Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1662
Karar No: 2022/6527
Karar Tarihi: 27.04.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1662 Esas 2022/6527 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/1662 E.  ,  2022/6527 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... 27. İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle istemin kabulüne dair verilen karara karşı davalı şirket ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı şirket ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldsktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının 1991 yılı Ağustos ayında ... Cad. No: 8 ... adresinde kurulu davalı ... Haberler Ajansı A.Ş.'ye ait işyerinde gazeteci-muhabir olarak çalışmaya başladığını, işyerindeki çalışmasını 1991 yılı Ağustos ayı ile 30.03.1996 tarihleri arasında ücret karşılığında kesintisiz bir biçimde sürdürdüğünü, davacının 1991 yılı Ağustos ayında fiilen kendisine verilen işte çalışmaya başlamış olmasına karşın 01.10.1994 yılına kadar sigortasının yapılmadığını, davacının sigortasının yapılmadığı ve sigorta primlerinin yatırılmadığı dönemde davalı işyerinde ve işyeri dışında davalı adına emek ve mesai harcayarak çalışmasını kesintisiz bir biçimde sürdürdüğünü, bu dönemde davacının sigortasının bildirilmediği dönemde fiili olarak çalıştığına yönelik olarak 1992 yılına ait gazete kupürleri ile Turizm Bakanlığınca davacıya o tarihlerde verilmiş teşekkür belgesi olduğunu belirterek, davacının işe başladığı tarih olan 1991 yılı Ağustos ayı ile 30.03.1996 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde ücret karşılığında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı (...) ... Haberler Ajansı A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımına yönelik itirazda bulunarak, davacı ile davalı şirket arasında davaya konu dönemde gerek 5953 sayılı ve gerekse 4857 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir iş akdinin söz konusu olmadığını, yazılı herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, davacıya her ay sabit ödeme yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Feri müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile; Davacının 1013622.06 sicil sayılı ... Haber Ajansı unvanlı işyerinde 01/08/1991 - 30/03/1996 tarihleri arasında hizmet akdi ile 506 sayılı Yasaya tabi olarak çalıştığı ve Kuruma bildirilen hizmetler dışında 1991/8 - 1994/9 ayları arasında ayda 30'ar gün olmak üzere toplam 1140 gün daha günlük brüt asgari ücret üzerinden bildirilmesi gereken hizmetinin (sigortalılık süresinin) bulunduğunun tespitine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesince; davalı şirket ve feri müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Fer’i müdahil Kurum vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının iddia ettiği tarihlerde çalıştığını ispatlar mahiyette yeterli ve inandırıcı deliller elde edilmeden, yeterli araştırma yapılmadan salt tanık anlatımlarına dayalı eksik inceleme ile karar verildiğini, hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği, bu nedenle duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği, mahkemece yeterli inceleme yapılmaksızın hüküm kurulduğu, Kurumun sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu, kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının hukuka ve yasalara aykırı olduğu, dosyada geçerli bir tebligat yapılmaksızın tahkikat aşamasına geçildiği, Kanunda öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu, tanıkların 20 yıl öncesini tam ve net hatırlayabilmelerinin mümkün olmadığı, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun "Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79’uncu maddesinin onuncu fıkrası olup, anılan Kanunun 6’ncı maddesinde yer alan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği yönündeki düzenleme ile anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olduğu ve özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri gerektiği açıktır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır. Diğer taraftan, söz konusu onuncu fıkrada, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca belirlenmeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile ispatlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Anılan Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09/07/1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07/06/1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Ancak söz konusu Yönetmelikle tespit edilen belgelerin bu meyanda işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda hak düşürücü sürenin işlememesi, ancak iş bu belgelerin içerdiği işe başlama tarihinden sonraki dönem için söz konusudur.
    Eldeki dosya kapsamında, hizmet döküm cetvelinde davacı için davalı şirkete ait işyerinden 01/10/1994 tarihi itibariyle sigorta bildiriminin yapılmış olması karşısında hizmet tespiti yönünden hak düşürücü sürenin kesilmesi 01/10/1994 öncesi için değil, sonrasındaki (bu tarih dahil) çalışma dönemi için söz konusu olduğu belirgindir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki bilgiler ışığında mahkemece dava konusu dönem olan 01/08/1991 - 01/10/1994 tarihleri arası dönem açısından hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi bakımından, davalı işveren tarafından davacı için 01.08.1991 tarihinde veya öncesinde Kuruma işe giriş bildirgesinin verilip verilmediği veya bildirimin yapılıp yapılmadığı yahut buna ilişkin Kurum tarafından bir tespitin yapılıp yapılmadığı araştırılmalı ve çalışma olgusuna dair karar verilmeli, hak düşürücü süreyi kesecek bir durumun olmadığı sonucuna varıldığı takdirde ise işbu davanın, hizmetin sona erdiği 30.03.1996 tarihini izleyen yılın sonundan başlayan hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçmesinden sonra yani 28/11/2017 tarihinde açıldığı gözetilerek; 01/08/1991 - 01/10/1994 arası döneme ilişkin istemi hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmelidir.
    O hâlde, davalı şirket ve fer’i müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10 Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne, dosyanın karan veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üyeler ... ve ...'ın muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ... ile ...'nın oyları ve oyçokluğuyla, 27/04/2022 gününde karar verildi.
    KARŞI OY GEREKÇESİ
    1.Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 01/08/1991 - 30/03/1996 tarihleri arasında blok çalışması olduğunu iddia eden ve işyerinde 01/10/1994 tarihinden itibaren prim günleri kuruma davacı sigortalının bu tarihler öncesi 01/08/1991 tarihinden başlayarak 30/03/1996 tarihine kadar geçen blok çalışmasında 01/10/1994 öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
    2.Somut uyuşmazlıkta davacının 01/10/1994 tarihinden 30/03/1996 tarihine kadar ki çalışması kuruma bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda blok çalışma ve kuruma bildirilen süreye ilişkin kayıt nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı 01/08/1991 tarihinden 30/03/1996 tarihine kadar hizmetin tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    3.Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi 01/10/1994 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek istemin reddi gerektiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
    4.Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir (Y. HGK. 01/07/2019 tarih ve 2016/21 - 1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
    5.Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 01/08/1991- 30/03/1996 tarihleri arası çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Bu nedenle çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi