11. Hukuk Dairesi 2017/1066 E. , 2018/927 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada.... verilen 24/02/2016 tarih ve 2014/695-2016/87 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın .....şubesinden 16/07/2009 tarihinde genel kredi sözleşmesi ile taşınmazının ipotek verilmesi karşılığı 79.921,16 TL kredi aldığını, müvekkilinin ve müşterek borçluların borçlarının 07/11/2011 tarihinde muaccel olduğunu, davalı banka şubesince hesabın kat edildiğini, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlattığını, takip neticesinde taşınmazın davalı Banka tarafından 27.500,00 TL bedelle arsa niteliği ile satın alındığını, lakin taşınmaz arsasının üzerinde satış tarihinden önce müvekkili tarafından yapılmış 2 katlı betonarme kaba inşaat özelliğinde bina mevcut olduğunu ve bu taşınmazın değerinin 83.000,00 TL olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, ayrıca binanın tamamlanması halinde yüklenici olan müvekkilinin bu binanın satışından 15.000 TL kâr edebilecekken bu miktardan da yoksun kaldığını belirterek 70.500,00 TL’nin davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu ipoteğin paraya çevrilmesine dair icra dosyası kapsamında bilirkişiler marifetiyle alınan kıymet takdiri raporunun davacıya tebliğ edildiğini, rapora itiraz edilmediğini, bu tebliğ ile açılan dava arasında 2 yıldan uzun bir süre olduğunu, taşınmazın ..... adına kayıtlı olduğunu ama davayı açanın şirket olduğunu, bu sebeple davacı şirketin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, kıymet takdiri raporunun tebliği ile davacının sebepsiz iktisap davasını açması arasındaki sürenin Türk Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen 82. maddesinde belirtilen 2 yılı aştığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dosya kapsamı ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı alacak davası niteliğinde olup TBK"nın 77 vd. maddelerinin uygulanmasını gerektirmektedir. Anılan kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere, haklı bir neden olmaksızın bir başkasının mal varlığından zenginleşen, bu zenginleşmeyi iade ile yükümlü olup, iadeyi isteme hakkının doğumu için, öncelikle, hak sahibinin mal varlığından haklı bir sebep bulunmaksızın bir eksilmenin vuku bulması gerekmektedir. Bir başka söyleyişle, açıklanan eksilme söz konusu olmadan, geri isteme hakkının muaccel olduğundan söz edilemez. Şu halde, sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı bakımından zamanaşımı süresini düzenleyen TBK"nin 82. maddesinde belirtilen iki ve on yıllık sürelerin, eksilmenin vukubulmasından, eşdeyişle sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesinden önce işlemeye başladığının kabulü mümkün değildir.
-/-
İddianın ileri sürülüş biçimine göre, somut olay bakımından, davacıya ait taşınmazın cebri icra yoluyla satışı suretiyle davacının mal varlığından çıktığı ve davalının mal varlığına intikal ettiği tarih, TMK"nin 633. maddesi de gözetildiğinde, ihalenin yapıldığı 17.12.2012 tarihine tesadüf etmektedir. Bu durumda, yukardaki açıklamalar gözetilerek, davacının geri isteme hakkının en erken bu tarihte doğduğunun kabulü gerekmekte olup, dava tarihine nazaran iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, mahkemece, zamanaşımı süresinin hesabında, davacıya ait ipotekli taşınmazın cebri icra yoluyla satışına esas kılınan kıymet takdir raporunun davacıya tebliğ tarihinin esas alınması ve giderek davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 08/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....