Esas No: 2022/1789
Karar No: 2022/6620
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1789 Esas 2022/6620 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davanın konusu, davacı hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemidir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiştir ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi de istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Ancak müteveffa davacının mirasçısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelenmiş ve davanın sulh mahkemesinde tasfiye edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, davacının ölümünden sonra mirası reddeden mirasçılar dışında başka mirasçılarının olup olmadığı araştırılmalıdır. Reddetmeyen mirasçı varsa dava onlar da dahil edilerek sulh mahkemesinde tasfiye edilmeli ve davaya devam edilmelidir. Türk Medeni Kanunu'nun 605, 606 ve 612. maddeleri de bu konuda açıklamalar içermektedir.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2020/151-2021/1669
İlk Derece
Mahkemesi : Tekirdağ 2. İş Mahkemesi
No : 2019/296-2019/1
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesince verilen kararın, müteveffa davacının mirasçısı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, dava dışı ... Güvenlik Danış ve Özel Eğitim Hizmetleri Anonim Şirketinin şirketin prim vs. borcundan dolayı davacı hakkında düzenlenen 2018/015415, 2018/015416, 2018/015417 takip no lu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Müteveffa davacının mirasçısı ... tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davacının istinaf aşamasında vefat ettiği, müteveffa davacının yasal mirasçılarının mirası reddettiği, tarafına mirasçılık sıfatının yüklenemeyeceği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak HMK.'nun 27. maddesi hükmü uyarınca, hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur.
01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taraf ehliyeti” başlığını taşıyan 50’inci maddesinde, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiştir. Buna göre taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Medeni hukuktaki haklara ve borçlara sahip olma ehliyeti hak ehliyetini oluşturmakta, gerçek ve tüzel kişiler bakımından geçerli olmaktadır. Hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 28’inci maddesinde ise, kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayıp ölümle sona erdiği ve çocuğun hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde ettiği hüküm altına alınmış olup, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyeti ölümle sona erdiğinden, ölmüş kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinde, taraf ve dava ehliyetine sahip olunması, dava şartı olarak düzenlenmiş ise de; anılan Yasanın tarafta iradi değişikliği düzenleyen 124/3. maddesinde, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği belirtilmiştir.
Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu'nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605.maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası, Türk Medeni Kanununun 606. maddesi gereğince üç ay içinde reddedebilirler. Bu üç aylık süre hak düşürücü bir süredir. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri kanıtlanmadıkça, murisin ölümünü öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, murisin tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
Türk Medeni Kanununun 612. maddesinde ise “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yargılama sırasında vefat eden tarafların mirasçılarının mirası reddetmeleri halinde konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Buna göre tasfiyenin de Sulh Hukuk Mahkemesince yapılması gerekeceğinden, mahkemece mahallin Sulh Hukuk hakimine durumun bildirilmesi, mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, Sulh Mahkemesi'nce mirası reddedilen borçlular için atanacak temsilci ile davaya devam olunmalıdır.
Eldeki dava dosyasında; yargılama aşamasında davacı ...’nun 09.05.2021 tarihinde vefat ettiği, yasal mirasçısı ...’nun temyiz dilekçesinde mirası reddettiğini belirterek dilekçe ekinde Gebze 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 31.05.2021 tarih 2021/475-2021/516 Esas ve Karar sayılı kararını dosyaya sunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken iş; öncelikle davacı murisin mirası reddeden mirasçılar dışında başka mirasçılarının olup olmadığı araştırılıp reddetmeyen mirasçı varsa davaya dahil edilmesi yok ise TMK'nın 612. maddesine göre yukarıda açıklandığı şekilde tasfiye konusunda işlem yapılmak üzere sulh hakimine bildirim yapılıp atanacak temsilci huzuru ile davaya devam edilmesinden ibarettir.
O halde, müteveffa davacının mirasçısı ...’nun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34.Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.