinde de yüz ölçümüne ilişkin bir itirazının olmadığı, bir taşınmazın kiraya verilmesi için malik olmanın da gerekmeyeceği, davacı ile davalı arasındaki sözleşme uyarınca davacının kira sözleşmesi döneminde restoranını işletmeye devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında imzalanan 30.05.2003 tarihli 3 yıl süreli sözleşme ve 30.05.2006 tarihli 5 yıl süreli sözleşmeler ile hazineye ait 771 parselin 881 m2"si ile 2347 nolu parselin 1116 m2"sinin davacıya kiraya verildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, 2347 parsel numaralı taşınmazın restaurant bahçesi olarak kullanması dolayısıyla işgalinden bahisle aleyhine düzenlenen 23/03/2012 tarihli 04672 sayılı ve ... tarihleri arasındaki kullanıma ilişkin ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebiyle Adana 1. idare Mahkemesi nezdinde dava açmış ve idare mahkemesince yapılan keşif sonucu davacının söz konusu parselin 435 m2’sini kullandığı tespit edilerek kullanım miktarı ile orantılı şekilde ecrimisil ihbarnamesinin 23.137,30 TL’lik kısmının iptaline karar verilmiş, hüküm Danıştay 10. Dairesi 2016/6404 E, 2017/3279 K sayılı ilamı ile onanarak 09.09.2017 tarihinde kesinleşmiştir.
Somut uyuşmazlık, yukarıda bahsi geçen ve kesinleşen idare mahkemesi kararı doğrultusunda davacının geriye dönük olarak tespit edilen kullanım miktarıyla orantılı kısmı aşan ödemeleri talep edip edemeyeceği noktasındadır.
Her ne kadar mahkemece, davacının kira sözleşmesi süresince kullanım miktarına bir itirazı olmadığı, taşınmazı işletmeye devam ettiği ve kiraya verenin malik olması koşulu bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de tarafları aynı olan ve kesinleşen idare mahkemesi kararı uyuşmazlık bakımından güçlü delil niteliğinde olmakla kira sözleşmesi uyarınca kullanılan alanın sözleşme ile kiraya verilen ve kullandırılması taahhüt edilen alandan az olması aynı zamanda hukuki ayıp niteliğindedir. Taraflar arasında imzalanan 30.05.2006 başlangıç tarihli sözleşme 5 yıl sürelidir. Kira sözleşmesinin sona erme sebeplerinden biri de kiracının temerrüdü olup, kira bedelinin ödenmemesi veya geç ödenmesi durumunda sözleşmenin feshinin biçim ve koşulları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 315. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, istenen kira parasının veya yan
giderin muaccel olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Akdin feshi için tek başına bu koşulların bulunması yetmez. Ayrıca, bu konuda tahliye talebinin ilama bağlanması gerekir. Temerrüt nedeniyle tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez. Bu nedenle idare tarafından kira sözleşmesinin tek taraflı feshi hukuki sonuç doğurmayacağından ve davalı idare tarafından tahliye bakımından muaraza yaratılmadığından kira sözleşmesi geçerliliğini koruyacaktır. Dolayısıyla mahkemece, davalının idareye yaptığı ödemeler dikkate alınarak idare mahkemesi davasına konu edilen dönem de gözetilerek, idare mahkemesinde davanın açıldığı tarih sonrası kiracının ödenen kira bedelleri bakımından fazla ödemesi olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu yönde inceleme yapılmaksızın anılan gerekçeyle davanın tümden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesinda iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.